Tarih

Abdullah bin Zübeyr Kimdir, Hayatı, Mücadelesi, Hilafeti

Abdullah bin Zübeyr. Kureyş’li kumandanlardan olup, dokuz sene süreyle hilâfette Emevîlere rekabet mev­kiinde kalmıştır. Medine’de 622’de veya, Vakidî’ye göre, hicretten 20 ay sonra (2 şaban = Şubat 624) doğmuş ve Mekke civarında 17 cem’aziülevvel 73 (4 Ekim 692) te Haccâc’a karşı yaptığı bir muharebede ölmüştür; fakat Abdullah’in babası Aşere-i Mübeşşere’den (Cennetle müjdelenen on kişi) olan Zubeyr bin Avvam  Kureyş’lilerîn en asil ailelerinden birine mensup olduğu gibi, anası Safiya tarafından da Pey­gamberin halasıydı. Abdullah, annesi Esma tarafından, Ebu Bekr’in torunu ve binaenaleyh Aişe bint Ebu Bekir’in yeğeni idi. Abdullah İslâmiyet devrinde Medine’de ilk doğan çocuktur.

Henüz 14 yaşında iken, Abdullah, babası ile beraber, Yermük Gazası’na katılmıştır (H.14 = 635) Üç sene sonra da, yine babası ile, Mısır’ı fetheden Amr bin As’ın ordusundaydı. Tunus fethinde mühim bir rolü olmuştur ve Roma asilzadelerinden Gregor ile yaptığı bir düelloda onu öldürmüştür ( 29 = 649/650 ). Ertesi yıl Sa’id bin el- As ile Horasan seferinde bulunmuş ve aynı yıl içinde Osman tarafından Kur’an’ın toplanması ve birleştirecek ulema meyanında görevlendirilmiştir. Yevm el-Dâr denilen, Osman’ın şaha­det günüde (18 zilhicce 35 = 7 Haziran 656), Abdullah Osman’ın en cesur savunucularından biri olmuştur. Cemel vak’asında (10 cemaziül-ahır 36 =4 Aralık 656 ) teyzesi Aişe’nin piyade askerine kumanda etmiştir.

Muâviye bin Ebi Sufyân’ın saltanatı zama­nında Abdullah hilâfet hakkındaki ihtirasını gizledi. Bununla beraber Muâviya Abdullah’tan oğlu Yezid’in veliahtlığını tanımasını istediği zaman, bunu redetti. Fakat Muâviye’nin ölü­münden aonra (60 = 680), Abdullah Yezid’e karşı düşmanlığını duyurmaktan ve ona bi’atden kaçındı. Yezid  Abdullah’ın ortadan kaldırıl­masını emretti; Abdullah vaktinde haber alarak, Hüseyin ile birlikte, Mekke’ye kaçtı. Abdullah’ın hasmı olan kardeşi Amr bin Zubeyr, Yezid’in emri üzerine, bir ordunun başında, Abdullah’a karşı gönderildi; fakat Abdullah kardeşinin kuvvetlerini mağlûp etti. Amr esir edilerek, dayakla öldürüldü. Bununla birlikte Abdullah Hüseyin’in rekabetinden korkuyordu, ona Kufe’ye doğru seyahat etme­sini kurnazca öğütledi ve bu seyahat Hü­seyin’in felâketi oldu. Hüseyin’in ölüm haberi Mekke’ye ulaşınca, Abdullah kendisini bu şehrin halkı tarafından halife ilan ettirip, Emir el-mu’minîn unvanını aldı (61 = 680/681). Medine ahalisi Emevî halifesine karşı isyan etmiş olmakla, Abdullah bin el-Zubeyr bütün Hicaz halkı tarafından halife ediidi. Bununla beraber Medine halkı, Müslim bin Ukba tarafında Harra muharebesinde (27 zil­hicce 63 = 27 Ağustos 683 ) mağlûp edildi. Mus­lim’e halef olmuş olan Huseyin bin Numeyr, Abdullah’ı Mekke’de muhasara altına aldı. Muhasara Abdullâh için çok meşakkatli olup, 64 gün devam etti. (Rebiülahır 64 = 24 eylül — 27 teşrin II. 683) Yezid’in ölümünü haber alınca, Huseyin mu­hasarayı kaldırdı.

İslâm imparatorluğunun büyük kısmı bunun üzerine Abdullah’ın tarafına geçti ve kendisi hemen Irak, orta Arabistan ve Su­riye’nin büyük bir kısmında halife ilân edildi. Mısır, Filistin v.s. yerlere, halkı kendisini ha­life olarak tanımağa davet etmek için, yetkililer gönderdi. Her yere kendine sadık valiler seçti. Bununla birlikte kendi lehine çalışan, başlıca taraftarlardan biri olup Marc Râhit muhareb­esinde (64 sonunda ve yahut 65 başlangıcında = 684 ) telef olan al-Zahhâk al-Fihri’nin mağ­lûbiyet ve ölümü, Abdullah için mühim bir darbe oldu. Hâkimiyetini kurar kurmaz Abdullah, Huseyin bin Numeyr’in Mekke’yi mu­hasarası esnasında kısmen harap olan, Ka’be’yi tekrar inşaya koyuldu (65=684/685). Aynı zamanda da haricîleri sıkıştırmağa başladı.

Er­tesi sene Muhammed bin el-Hanefiya ile bütün aile efradını ve Kufe eşrafından 17 kişiyi Zemzem kuyusu civarında hapsettirdi. Abdullâh’ın kudretine vurulan en büyük darbe, Irak valisi bulunan kardeşi Mus’ab bin el-Zu­beyr’in mağlûbiyet ve ölümü oldu (71 = 690). Artık Abdullah’ın nüfuzu, azalmakta ancak Mekke’ye münhasır kalmış olup, Abdülmelik’in gönderdiği Haccâc da burayı muhasara etti (1 zilkade 72 = 25 mart 692 ). Şehir ve Ka’be tekrar mancınıkla döğüldü ve Abdul­lah altı buçuk ay direndi; fakat bitkin ve harpten bıkmış bulunan arkadaşları ve hat­ta oğullan Hamza ve Hubeyb, hiç olmazsa ha­yatlarını kurtarmak gayesiyle, Haccâc’a teslim oldular. Romalı bir kadını bile imrendirecek kadar mağrur olan annesinin cesaretlendirmesiyle, Abdullah cesaret buldu ve muharebe meydanına dönerek, ölünceye kadar kahramanca döğüştü. Haccâc onun cesedini el-Hacun’da bir darağacına astırdı ve ceset, orada günlerce asılı kaldıktan sonra, Abdülmelik’in emri üzerine, annesi Esma’ya iade edildi. Annesi de oğlunu Medine’de Safiya’nin evinde Pey­gamber ile Ebu Bekr ve Ömer’in kabirleri yanına defnettirdi.

İslâm müellifleri tarafından Abdullâh büyük meziyet ve kusurlara sahip olarak gösterilmiştir. Kendisi muttaki olup, vaktini namaz ve oruç ile geçirirdi. Şair olduğu gibi, bir çok hadis rivayet etmişti. Bilhassa çok cesur, fakat hasis ve hasut idi.

İlgili Makaleler