Sosyoloji Tarihi

TOPLUMSAL EYLEM VE OTORİTE TİPLERİ Max Weber

Weber’de sosyolojinin temel çalışma nesnesinin toplumsal eylemler olduğunu ha- tırlayalım. Bu çerçevede toplumsal eylemi analiz etmek üzere geliştirdiği eylem ti- polojisinde Weber geleneksel, duygusal, değere ve amaca yönelik akılcı (rasyonel) olmak üzere dört toplumsal eylem tipi tanımlamıştır (Tolan, 1996, s. 39-40; Özlem, 2001, s. 189-193; Aron, 2006, s.458-459). fiimdi Weber’in geliştirdiği bu dört top- lumsal eylem tipini kısaca ele almaya çalışalım.
Geleneksel motişere dayanan eylemler: Bireylerin bu eylem biçimi alışıla- gelmiş inançlar tarafından belirlenir. Geleneksel tipteki bu eylemler bireyler tara- fından amaçlı bir şekilde tasarlanmazlar. Bireyin geleneğe göre davranması için bir değeri dikkate alması gerekmez. Bu toplumsal eylem biçiminde duygusal ve heye- can içeren bir motife de ihtiyaç yoktur. Geleneksel eylemler yaşanmışlıktan elde edilen bir tutumdur ve güncel eylemler bu tipe örnek teşkil ederler. Örneğin, el öpmeyi ve selamlaşmayı bu eylem tipine örnek olarak verebiliriz.
Duygusal motişere dayalı eylemler: Duygusal eylem, geleneksel eylem ti- pinden farklı olarak alışılmış günlük davranışların dışındaki bir uyaran sonucunda meydana gelebilir. Belirli koşullar sonucunda bireyin duygusal tepkisiyle oluşur (heyecan, korku, öfke, kin, nefret, sevgi, öç alma, özveri vb). Örneğin, maç sıra-
sında yaşanan bir gerilim sonucunda kendini kontrol edemeyerek yumruk atan bir oyuncunun davranışı, ağlayan bir çocuğa dayanamayan annenin attığı bir tokat duygusal eylem tipine örnek olarak gösterilebilir. Ancak bazı durumlarda duygu- sal temelli bir eylemin yüceleştirilmesi söz konusu olabilir. Yani duygusallık bilinç- li ve bir amaca yönelik olarak ortaya çıktığında bu davranış değersel-akılcı veya amaçsal-akılıcı bir eyleme olarak görülebilir. Örneğin, bir çocuğun dayak yedikten sonra ağlaması acıdan çok kendini acındırmak içinse, bu eylem amaçsal-akılcı ey- leme yaklaşmaktadır.
Değersel-akılcı eylemler: Değersel-akılcı eylem belli bir hedefi olan, amacı planlı olarak belirlenmiş eylem tipidir. Ancak burada kişinin amacına ulaşmayı et- kileyen nedenler görev, şeref, din, bağlılık, sorumluluk gibi değerler temelinde ge- lişir. Eylemini değere bağlı olarak gerçekleştiren kişi için davranışın sonuçları ne olursa olsun (olumlu veya olumsuz) eylem kesindir. Geminin batacağını bilen bir kaptanın gemiyi terk etmeyerek gemiyle beraber sulara gömülmesi, bir komutanın savaş sırasında öleceğini bilerek komutasında yer alan askerlerinin önünde yer alarak savaşması değersel-akılcı eylem tipine örnek olarak verilebilir. Bu tipteki her eylemin altında yatan etken onur ve şeref değerlerini içermektedir.
Amaçsal-akılcı eylemler: Amaçsal-akılcı eylem akılcı nedenlere dayanan bir eylem tipidir. Kişi belirlediği bir hedefe ulaşmak için, amacı için en uygun akılcı araçları seçer. Diğer bir deyişle amacının ve bu amaca ulaşmak için gerekli araçla- rın değerlendirmesini yapar. Bu anlamda planlı ve rasyonel bir eylem tipidir. Ör- neğin bir girişimcinin kar elde etmek için para kazanması bu eylem tipini içer- mektedir.
Görüldüğü gibi Weber’in genel eylem tipolojisinde yer alan son iki eylem tipi açıkça rasyonelleşme/akılcılaşma ile ilişkilendirilmiştir. Başka çalışmalarında rasyo- nelleşmenin farklı biçimlerinden söz etmekle birlikte Weber, genel eylem tipoloji- sinde rasyonelleşmeyi, amaç-yönelimli akılcı eylem ve değer-yönelimli akılcı eylem olarak iki farklı tipte kavrar. Eylem tipolojisinde yer alan bu iki akılcı eylem tipi We- ber’in rasyonelleşme konusundaki genel görüşlerinin temelini oluşturur. Bununla birlikte Weber’in rasyonelleşmeye yönelik ilgisinin, eylem tipolojisi ile sınırlı olma- dığı, kurumsal düzeyde akılcı eylem temelli çok daha büyük ölçekli ve geniş kap- samlı rasyonel düzenlemelere yönelik olduğu bilinmektedir (Ritzer, 1996, s.135).

