Tarihi Şahsiyetler

Ali Bin Ebu Talib Kimdir, Hayatı, Halifeliği, Dönemi, Hakkında Bilgi

ALİ b. EBU TALİB (598-661)

Dördüncü halife. İslam dinini benimseyen ilk dört kişiden biridir.

Mekke’de doğdu, Kûfe’de öldü. Haşimîler soyundan gelir, Muhammed’in amcasının oğludur. Babasının adı Abdulmuttalib b. Abdülmenaf, annesinin adı Esed kızı Fatımi’dir. Ali çocukluğundan beri peygamberin yanında büyümüş, onun koruyuculuğu ve bakımı altında yetişmiştir. Bir söylentiye göre peygambere “vahy” gelmeye başladığı sıralarda, Ali de onunla dolaşır. Tanrı’ya bağlılığını bildirir, öteki yakınları gibi puta tapmazmış. Bütün yaşamı boyunca peygamberin yanından ayrılmayan Ali, peygamberin kızı Fâtımâ ile evlenmiş, bu evlilikten Haşan ve Hüseyin adıyla İslam tarihinde adı geçen iki oğlu olmuştur.

Ali, İslam dinine ilk giren dört kişiden biri ve peygamberin en yakınlarındandır. Peygamber, İslam dininin ilkelerini halka açıklamaya başlayınca Mekkeliler’in tepkisiyle karşılaştı; çevresinde getirdiği yeni inançlara karşı direnmeler başladı. Durumun kötüye gitmesi üzerine peygamber, bir gece Mekkeliler’e sezdirmeden, Medine’ye göçme gereğini duydu. Ali, olayı sezdirmemek için gece peygamberin yatağında yatarak, Mekkeliler’in peygamberin Medine yolunu kesmelerini önledi. Peygambere emanet edilen malları sahiplerine göndererek Medine’ye göçtü.

Ali, İslam dininin yayılmasını önlemek için peygambere karşı girişilen bütün savaşlarda peygamberin yanında yer aldı, büyük başarılar gösterdi. Bu başarıları nedeniyle kendisine “Esedullah”, sonradan “Haydar-ı Kerar” gibi sanlar verildi. Özellikle Bedir (624), Uhud (625), Hendek (627) savaşlarında peygamberin en yakın savunucusu oldu. Huneyn ve Tebuk savaşlarında (630) başarı gösterdi, Hayber’i aldı. Peygamberin ölümünden (632) sonra dinle ilgili savaşlara katılmadı.

Peygamber yaşadığı sürece, çevresinde toplanan Müslümanlar’ı mescitte toplar, namaz kıldırır; Müslümanların oluşturdukları toplumun işlerini yönetir, onlara önderlik (imamlık) ederdi. Bu durum İslam toplumunda, peygamberin tutumundan kaynaklanan bir gelenek niteliği kazanmıştı. İmam, İslam toplulu-
ğunu yönetir, onların bütün sorunlarına çözüm arar, karşılaştıkları güçlükleri Kuran yargılarına dayanarak giderirdi. Peygamberin ölümünden sonra, yerine kimin geçeceği, kimin imam olacağı bir toplum sorunu oldu. Karşılıklı tartışmalardan, görüşmelerden sonra Ebubekir’in imamlığı üzerinde anlaşmaya varıldı. Oysa elde bulunan belgelere, peygamberin “Ga-dir-i Hum” denen yerdeki konuşmasında bildirdiğine göre, ölümünden sonra imamlığın Ali’ye verilmesi gerekiyordu. Ancak bu öneriye uyulmadı, seçim yoluna gidildi. Ali, yapılan üç seçimde de imamlığa getirilmedi; bu görev sıra ile Ebubekir, Ömer ve Osman’a verildi. Osman’ın öldürülmesi üzerine Ali dördüncü halife oldu (656).

İlgili Makaleler