Tarih

Sihlik-Sihizm Nedir? Tanımı, Tarihi, Temel İnançları (Dinler Tarihi)

 

Ruyalar/sihlik-sihizm” 176″ 197″ Sihizm

Sihizm, başlangıçta Brahmanların bas­kısına ve hint kast düzenine bir tepki olarak XVI. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkan İslâm ve Hinduizm karışımı bir dini hare­kettir. Önce siyasi bir amaç güden bu hare­ket, daha sonra dini bir veçheye de kavuştu. Kendilerine has bir vatan içinde yaşamak isteyen Sihler, amaçlarına ulaşmak için İngiliz emperyalizminin çıkarlarına hizmet etmekten de kurtulamadılar. Tarih boyunca müslümanlara büyük düşmanlıklar besleyen ve siyasi etkinliğini bugün de sürdüren bu hareketin başta gelen sloganı “Ne Hindu ne Müslüman “dır.

İlk kurucusu Nanak’tır. Buna öğretmen manasına gelen Goro da denir. 1469 yılında Lahor’dan 40 mil uzaklıktaki Riboy Ditelfendi köyünde doğdu. Çocukluğu tipik bir Hindu hayatı içinde geçti.

Büyüyünce Sultanpur’da Afganlı bir müslüman liderin hizmetine girdi ve sene­lerce bu görevini sürdürdü. Bu sırada aynı liderin sarayında hizmet eden “Mardana” ailesiyle tanıştı. Boş zamanlarda ormana çekilip düşüncelere daldı. O sıralarda dini neşideler (ilahiler) yazmaya başladı ve müslümanlarla, hindulann yemek ihtiyacını görecek bir büfe açtı. Bu arada boş durmadı, ilahiyatla ilgilendi. Hindistan’ın her tarafını dolaştı. Mekke ve Medine ile birlikte dünyada pek çok şehri ziyaret etti. Bu gezilerinin birinin sonunda, Allah’ı gördüğü­nü ve insanları davet etmekle görevlendirildiğini ileri sürdü. Bir akarsuda yıkanırken kayboldu. Üç ay sonra ortaya çıktığında “Ne Hindu ne Müslüman” sloganını ortaya attı.

Bir yandan İslâm’ı sever, diğer yandan esas terbiyesi ve aslı olan Hinduluğa bağlılığını sürdürürdü. Bu nedenle her iki dini birbirine yaklaştırma gayreti ile Hindistan yöresinde yeni bir din meydana getirdi. Bazı araştırmacılara göre, aslında Müslümandı; sonra bu mezhebi ortaya attı.

Sihlerin ilk tapınağını Kartapur Köyü’nde inşa etti. Pakistan’da M. 1539’da ve­fat etmeden önce bir yardımcısını halife tayin etti. Hindistan’ın Pencap eyaletinin Dira Babananak kasabasında toprağa verildi. Kendisine ait olan ve üzerinde Fatiha ile ba­zı kısa sureler yazıb olan bir entari o kasabada hâlâ muhafaza edilmektedir.

Kendisinden sonra on halife (Muallim) geldi. 1675-1708 yılları arasında yaşayan Gobend Sing ile muallimler dizisi sona erdi.

Bundan sonra Sihlerin liderlerine “Mihrace” adı verildi. 1839 yılında Ölen Mihrace Rangit Sing bunlardan biridir.

Sihlerin bir kısmı bilinen Sinlikten ayrılarak Nanak’ın oğluna tabi oldular. Misti­sizme yönelen bu gruba Advasi denir. Bakhtalar ise Onuncu Goro (Gubend Sing) sülalesinin tükenmediğine ve hâlâ aralarında gizlice yaşayan bir muallimin bulun­duğuna inanırlar. Kendilerine mahsus bir devletin var olacağını ileri sürerler ve bunu imanın bir rüknü olarak telakki ederler. Her ayinden sonra “Bakhta üstün gelecek” cümlesi bulunan bir manzume söylerler. Başkentlerinin Şandigar’da olması gerektiğini iddia ederler.

