Edebi Şahsiyetler

Zeki Faik İzer Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Zeki Faik İZER Ressam (İstanbul 1905 – 12 Aralık 1988).

Beykoz’da ilk, Vefa Lisesi’nde ortaöğren* mini tamamladıktan sonra Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Akademi’den diplomasını alıncaya kadar hep İbrahim Çallı’nın atelyesinde çalıştı. 1928’lerde genç ressamların kanısına göre, artık Paris Akademisi önemini yitirmiş, burada okutulan geleneksel formüller geçerli olmaktan çıkmıştı. Nitekim resim öğrenimi için Fransa’ya giden genç İzer de, Akademi’ye yazılacak yerde Paris’in sanat mahallesi olan Montparnasse’ın iki büyük hocasına, Andre Lhote ve Othon Friesz’e başvurdu.

1932’de yurda dönünce Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’ne resim öğretmeni atandı. Fakat orada uzun süre kalmadı, İstanbul’a dönüp beş arkadaşıyle «D Grubu»nu kurdu. 1947 yıllarına kadar İzer’in bütün çalışmaları artık hep o grup içinde oluşacaktı. İzer’in ilk resimlerinde değişik fransız ressamlarının, özellikle de Andre Lhote ve Othon Friesz’in etkileri sezilir. 1934’te yeniden Paris’e gitti, Louvre Müzesi’ndeki eski klasik ressamlardan kopyalar yaptı, tekniklerini inceledi. Bu arada fotoğraf sanatına merak sarmış, zamanla usta bir fotoğraf sanatçısı olmuştu. Nitekim akademi müdürü Burhan Toprak okulda bir fotoğrafçılık bölümünün açılmasını kararlaştırdığında İcv     zer o bölümü yönetmekle görevlendirildi. Fakat bir süre sonra Leopold-Levy resim bölümüne şef olarak İstanbul Akademisi’-ne gelince, İzer önce onun asistanlığına, sonra atelye şefliğine verildi.

Güzel Sanatlar Akademisi’nin yanması üzerine müdürlükten ayrılmak zorunda kalan Burhan Toprak’m yerine müdür a-tanan İzer 1949-1953 yıllan arasında bu görevini sürdürdü. İzer’in bu süre içinde uyguladığı belki en yerinde karar, Türk Sanatı Tarihi Enstitüsü’nü kurmak oldu. Bugün de çalışmakta olan enstitünün zengin bir arşivi var.

Zeki Faik İzer’in sanat kişiliği değişik, kimi zaman da çelişkili eğilimler gösterdi. Klasisizm temellerine uygun çok figürlü düzenlemelerden sonra vurucu renkleriyle göze çarpan bir çeşit fovizme eğildi. Resim ve Heykel Müzesi’nde birkaç örneği görülebilecek bu tür yapıtlardan sonra taşizm (lekecilik) yoluna saptı. Taşizm, aslında, çizgisel ayırımlara gitmeden renk lekelerini uyumlu bir dağıtımla tuval üzerine serpiştiren, böylece, konu, tema, desen, biçim düzeni gibi geleneksel kurallar dışında, gözü okşayacak bir renk toplamına varan bir eğilimdir. Zeki Faik İzer’in Camide renkli camlar gibi yapıtları taşizm okulunun başarılı örneklerindendir.

İlgili Makaleler