TİPLER TEORİSİ
TİPLER TEORİSİ
İnsanları ortak
piskolojik özelliklerine göre tiplere ayırma çabasına tipler teorisi adı
verilir. Yunan tıbbından beri İnsanlar böyle çabalar içinde olmuşlardır. Modern
psikoloji ve psikiyatrinin ortaya çıkmasıyla
yüzyılımızın başında
insanların özelliklerini kesin bir formüle bağlama eğilimlerinde artış olmuş,
bir çok görüş ileri sürülmüştür. Ancak insanların ortak psikolojik özellikleri
yalnızca tip değil, kişilik ve karakter olarak da adlandırılmak tadır. Bu
nedenle bu alanda bir karışıklık görülmektedir. Bu ansiklopedinin Kişilik ve
Karakter Yapısı maddelerinde bir çok farklı görüş gözden geçirildiğinden burada
yalnızca konuyla ilgili çalışmasına tipler teorisi adını veren C. Gustav
Jung’un teorisini ele alacağız.
Jung insanlan hayata
karşı yaklaşım ve olaylara tepki biçimlerine bakarak temelde iki tipe ayırır:
İçedönük (introvert) ve dışa-dönük (ekstrovert) tipler. Uyumlu ve dengeli
davranışta her iki tipin özelliklerinin eşit biçimde yer alması beklenirken,
insanların çoğunda genellikle bir tip davranış gelişmiş, diğeri ise
bilinçdışında kalmış, ancak zaman zaman görünür hale gelmiştir.
İki tip arasındaki
aynmın belirtileri çocuklukta kendini göstermeye başlar. Dışa-dönük bir çocuk
çevreye hızla uyum sağlar. Çevresindeki eşyalara ve nesnelere karşı oldukça
dikkatli ve incelemecidir. Ama bu dikkat tedbir demek değildir. Tam tersine
alabildiğine korkusuz ve girişkendir. Yeni şeyler keşfetmeye çalışmaktan çok
zevk alır. Aile tarafından çok sevilir ve olduğundan daha zeki görünür, içedönük
çocuk ise bu çocuğun karşıtı tutumlar içindedir. Korkak, çekingen ve tek
başına oluşu aileleri endişelendirir, ama en az dışadönük kadar normal ve
zekidir. Hayal gücü alabildiğine gelişmiştir.
Erişkin dışadönükler
oldukça aktif bir toplumsal hayata sahiptirler. Çok çabuk ilişki kurabilirler,
ama bu ilişkiler çoğunlukla dayanıksızdır. Dost canlısı ve yardım-
severdirler. Topluluk
içinde bulunmaktan ve kendilerini göstermekten hoşlanırlar. Toplumun değer
yargılarına bağlıdırlar. Ailelerin yaka silkliği, ama çevrelerince çok sevilen
insanlardır. İçedönükler ise yalnız kalmayı severler, duygulu, kötümser ve
eleştiricidirler. Toplumsal hayatta harcamadıkları enerjilerini bazı özel
yetenekler geliştirmede kullanırlar. Kendi kararlarını toplumsal değerlerin
dışında vermeye uğraşırlar. İçedönük ve dışadönük erişkinler çoğu kere
birbirlerini yanlış anlarlar. Dışadönük içedönüğü bencil ve sıkıcı, içedönük
dışadönüğü gösterişçi ve yapmacık bulur.
Jung’a göre ayrıca
insanlara, eşyalara ve koşullara uyma biçimlerini temsil eden dört işlev tipi
vardır. Kişinin alışkanlık ve tutum tipi olan içedönüktük ve dışadönüklüğe göre
çalışan işlev tipleri şunlardır: Düşünme, duyuş (duyular aracılığıyla),
hissetme (değerlendirme), sezme.Yine bazı insanlarda bazı işlev tipleri öne
çıkarak içedönüklük ve dışadönüklüğün yapısını şekillendirirler.
Dışadönük düşünme
gerçeklere ve somut olana çok kolaylıkla bağlanır, ama soyut düşünce
üretemez. Dışadönük düşünüye Örnek C. Darâin’dir. İçedönük düşünme ve içedönük
düşünen tip gerçeklerle değil, soyut fikirlerle ilgilenir; yeni bakış açılan
ortaya koyar. Bu tipe örnek filozof I. Kant’dır.
Duyuşun öne çıktığı
kişilerin dışadönük olanları, duyularını daha çok nesnelere yöneltmişlerdir.
Rahat, neşeli ve eğlenceye düşkündürler. İçedönük duyulayan tipler ise daha çok
yaşanan duyuşun kendisiyle ilgilenirler. Kendilerini ifade etmekte çok güçlük
çekerler. Nesneler dünyasını çok değişik biçimlerde algılarlar.
Hissetme işlevi,
duyuştan farklıdır ve değerlerin bir süzgeçten geçirilmesini ifade eder.
Hissetmenin diğer işlevlere baskın olduğunu hisseden kişiler dışadönük tipe
giriyorlarsa hissetmeleri çevre tarafından yönetilir ve çevreleriyle çok
kolay anlaşma sağlarlar. Hisseden dışadönükler kadınlar arasında daha sık
görülürler, içedönük hisseden tipler ise görünüşte çekingen ve soğukturlar,
ama içlerinde fırtınalar yaşarlar. İçleri sevgi ve iyilik duygularıyla doludur.
Birçok sanat dalı içedönük hissetme ürünlerinden oluşur.
Sezgi ise duyuş gibi
akılcı olmayan ama onun tam karşıtı bir işlevdir. Gerçekliğin bilinçdışı yoldan
algılanması anlamına gelir. Dışadönük sezgici için şimdi değil, gelecek
önemlidir. Hiç bir kural tanımaz. Sürekli doğabilecek fırsatlar için tetikte
bekler, içedönük sezgici ise eksantrik yanlarıyla bilinir. Tuhaf hayalleri ve
uğraşları vardır.
Bütün bu sınıflamaları
yapmış olmasına rağmen Jung, insanın basitçe tiplere ayrılabileceğini kabul
etmemektedir. Onun tipler teorisi, insan ilişkilerini ve insan psikolojisini
anlamada üstlendiği rol dışında bir rol almaya yanaşmaz. Kaldı ki, Jung’a göre
insan, doğası gereği herhangi bir tip formülüne sığmaz.
ErolGÖKA
Bk. Freudculuk,
Karakter Yapısı, Kişilik , Psikanaliz