Dünya Edebiyatı

Kitabu’s-Sunne Türü, İçerik, Konuları, Örnekleri, Hakkında Bilgi

Kitâbü’s-Sünne. Bazı itikadı konuları muhafazakâr yöntemle ele alan eserlerin ortak adı.

Sünnet genelde Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerine verilen ad olmakla bir­likte bu terkipte “Resûlullah ile ashabın akaid alanında takip ettiği yol” anlamına gelmektedir. Nitekim ilk dönem müellif­lerinin birçoğu bid’at ve dalâlet ehlinden uzak olduğunu ifade etmek amacıyla eserlerine “Kitâbü’s-Sünne”, “Şerhu’s-sünne”, “Usûlü’s-sünne” gibi adlar ver­mişlerdir.

Kur’ân-i Kerîm’de, Resûlullah’ın örnek bir şahsiyet olarak kabul edilip kendisine uyulması, ortaya çıkacak anlaşmazlıklar­da hakem olarak ona başvurulması emre­dilmiş [Âl-i İmrân 3/31; Nisâ 4/65; Ahzâb 33/21] çeşitli hadis rivayetlerinde Resûl-i Ekrem Kur’an’ın yanında kendi sünnetine de uyulmasını istemiş sahabe ve ta­biîn bu emir ve tavsiyelere uyarak Kur’an ve Sünnet’e bağlı kalmaya özen göster­miştir. Bu özen hadis literatüründe “el-i’ttsâm bi’s-sünne, et-temessük bi’s-sünne. lüzûmü’s-sünne, ittibâü’s-sünne” gibi terkiplerle ifade edilmiştir. Asr-ı saadet-ten sonra fetihlerin hızla yayılması, deği­şik din ve kültürlere mensup insanların İslâm coğrafyası içinde yer alması sonucunu doğurmuş, böylece eski inanç ve kültürlerle İslâmî kural ve hükümler bir­birine karışmaya başlamıştır. Bu arada akaid, ibadet ve ahlâk alanında yeni gö­rüşler ve uygulamalar ortaya çıkmış, nak­le dayanan dinî ilimleri istidlal ve kıyas gibi aklî yöntemleri kullanarak elde et­meye çalışan mezhepler zuhur etmiştir. Bu gelişmelerin dinî inançları yozlaştıra-cağından endişe eden bazı Selef âlimleri Kur’an ve Sünnet’e, sahabenin görüş ve uygulamasına dayanan anlayışı savun­mak, bid’ata yönelen kişi ve fırkaları eleş­tirmek amacıyla risaleler kaleme alma yo­luna gitmişlerdir. Bu risalelere genel ola­rak “Kitâbü’s-Sünne” adı verilmiş olup Vâkıdî’nin Kitâbü’s-Sünne ve’l-cemâa’sı ile Abdullah b.Abdülhakem el-Mısrî’nin Kitâbü’s-Sünnefi’1-fikh’ı ayrıca İbn Ebû Âsim, Abdul­lah b. Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. Nasr el-Mervezî, Ebû Bekir el-Hallâl. Şiî müelliflerinden İbn Bâbeveyh el-Kummî ve Ebü’l-Kâsım el-Lâlikâî’nin Kitâbü’s-Sünne’leriyle Ebû Muhammed İbrahim b. Muhammed et-Hanefî’nin Kitâbü’s-Sünne ve’l-cemâ’a adlı eseri burada anılabilir. Bunların dışın­da adları değişik olmakla beraber aynı ko­nuları ele almaları sebebiyle bu telif türü içinde zikredilebilecek başka eserler de vardır. Örnek olarak İbn Huzeyme’nin Ki-tûbü’t-Tevhîd’i, Ebû Abdullah İbn Mende ve Kasım b. Sellâm’ın Kİtâbü’l-îmân’i, İbn Batta’nın e7-/bâne’si, Ahmed b. Han-bel’in er-Red ‘ale’z-Zenâdıka ve’l-Cehmiyye’si, Abdullah b. Muhammed el-Cu’-fîve Osman b. Saîd ed-Dârimî’nin er-Red cale’l~Cehmiyye’si sayılabilir.