Otorite Tipleri
Her ikisi de güçle ilişkili olan iktidar (power) ve otorite (authority) siyaset bilimi- nin temel kavramları arasında yer almaktadır. Weber’e göre iktidar “insanları ita- at etmeye ve arzu etmedikleri şeyleri yapmaya zorlayabilme” olarak ifade edilmiş- tir (Bozkurt, 2007, s.214). Weber iktidarı meşru ve meşru olamayan iktidar ol- mak üzere ikiye ayırmaktadır. Bu ikili ayırımda rızaya dayanan/meşru iktidara ise otorite adını vermektedir. Weber’in otorite tiplerini açıklarken kullandığı meşru iktidar kavramı hukuki meşruiyet sınırlarını aşan ve toplumsal meşruiyeti de içeren bir kavramdır (Bozkurt, 2007, s.215-217). Weber bu çerçevede toplumsal eylem ti- polojisine büyük ölçüde paralel olarak geleneksel otorite, karizmatik otorite ve ya- sal-ussal otorite olmak üzere ideal tipte üç otorite ve örgüt biçiminden söz etmek- tedir (Bozkurt, 2007, s.216-218).
Geleneksel otorite: Weber’e göre, tarihsel süreç içinde güç-otorite ilişkisinin ilk örneğini geleneksel otorite oluşturmaktadır. Bu otorite tipinin kaynağını gele- nekler oluşturmaktadır. Liderin yönetimi gelenekler tarafından kabul görmekte ve uygulamaları ise keyfi ve kişisel olabilmektedir. Lider (ör. kral) konumunda olan bu insanlar, otoritelerini miras yoluyla elde ederler. Bu insanların kutsal oldukları- na inanılır. Geleneksel otoriteyi elinde tutan kişi, bir efendi olarak algılandığı için geleneksel otoritenin olduğu yerlerde kanunlar yerine efendilere itaat edilmekte- dir. Liderin altında çalışan görevliler resmi görevli değil fakat liderin kişisel hizmet- çileridir. Geleneksel otoritenin olduğu toplumlarda efendinin verdiği emirlerin ye- rine getirilmelerinin koşulu, bu emirlerin geleneklerle uygun olmasına bağlıdır.
Karizmatik otorite: Bu tip otorite, geleneksel otoritenin olduğu tarihsel süreç içinde ele alınmaz. Karizmatik otorite, meşruluğunu lider kişinin kişisel özellikle- rinden, kutsallığından, kahramanlık gücünden alır. Toplumun meşruluğunu kabul ettiği karizmatik lidere olan bağlılığı tamdır. Bu bağlılık gelenekler ile karşıtlık oluşturabilir. Lidere olan bağlılıkta esas unsur karizmatik otoritenin olağanüstü ki- şisel özelliklerine olan inancın yüksek olmasıdır. Karizmatik otorite tipinin ortaya çıkmasında toplumsal koşullar önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle toplumun içine düştüğü kriz ve kargaşa dönemlerinde karizmatik otorite, tolumun kendisi ta- rafından yaratılır. Karizmatik liderlerde aranan özellikler, o liderin sosyal statü ve mesleki uzmanlık bilgisi ile ilgili değildir. Toplumun karizmatik liderden beklediği en önemli şeylerden biri kendilerine olan bağlılığın derecesidir. Hitler, Gandi, Le- nin, Atatürk gibi isimleri karizmatik otorite tipine örnek olarak verebiliriz.
Yasal-ussal otorite: Bu otorite tipinin meşruluğu akılcı ilkelere göre oluşturul- muş kanunlara dayanmaktadır. Geleneksel ve karizmatik otorite tipinden farklı olarak, insanların bu otorite tipine itaat etmelerinin nedeni kanunların üstünlüğü- ne olan inançlarıdır. Yasal ussal otorite tipinde liderler ve bürokratlar kendi güçle- rini kanunların sınırları ve bu kanunların belirlediği kurallar çerçevesinde uygulat- maktadırlar. Yasal-ussal otorite tipinin yönetim (örgüt) aygıtı bürokrasidir. Liderler ve bürokratlar halkın hizmetkârı olarak görülmektedir. Geleneksel otorite tipinde olduğu gibi liderlere tanrısal ve kutsal anlam yüklenmez. Tam tersine emir verme yetkisine sahip kişiler rasyonel kurallar çerçevesinde davrandıkları sürece meşru sayılırlar. Bu otorite tipinde insanlar, aslında liderlere değil kurallara itaat etmiş olurlar. Emretme gücüne sahip insanlar bulundukları konuma yasalarca düzenle- nen kurallara göre atanmaktadır veya kanuni usullere göre atanırlar. Atandıkları makamlar geçicidir ve o makamlara sahip olamazlar. Sonuç olarak yasal-ussal oto- rite tipi gücünü ve meşruiyetini kanunların üstünlüğünden almaktadır.
Weber’e göre yasal-ussal otorite tipi, çeşitli yapısal biçimlerde ortaya çıkabilir. Ancak Weber yasal-ussal otoritenin en çok bürokrasi olarak tanımlanan yapısal bi- çimi ile ilgilenmiştir. Nitekim ona göre bürokrasi yasal otorite kullanımının en saf tipidir (Ritzer, 1996, s.128).