UYARAN
UYARAN
Herhangi bir sinir
sistemi etkinliğine veya bir tepkiye yol açan, organizmanın içsel ya da dışsal
olarak karşılaştığı olaya uyaran adı verilir. Burada kavram en çok kullanıldığı,
hatta bu nedenle uyaran tepki teorisi adı verilen davranışçı psikolojik
yaklaşıma (behaviorism) göre ele alınacaktır.
Davranışçı teori,
organizmayı, “çevreye karşı tepkilerde bulunma yeteneği gösteren bir
kalıtımsal donanım”, çevreyi de “bir uyaranlar kümesi” olarak
görür. Davranış da bu teoriye göre organizmanın çevredeki uyaranlara karşı
verdiği tepkilerden oluşur. Ancak buradan davranışlar, çevreye verilen
tepkilerden ibarettir sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü ortaya çıkan tepkinin
niteliğine göre uyaranlar bazı tiplere ayrılırlar.
Bazı tepkiler tepkesel
(refleksif). bazı tepkiler ise edimseldir (operam). Organizma refleksif tepki
yeteneğini kalıtımsal olarak getirir. Doğumla birlikte organizmanın çevreye
karşı korunması ve hayatını sürdürmesi bu yeteneği sayesinde olur. örneğin
hızla yukarıya kaldırılan bir bebek ellerini ve ayaklarım, düşünce en az zarar
görebileceği bir konuma getirir. Ya da bebeğin yanında yapılan bir gürültü
onu yerinden sıçratır, tetikte kalmasını sağlar. Bebeğin bu davranışları
ayağına bir diken batan hayvanın hemen irkilerek ayağını çekmesine benzer.
Her organizma bunun gibi bir çok kalıtımsal yetenekle donatılmıştır. îşte bu
tarzda organizmanın kalıtımsal tepki yeteneğini (ki buna refleks denir)
ortaya çıkaran uyaranlara (havaya kaldırma, gürültü, diken Örneklerinde olduğu
gibi) uyandırıcı (eliciting) uyaran adı verilir.
Edimsel tepkide ise
refleksif tepkinin aksine tepki için mutlaka bir dış uyaran gerekmez. Her
organizma yine doğuştan getirdiği kimi davranış yetilerini kendiliğinden harekete
geçirme kapasitesine sahiptir, örneğin İnsan yavrusu bazı sesler çıkarabilir;
kedi, köpek yürüyebilir, kuş uçabilir. Bu yetiler organizmanın biyolojik
doğasında vardır. Bir grup uyaranın etkisi böyle edimsel davranışlardan sonra
başlar. Bu grup uyaranların temel özelliklen, izledikleri edimsel davranışın
ortaya çıkma olasılıklarını arttırmaları, pekiştirmeleridir. Pekiştirme
olumlu veya olumsuz olabilir. Örneğin bir yerde kapalı kalmış bir köpeğin
burada şaşkın ve öfkeli biçimde hareketler yaparken rastgele orada bulunan
kapının çengelini ayağıyla açması olayında kapının açılması olumlu bir
pekiştiricidir ve muhtemelen köpek aynı yere tekrar kapatıldığında aynı
davranışı gösterecek, yani davranışın ortaya çıkma olasılığı artacaktır. Ya da
bir köpeğin ayağına batan dikeni kapının eşiğine sürterek rastgele çıkarması
olayından sonra, bu olumsuz tecrübeyle tekrar karşılaştığında köpek yine aynı
tepki içine gireceğinden diken batması olumsuz bir pekiştiriri durumundadır.
İşte bu tarzda izledikleri edimsel tepkinin sonraki sıklığını arttıran
uyaranlara pekiştiriri uyaranlar denir. Bir başka uyaran sınıfı ayırdedici uyaranlardır.
Bunlar da edimsel tepkilerle ilgilidir, fakat pekiştiriri uyaranlar gibi edimden
sonra değil, önce ya da edim sırasında etkili olurlar. Edimsel tepkinin
kontrolüne yararlar. Çalmayan bozuk bir radyonun düğmesini durduk yerde açmak
sık görülmeyen bir davranıştır. Burada radyonun bozuk olması ve çalmaması
ayırdedici uyaranın (çalan radyo) olmaması durumunda edimin yapılma
olasılığının düştüğüne örnek- Nötr uyaranlar ise ne zaman ortaya çıkarlarsa
çıksınlar tepki üzerinde etkide bulunmayan çevresel olaylardır.
(SBA)
Bk: Öğrenme, Refleks,
Şartlandırma, Uyarlanma