Daha sonraları Nanak’ın “guru” unvanını alan halefleri, Nanak’ın ortaya koyduğu kimi kavramlarda büyük değişiklikler yaptılar. Siyasi bir kimlik peşinde koşarak millet olmayı denediler. Orta Asya’da da dinlerini yaymaya, siyasi etkinliklerini göster­meye çalıştılar. Çeşitli askeri birlikler de kurdular. Bu çabalan sırasında Sihler, Moğolların tenkiline uğradılar, muallimlerinden ikisi idam edildi. Sinlere karşı amansız mücadele eden Moğol Kralı Nadir Şah (1738-1839) düzenlediği baskınlarla, Sihlerin dağlara ve tepelere sığınmalarına sebep oldu. Ancak Moğolların zayıflamasın­dan sonra, 1761 yılından itibaren Pencab’ı ele geçirdiler, 1799’da Lahor’u işgal ettiler ve 1819 yılında devletlerini Patan diyarına kadar genişlettiler. 1839’da ölen Mihrace Rangit Sing devrinde Afganlıları da yene­rek, Hayber geçidine kadar geldiler.

İngilizler, Hindistan’a gelince Sihler İngilizlerle çarpıştılar, ancak İngilizler, Sihle-ri Sutlag Nehri kıyılarına doğru çekilmeye zorladılar. Bu nehir Sih devletinin sının haline geldi. Daha sonralan İngilizlere mağlup olup büyük miktarda tazminat ödemek zorunda kaldılar. Üstelik Camu ve Keşmir’i de teslim ettiler. Sihlerin diğer topraklarını da idare etmek üzere Lahor’a bir İngiliz Vali tayin edildi.

Bundan sonraki tarihleri hep İngilizlerin hizmetinde geçti. Sihler öyle bir konuma geldiler ki, İngilizlerin Pencab’ı ele geçirmelerine öncülük bile etliler. 1857 yılında meydana gelen İsyanların bastırılması için İngilizlerin sadık kulları oldular, ingilizler onlara birçok haklar tanıdılar. Araziler verdiler, su kanalları açtılar. Böylece bölgede oturan diğer vatandaşlardan farklı bir şekilde bolluğa kavuştular. Birinci Dünya Sava­şı sırasında, Hindistan’daki İngiliz kuvvetlerinin yüzde yirmisini Sihler teşkil ediyordu.

İngilizlerle aralarında anlaşmazlık çıkınca, hürriyet istemekte olan Gandi hareketine katıldılar. Yurt edinmeye çalıştıkları topraklar 1947’den sonra iki devlet olan Hindistan’la Pakistan arasında paylaşıldı. Daha sonra Müslümanlarla çarpıştılar, ne var ki i ki buçuk milyon Sih Hindistan’a göç etmek zorunda kaldı.

Hindistan Hükümeti, İngilizlerin verdi­ği haklan ellerinden alınca Sihler, Pencap eyaletinin kendilerine has bir vatan olması isteğinde bulundular. Bu istek çeşidi çatışmalara neden oldu. Hindularla Sihler arasında çatışmaların devam etmesi nedeniyle Başbakan İndra Gandi, 1984 yılının Haziran ayında Amritsar’daki altın tapmağın basılması emrini verdi. İki taraf arasında meydana gelen tapınaktaki çatışmalarda bin-beşyüz Sih, beşyüz de Hindistan askeri öldü. Tapmağa yapılan saldırının intikamım almak üzere Sihler Başbakanı öldürdüler. Suikasttan sonra iki taraf arasında meydana gelen çarpışmalarda bazı tahminlere göre beşyüz kadar Sih daha öldürüldü.

Sihler hükümran oldukları yerlerde Müslümanlara karşı çok sert ve zalimce davrandılar. Çoğunluk olduktan köylerde Müslümanların ibadetlerini engellediler ve mescid inşasına mani oldular. Silahlı çatışmalarda da birçok Müslümanın kanını akıttılar.

Temel Düşünce ve İnançları

Tevhide davet ederler, putlara tapmanın haram olduğu hususunda müslümanlara uyarlar. Yaratanın birliğine, ölmezliğine, şekli olmadığına, beşerin fehmini aştığına inanırlar.

İlah’ın resimlerle şekillenmesini yasaklarlar. Hindulann taptıkları güneşe, nehre ve ağaçlara tapmayı kabul etmezler. Ganj ırmağında taharet ederek dini şahsiyet sahibi olurlar.
Ruyalar/kutsal-inek” 172″ 180″
İçkiyi, domuz elini helal sayarken, Hindulara uyarak inek etini haram kılarlar. îneği kutsal görürler.