Bu tür risalelerde genellikle müslüman çoğunluğunun beşerî arzularına uyarak sırât-ı rnüstakîmden uzaklaştığı yolun­daki şikâyetler dile getirilmekte, bu teh­likeden kurtulabilmek için Resûlullah’ın sünnetine ve Hulefâ-yi Râşidîn’in uygula­malarına uyulması tavsiye edilmektedir. Aynı eserlerde Havâric. Mürcie. Kaderiyye ve Râfıza gibi bid’at fırkalarının görüşleri eleştirilerek cemaatten ayrılmanın za­rarlarına dikkat çekilmektedir.

Bu eserlerde akaidin temel konularını teşkil eden ilâhiyyât, nübüvvet ve âhiret meselelerinin tamamı ele alınmamakta, daha çok muhafazakâr anlayışla bağdaş­mayan ve kelâmcılar tarafından yoruma tâbi tutulan problemlere yer verilmekte­dir. İlâhî sıfatlar, kader, ayrıca kabir aza­bı, mîzan, şefaat ve rü’yetullah gibi âhi­ret hayatıyla ilgili bahisler, hilâfetin Ku-reyş’e aidiyeti, ashâb-ı kirama saygı, müslüman toplumun birlik ve beraberli­ğini koruyan yönetime bağlılık gibi konu­lar anlatılmakta, bu arada farklı düşün­celer yer yer aşırı biçimde eleştirilmekte­dir.

Kütüb-i Sitte içinde “Kitâbü’s-Sünne” başlığı sadece Ebû Davud’un es-Sü-nen’inde bulunmakta olup (34. kitab) diğerlerinde bu konu iman, i’tisâm bi’l-kitâb ve’s-sünne, ilim. menâkıb, megâzî, edeb, fezâil gibi bölümler içinde yer al­maktadır. Ebû Davud’un otuz iki babdan oluşan “Kitâbü’s-Sünne”sİ ümmetin yet­miş üç fırkaya ayrılacağını bildiren riva­yetle başlar; cedele başvurmayı, müteşâ-bih naslan te’vil etmeyi, hevâ ehli ile otu­rup kalkmayı, onlara selâm vermeyi ve Kur’an hakkında tartışmayı yasaklayan rivayetlerle devam eder. Sünnete uyma­nın gereği, sahabenin fazileti, hilâfet, fit­ne, kader, rü’yetullah, kabir azabı, şefa­at, sûr, ba’s. mîzan, havz, müşrik çocuk­larının âhiretteki konumu, cennet ve ce­hennem gibi itikadî konular ve Havâric, Mürcie, Cehmiyye gibi mezheplerin gö­rüşlerini reddeden rivayetlerle sona erer.

İlk dönemlerde kaleme alınan “Kitâ-bü’s-Sünne”lerin günümüze ulaşanların­dan bazıları şunlardır: İbn Ebû Âsim. Ki­tâbü’s-Sünne, Ahmed b. Hanbel, Ki­tâbü’s-Sünne, Muhammed b. Nasr el-Mervezî, Kitâbü’s-Sünne, Ebû Bekir el-Hallâl. Kitâbü’s-Sünne, Ebü’l-Kâsım el-Lâlikâî, Kitâbü’s-Sünne.

Kitâbü’s-sünne türündeki risaleler, iti-kad konularına ilişkin rivayetleri bir ara­ya getirmekle birlikte zaman zaman bu eserlerde zayıf hadislere, hatta uydurma rivayetlere yer verilmesi, rivayetlerin içe­rik açısından tenkide tâbi tutulmamış olması, tasnif ve tertiplerindeki düzen­sizlik yönünden eleştiriye uğramıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler