Edebi Şahsiyetler

Atıf Yılmaz Kimdir, Hayatı, Filmleri, Hakkında Bilgi

ATIF YILMAZ (1925 – 5 Mayıs 2006, İstanbul)

Türk sinema yönetmeni. Türk sinemasında 1950’lerden sonra beliren “sinemacılar” kuşağının en önemli yönetmenlerinden biridir. Özellikle “köy” filmleri ve toplumsal yergiye yönelen yapıtlarıyla önem kazanmıştır.

Atıf Yılmaz Batıbeki, 9 Ocak 1925’te, Mersin’de doğdu. İstanbul Şişli Terakki Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi, bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi’nin Resim Bölümü’ne devam etti. 1947’de Tavanarası Ressamları grubuna katıldı, aynı yıllarda Beş Sanat dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. Sinemaya olan ilgisi arttıkça film afişleri yapıyor, senaryo denemeleri yazıyordu. 1950’de yönetmen arkadaşı Semih Evin’in asistanlığım yapmaya başladı. Bir yıl sonra başladığı Kanlı Feryat adlı filmle yönetmenliğe geçti. 1960’ta Orhan Günşiray ile Yerli Film adlı bir yapımevi kurdu. Çeşitli sinema derneklerinde ve sendikalarında görev aldı. Bir ara kendi adına bir yapımevi kurduysa da, kısa bir süre sonra kapattı. 1980’de Ömer Kavur ve Yavuz Özkan’la birlikte AD AF adlı yapımevini kurdu. Bu ortaklığın dağılmasından sonra kendi filmlerinin yapımcılığını üstlenmeye başladı. Atıf Yılmaz 1965, 1972, 1976 ve 1978 yıllarında Antalya Film Şenliği “en iyi yönetmen” ödülünü alırken, filmlerinden Zulüm 1972’de, Deli Yusuf Az 1976’da aynı şenliğin “en iyi film” ödüllerini kazandı.

1950’lerde, Muhsin Ertuğrul’un “tiyatrocu sinemacılar” kuşağını izleyen “sinemacılar” kuşağından bir yönetmen olan Atıf Yılmaz, sinemaya ilk adımlarını en koyu melodramlarla en sıradan komedileri aynı zamanda çevirerek attı. 1953-1957 yılları arasında Kerime Nadir, Oğuz Özdeş, Esat Mahmut Kara-kurt gibi yazarların romanlarından uyarlanan filmlerin yönetmenliğini yaptı. Bu filmler “piyasa romanları adaptasyonu” gibi bir geleneğin Türk sinemasında yaygınlaşmasına yol açtıysa da, Atıf Yılmaz’a sinema dilini öğrenmesi, tekniğini geliştirmesi açılarından yararlı oldu. Bunlarda ayrıca, “tiyatrocu sinemacıların” teknik özellikleri de göze çarpıyordu. 1957’de Kemal Bilbaşar’ın iki öyküsünden hareketle senaryosunu yazdığı Gelinin Muradı adlı filmle ilk dönemindekinden değişik bir alana kaydı. Birçok sahnesinde komediden çok vodvile yaklaşan bu film, küçük bir kasabayı canlı olarak çizmesi, başarılı tiplemesi ile ilgi çekici bir film oldu. 1959’da Bu Vatanın Çocukları adlı filminde Kurtuluş Savaşı’nı o güne değin alışılmamış bir biçimde ele alarak, alışılmış kahramanlık görüntülerinin yerine, iki küçük çocuğun önemli birtakım belgeleri Ankara’ya ulaştırma çabalarını anlattı. Doğa unsuru güçlü bir şekilde filmde etkisini duyuruyor, birtakım simgeleri üstleniyordu. Aynı yıl çektiği ve Yaşar Kemal’in senaryolarına dayanan Alageyik ve Karacaoğlan’m Karasevdası filmleri Atıf Yılmaz’ın folklor öğelerini başarılı bir biçimde kullanabildiğini kanıtladı.

İlgili Makaleler