Bandırmalızade Tekkesi Nerede, Tarihi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Bandırmalızade Tekkesi, İstanbul Üsküdar’da Haşimî Asitânesi olarak tanınan XVIII. yüzyıla ait bir Celvetî tekkesi.
Üsküdar’ın İnadiye semtinde, eski adı Menzilhane Yokuşu olan Gündoğumu caddesinin Karacaahmet Mezarlığı’na ulaştığı noktada inşa edilmiş olan tekke, kaynaklarda Bandirmalı. Bandırmalı Şeyh Yûsuf Efendi, Seyyid Hâşim Baba ve İnadiye gibi isimlerle de anılmaktadır. Tekke, Celvetiyye şeyhlerinden Seyyid Yûsuf Nizâmeddin Efendi (ö. 1166/ 1752-53! için daha önce evinin bulunduğu yerde Veziriazam Hekimoğlu Ali Paşa tarafından 1145 (1732) yılında inşa ettirilmiştir. Baninin, fevkani tevhidhânesini minberle donatarak aynı zamanda cami olarak da kullanılmasını sağladığı tekkenin masraflarının Davutpaşa’da bulunan külliyesinin vakfından karşılandığı bilinmektedir. Ayrıca Kâmil Ahmed Paşa. Şeyh Yûsuf Nizâmeddin Efendi hayatta iken, ileride kendisinin ve haleflerinin sandukalannı barındıracak olan türbeyi ilâve ettirmiştir. 1755’te Veziriazam Şehlâgöz Ahmed Paşa eliyle yeni baştan inşa edilen Bandırmalızâde Tekkesi daha sonra Firârî Hasanpaşazâde Abdullah Paşa tarafından tamir ettirilmiştir. Geçen yüzyılda da birtakım onarımlar geçirdiği anlaşılan ve kapatıldığı 1925 yılında tamire muhtaç durumda olan tekke bir süre sonra hızla harap olmuş, kadro dışı bırakılan cami-tevhidhâne 1930’da çökmüş, geriye kalan bölümlerin büyük kısmı 1942’de yanmış, günümüze ise bazı duvar kalıntıları ile bir iki bakımsız kabir intikal edebilmiştir.
Tekkeye adını vermiş olan ilk postnişin Şeyh Yûsuf Nizâmeddin Efendi, Celvetî şeyhlerinden Bandırmalı Hâmid Efendi’nin (ö. 1139/1726) oğludur. Bandır-malı olarak tanınmakla birlikte Morali olduğu da rivayet edilen Şeyh Hâmid Efendi, Celvetî şeyhi Tophaneli Veliyyüddin Efendi’nin yanında sülûk’ünü tamamladı ve onun halifesi oldu. Daha sonra Üsküdar’ın çeşitli camilerinde vaaz verdi ve irşad faaliyetinde bulundu. Kabri tekkenin hazîresindedir. Fındıklılı İsmet Efendi, herhangi bir kaynak göstermeden, Bandırmalı ailesinin Ca’fer es-Sâdık neslinden olduğunu belirtir. Aynı aileden Mir’âtü’t-tunik ve Mecmûa-i Tekâyâ müellifi Bandırmalızâde Ahmed Münib Efendi de cedlerinin İmam Mûsâ el-Kâzım soyundan geldiğini söyler. Bandırmalı Şeyh Hâmid Efendi’nin nesli, tekkenin kurucusu olan oğlu Yûsuf Nizâmeddin’le torunları Küçük Hâmid Efendi ve Hâşim Baba ile devam etmiştir.
Babasından ve Hüdâyî Âsitânesi şeyhi Erzincanlı Mustafa Efendi’den Celvetî usulü üzere sülûkünü tamamlayan Yûsuf Nizâmeddin Efendi ilim ve irfanı sayesinde Üsküdar’ın sevilen ve sayılan bir şeyhi oldu. Üç yıl kadar Medine’de bulundu. Babasının ölümünden sonra üstlendiği irşad görevini kendisinin şeyhliği zamanında inşa edilen tekkede ölünceye kadar sürdürdü. Yûsuf Nizâmeddin Efendi, oğulları Küçük Hâmid Efendi ve Hâşim Baba ile damadı Dolayobalı Şeyh Veliyyüddin Efendi’yi yetiştirmiştir.
