Edebi Şahsiyetler

Anthonis Van Dyck Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

VAN DYCK, Anthonis (1599-1641)

Flaman, ressam. Barok portrecilik anlayışının gelişmesine katkıda bulunmuştur.

22 Mart 1599’da Anvers’te doğdu, 9 Aralık 1641’de Londra’da öldü. Anversli zengin bir tüccarın oğluydu. 1609’da Hendrik van Balen’in (Yaşlı) yanma çırak olarak girdi. 1618’de Anvers Ressamlar Loncası’na usta olarak kabul edildi. O sıralarda Rubens’in atölyesinde başyardımcı olarak çalışmaya başladı. 1620’de Arundel kontunun çağrısı üzerine Ingiltere’ye gitti. Orada kaldığı üç ay içinde saray ve çevresindeki birçok soylunun portresini yaptı. 1622’de İtalya’ya gitti ve Mantova, Torino, Milano ve Cenova kentlerini gezerek Rönesans ustalarının yapıtlarını inceledi. Beş yıl kaldığı bu ülkede yaptığı 50 kadar portreyle dikkatleri üstüne çekti. 1627’de Ce-nova’da çıkan veba salgım üzerine Anvers’e döndü. 1632’de Londra’ya gitti ve İngiliz Kralı I.Charles’ın saray ressamlığına getirildi. Başta kral olmak üzere saray çevresindeki herkesin portresini yaptı. Rubens’ in ölümü üzerine 1640’ta geri döndüğü Anvers’te Ressamlar Loncası’nın düzenlediği görkemli bir törenle karşılandı. Ertesi yıl saraydan bazı siparişler almayı umarak Paris’e gittiyse de, bu düşüncesi gerçekleşmedi. Bu sırada hastalandığı için İngiltere’ye döndü. Bir süre sonra da öldü.

Van Dyck, Rubens’in atölyesine girmeden önce kendine özgü bir sanat anlayışı geliştirmiş ve bir hayli ünlenmiş bir ressamdı. Ancak Rubens’in atölyesinde yalnızca ustasının üslubunu ve anıtsal biçim anlayışını özümsemekle kalmamış, onun aracılığıyla Yüksek Rönesans sanatçılarının üsluplarını da tanımıştır. İki sanatçının bu dönem de yaptıkları resimlerin kimin elinden çıktığı uzun zaman anlaşılamamıştır. Ancak 1955’ten bu yana yapılan araştırmalar sonucu Charles de Cordes ve Eşi]acqueline de Castres gibi daha önce Rubens’e atfedilen birçok yapıtın Van Dyck’a ait olduğu saptanmıştır.

Van Dyck’ın sanatının 1620’ye değin olan gelişimi, genel olarak Rubens’in üslubunun belli özelliklerinin abartılması doğrultusundadır. Bu yüzden çeşitli yapıtları arasında düzey farklılıkları da görülür. Van Dyck bunların bazılarında Rubens’ten daha kaba, bazılarında ise daha zarif sonuçlar elde etmiştir. Bu döneminin önemli yapıtlarında, çoğu zaman kırık ya da ölgün tonları yeğlemiş ve kalın bir boya dokusu kullanmıştır. Romantik bir biçimde ele aldığı ışık-gölge etkileri ise Caravaggio’nun ve Jordaens gibi Caravaggiocular’ın yaklaşımını çağrıştırır.

İlgili Makaleler