Sabanzade Mehmed Efendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkkında Bilgi
Sâbanzâde Mehmed Efendi (ö. 1120/1708) Osmanlı âlimi ve hattatı.
İstanbul’da doğdu. Bostancilar’dan Bosnalı Hürrem Ağa’nın oğludur. Sultan IV. Mehmed’in kazaskerlerinden olan amcası Şaban Efendi’nin yanında yetiştiği için Sâbanzâde diye tanındı. Eserlerinde bizzat kendisi adını Mehmed Sâbanzâde olarak kaydeder. Bazı kaynaklarda onun “muhteşem” lakabıyla da anıldığı belirtilmektedir. Hat sanatını Karakız diye meşhur olan Hocazâde Mehmed Efendi’den öğrenmiş ve ondan sülüs-nesih meşketmiştir. Öğrenimini tamamlayınca Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahya Efendi’den mülâzım oldu ve 40 akçe yevmiyeli bir medresede müderrisliğe başladı. Buradan azledildikten sonra Şaban 1064’te (Haziran 1654) Küseç (Köseç) Ali Bey. Şevval 1066’da (Ağustos 1656) Tûtî Latif, Muharrem 1069’da (Ekim 1658) Hafız Paşa, Safer 1070te (Ekim 1659) İbrahim Pa-şa-yı Atîk ve Şaban 1071’de (Nisan 1661) Murad Paşayı Atîk medreselerine tayin edildi. Receb 1073te (Şubat 1663) Molla-zâde Hasan Efendi’nin yerine Sahn müderrisi oldu. Cemâziyelâhir 1074’te (Ocak 1664) Hatice Sultan, 1076’da (1665-66) Ali Paşa-yı Cedîd ve Rebîülevvel 1079’da (Ağustos 1668) Haseki Sultan medreselerine, 1080’de de (1669) Hâkâniyye-i Vefa Dârülifâdesi’ne tayin edildi. Burada üç yıl müderrislik yaptıktan sonra kadılık mesleğine geçti ve Rebîülevvel 1083’te (Temmuz 1672) Yenişehir kadısı, 1089’da (1678) Bursa kadısı, Cemâziyelevvel 1091’de (Haziran 1680) Mekke kadısı, Rebîülevvel 1094’te (Mart 1683) İstanbul kadısı, Zilkade 1098’de (Eylül 1687) Şam kadısı oldu. 1099’da (1688) emekliye ayrıldı. Bilinmeyen bir sebepten dolayı Şaban 1102’de (Mayıs 1691) Kıbrıs adasına sürüldü. 1103te (1691-92) affedildi ve İstanbul’da Ayasofya Çeşmesi’nin karşısında bulunan evine yerleşti. Muharrem 1104te (Eylül 1692) Hocazâde Seyyid Osman Efendi’nin yerine Anadolu kazaskeri oldu. Risâle-i Tîğ u Kalem adlı eserinin Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki bir nüshasının iç kapağına dostu olan İstanbul kadısı Şeyhzâde Abdülganî Efendi tarafından düşülen notta onun şıkk-ı sânî defterdarlığı yaptığı, Müstakimzâde’nin Tuhfe’sinde de hayatının sonlarına doğru şıkk-ı sâlis defterdarlığına getirildiği belirtilmiştir.
Sâbanzâde, Muzhirü’l-işkâl adlı eserinin girişinde Mevlânâ’nin Mesnevî’si başta olmak üzere meşâyihin eserlerini çokça okuduğunu belirtmişse de bir tarikata intisabından söz etmemiştir. İstanbul’daki evine yerleştikten sonra kitabetle daha çok meşgul olduğu belirtilmektedir. Edirne’de vefat eden Sâbanzâde, Selçuk Hatun Mescidi Mezarlığfna defnedildi. Vefatıyla ilgili olarak kaynakların çoğunda verilen 1104 (1692-93) tarihinin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Zira onun Süleymaniye Kütüphanesinde 1111, 1112, 1113 (1701) yıllarında istinsah ettiği eserleri bulunmaktadır.[198] Bu durumda Müstakimzâde’nin kaydettiği “kesret” kelimesinin karşılığı olan 1120 (1708) tarihinin doğruluğu ortaya çıkmaktadır.