Sihlere göre dinin usulü olarak şunlar yerine getirilmelidir:

a) Yabancılann aralarına girip casusluk yapmalarına engel olmak, bunu önlemek için de saçlan doğumdan ölüme kadar kesmemek.

b)  Dervişlere benzeyip zavallı görünmek amacıyla erkeklerce kollara demir bilezik tokmak.

c)  Erkeklerce, taramak ve düzeltmek için saçlara küçük tarak geçirmek.

d) Güçlü olup kendine güvenmek ve icabında kendini savunmak için küçük bir kama veya hançer kuşanmak.

Sihlerin muallimlerince mucizelere, efsanevi hikâyelere inanmak doğru değildir. Muallim (Goro) Rab’tan sonra ikinci derecededir. Hak ve doğruyu gösterir. Aynca ibadetlerini muallimlerin yazdıkları şiirleri okumakla yerine getirirler. İnançlarına göre Allah’ın adını anmak, insanı günahlardan arındırır ve içlerdeki şerrin kaynaklarını kurutur. İlahiler (Kirta) söylemek Goro’nun gösterdiği şekilde düşünmek, insanı doğrudan doğruya Rabbına bağlar, inançlarına göre her muallimin ruhu kendisinden sonra gelen muallime intikal eder.

Yüz hikâye adında bazı kehanetleri vardır; Muallim Gubend Sing’e nisbet edilen bu kehanetlere göre, şimdiki rejimler değişecek ve kurtarıcı gelip Sihizm’i tüm dünyaya kabul ettirecektir.

İnsanoğlunun doğduğuna, öleceğine ve tekrar doğacağına, yeni hayatının eski hayatındaki davranışlarına göre belirleneceğine ve buna bağlı olduğuna inanırlar.

Dul kadının yakılması, sigara, içki ve uyuşturucu kullanılması da yasaktır.

Tam azat olma merhalesine ulaşılabilmek için Muallim’in emirlerine uymak şarttır.

Pencab eyaletindeki beş nehirden dolayı, beş sayısına mistik ve mukaddes bir mana yüklerler.

Dini anlaşmazlıklar Amritsar’da kurulu bir dini konsey (arafından halledilir. Konseyin kararlan manevi bir güce sahiptir.

Hindu brahmanlann dini sınıflarına ben­zer sınıflan yoktur. Hindu sınıf esaslarına karşı oldukları gibi, Brahman sınıfının da dini emirleri tekelinde tutmasını kabul etmezler. Kendilerini etnik esasa göre ayırırlar.

Sadece bir eşle, kast yapısına dikkat et­meden evlenirler.

Sinlerin bayramları Kuzey Hindis­tan’daki Hinduların bayramlannın aynısıdır. Ayrıca, ilk ve son Goro’nun doğum günleri kutlanır ve beşinci ve dokuzuncu Goroların şehit olma günleri anılır.

Önemli toplantılarını yaptıkları mukad­des bir şehirleri vardır. Pencap eyaletine bağlı Amritsar şehri. Hindistan; hindularla müslümanlar arasında ikiye bölününce Hindistan tarafında kaldı. Mukaddes olarak bildikleri dört tahtları vardır: Amritsar, Anandpur, Batna ve Banand’daki bu tahtlara Akl Taht adı verilir. Hacc ettikleri en büyük tapınaklan Amritsar’da olup buna Derbar Şahap derler. Diğer öteki tapınak ise, Goro Davra, yani muallim merkezidir.

Sihlerin %95’i Pencap’ta oturur. Geri kalanı Haryana, Yeni Delhi ve Hindistan’ın çeşitli bölgelerinde yaşar. Sihlerin bir kısmı ise Malezya, Singapur, Doğu Afrika, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da yaşamaktadırlar. Bazıları da çalışmak için Körfez ülkelerine gitmiştir.

1908 yılından beri her yıl toplanan bir komisyonları vardır. Komisyon, okullar yapar ve üniversitelerde Sih dininin yayılması ve tarihlerinin okutulması için kürsüler açmaya çalışır.

Dünyadaki toplam Sih sayısının 16 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bugün Hindistan’da askerlik, taşımacılık, siyaset, spor, eğitim ve ekonomi alanlarında oldukça etkili olmaya, söz sahibi olma konumlarını da korumaya çalışmaktadırlar.

SBA

İlgili Makaleler