Yûsuf Nizâmeddin Efendi’nin büyük oğlu Küçük Hâmid Efendi (ö. 1172/ 1758-59), babasının yanında Celvetî usulü üzere sülûkünü tamamladıktan sonra İslâmî ilimler konusundaki bilgisini geliştirmek maksadıyla Suriye, Mısır ve Hicaz bölgelerinde seyahatlerde bulundu. Bu seyahatleri sırasında Kâdiriyye, Şâzeliyye ve Nakşibendiyye tarikatlarından İcazet aldı. Babası hayatta olduğundan şeyhlik görevine Fıstıkağacı’ndaki Şelâmi Ali Efendi Tekkesi’nde başladı, daha sonra memleketi Bandırma’ya gitti ve orada vefat etti. Nakşibendî şeyhlerinden Ali Efendi Zaviyesi hazîresine gömülen Küçük Hâmid Efendi’nin Bursalı Menmed Tâhir’in verdiği bilgiye göre yirmiye yakın eseri bulunmaktadır.
Şeyh Yûsuf Nizâmeddin Efendi hayatta iken büyük oğlu Küçük Hâmid Efendi Selâmi Ali Efendi Tekkesi’nin meşiha-tini üstlendiğinden kendisi vefat edince yerine diğer oğlu Şeyh Mustafa Hâşim Efendi (ö. 1197/ 1783) geçti. Hâşim Mustafa Baba veya Hâşim Baba adları ile tanınan bu zat gençliğinde Melâmîliğe ve Bektaşîliğe de intisap etmiş, Mısır’da bulunduğu sırada Kahire’deki meşhur Baba Kaygusuz Tekkesi’nde Kasrü’l-Ayn şeyhi Hasan Baba’dan el almış, bir müddet İstanbul’da Bektaşîler’in temsilcisi olmuş, hatta dört yıl süreyle Hacıbektaş’taki pîr evinde dedebabalik yapmıştır. Bandırmalızâde Tekkesi’ndeki meşi-hati sırasında bağlı bulunduğu Celvetiy-ye tarikatının Hâşimiyye kolunu kuran Hâşim Baba’nın cenazesinin, Ceivetİyye âdabına ters düşen meşrebinden ötürü Hüdâyî Âsitânesi postnişini Büyük Ruşen Efendi tarafından içeri sokulmadığı ve cenaze namazının yol üzerindeki musallada kılındığı rivayet edilir. Hâşim Baba’dan sonra Hâşimiyye’nin âsitânesi ve pîr evi olan Bandırmalızâde Tekkesi’nin postuna Şeyh Mehmed Galib Efendi, daha sonra da bu zatın neslinden gelen şeyhler oturmuşlardır.
Bandırmalızâde Tekkesi’nin mimari Özellikleri hakkında bilinenler oldukça sınırlıdır. Çoğunluğu ahşap olan tekkenin fevkanî cami-tevhidhânesi, Gündoğumu caddesi yönünde sütunlara oturan bir çıkma ile genişletilmişti. Harem ve selâmlığa ait muhtelif odalar mevcuttu. 1941’e ait fotoğraflarda türbe duvarlarının ve çatısının kısmen çökmüş olduğu, ahşap hatıllarla takviye edilmiş moloz taş örgülü duvarlara sahip olan türbenin alaturka kiremit kaplı bir ahşap çatı iie örtülü bulunduğu görülür. Cadde üzerinde sıralanan pencereler tuğla örgülü sepet kulpu kemerlerle donatılmış, biri hariç diğerleri dışarıdan dikdörtgen açıklıklı ahşap pervazlarla kuşatılmıştı. Türbenin bir dizi ahşap direkle ayrılmış olan kuzey kesiminde Hâşim Baba’nın etrafı basit demir parmaklıklarla kuşatılmış olan yüksek ahşap sandukası yer almaktaydı. Boyutları daha ufak olan diğer sandukalar kendisinden sonraki şeyhlerle aile efradına aitti. Tekkenin yıkılmasından sonra Şeyh Yûsuf Nizâmeddin Efendi’nin naaşı Üsküdar’da Çiçekçi Camii hazîresine, Hâşim Baba’nınki ise aynı arsanın güney ucuna nakledilmiştir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi