Rudolf Agricola kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi
Rudolf Agricola kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1443-1485) Alman bilge. Skolastik felsefeye güçlü bir eleştiriyle karşı çıkarak Hümanizm anlayışına yeni bir biçim kazandırmıştır. Ailesi ve çocukluk yılları konusunda yeterli bilgi yoktur. Kaflo’da doğduğu, Heidelberg’de öldüğü biliniyor. Kimi kaynaklar gerçek adının Rolf Huysmann olduğunu yazar. İlk öğrenimini Saint-Agnes’te yapmış, filozof Kampis’li Thomas’ın yanında bir süre kalarak ilk felsefe bilgilerini ondan edinmiştir. Agricola bilgi edinmek, değişik ülkelerin kültür varlıklarını yerinde görmek, tanımak amacıyla Fransa, İtalya gibi ülkeleri gezmiş, çağının ünlü bilgeleriyle, ozanlarıyla, yazarlarıyla tanışmış, onların düşüncelerinden yararlanmıştır: Ferrara’da bulunduğu yıllarda bilge Gaza’lı Theodoros, Hümanist Guarini, Strozzi gibi ozanlarla yakın ilişkiler kurmuş, onların düzenledikleri bilim-sanat toplantılarına katılmıştır. Bu süre içinde Yunanca ve Latince öğrenerek İlk Çağ’ın şiir ve felsefesini kendi dillerinden tanıma olanağı bulmuştur. Bizans’tan İtalya’ya göçen bilgelerin öğretmenlikle görevli bulundukları kurumlarda ders vermiştir. Bu arada resim, şiir, müzik dallarında da çalışmış, çağına göre başarılı ürünler vermiştir. İki yıl kaldığı Ferrara’da konuşma gücünün yüksekliği, düşünme yeteneğinin verimliliği ile ün salmış, çevresinde toplananları etkilemiş, ünlü yapıtı De Inventione Dialectica’yı yazmıştır. (“Diyalektik Buluş Üstüne”). Daha sonra Worms’a, Heidelberg’e gitmiş, papaz olarak görevli bulunduğu süre içinde, kendi görüşlerini dile getiren dersler vermiştir. Aristoteles’ in o dönemde bilinen yapıtlarını Almanca’ya çevirerek Aristotelesci görüşün daha geniş bir alana yayılmasına, yorumlanmasına, benimsenmesine yardımcı olmuş, Hümanizm akımının Almanya’da gelişmesine olanak sağlamıştır. Bu yıllarda ibrani diliyle, tanrıbilimle ilgilenmiş, sağır ve dilsizleri konuşturma yöntemlerini araştırmıştır.
Felsefeye insan sorunlarıyla girmiş, insanın düşünen, yargıda bulunan, seçen, inanan bir varlık olarak taşıdığı değerler üzerinde durmuş, bu değerlerin önemini dile getirmiştir. Düşüncelerinin insan konusunda yoğunlaşması, özgür istenç, düşünme özgürlüğü gibi sorunları işlemesi ve bu sorunlara getirdiği yeni yorumlar, o dönemde Avrupa’da yeni gelişmeye başlayan Hümanizm’in öncülerinden biri sayılmasına yol açmıştır.
Düşünme yönteminde başlıca dayanak diyalektiktir. Bu yöntem, kişiye söyleyiş kolaylığı, düşünme tutarlılığı, inandırma gücü kazandırır. Bu anlayışla yola çıkan Agricola, ilk Çağ’ın ünlü retorikçilerini, özellikle Cicero’yu incelemiş, onun geliştirdiği retorik yöntemini daha da genişleterek, tanıtmıştır. İlk bakışta oldukça çekici görünen düşüncelerinde, düşlere kapılırcasına bir soyutlaşma sezilirse de, insan özünün taşıdığı yüksek değerlere olan inancı, bu değerleri içeren sorunlara karşılaştırmalı bir yöntemle çözüm arayan tutumu, mantık kurallarından ayrılmayan çalışma biçimi, görüşlerindeki uyumu dile getirir. En ilginç yapıtı sayılan De Inventione Dialectica’da kendisine ün kazandıran düşüncelerini sağlam bir temele oturtur.
Agricola’ya göre, insan bir değerler bütünüdür. Bu değerlerin başında saygı, bağımsızlık, özgürlük, eşitlik gelir, insanı anlamak bu değerleri kavramaya bağlıdır. Ancak, böyle bir anlamanın yolu da diyalektikten geçer.
Eğitim-öğretim konusunda, yalnızca soyut kavramlara dayanan bilgilerin, kavramlar arasında kurulan bağlantının yararlı olmayacağı görüşünü ortaya atarak gelenekçi anlayışa karşı çıktı. Eğitim-öğretim biraz da retoriğe dayanmalı, açıklama, inandırma, tutarlı olma olanağı sağlanmalı, verilen bilgide çelişkiden kaçınılmalı, düşünme ilerlemeye, yaratıcı gücü geliştirmeye yardımcı olmalıdır. Bu nedenle gözlemin etkisine, inandırıcı gücüne önem verilmeli, yalnız kavramlara dayanan bir yönteme bağlanılmamalıdır.
Agricola, Orta Çağ geleneğini sürdüren Aristoteles’ci düşünürlerden ayrılır. Mantık konusunda Aristoteles’e bağlılığı retorikle olan ilişkisinden kaynaklanır. Kanıtlama ve kanıtlar arasında karşılaştırmalı bağlantılar kurma, Agricola’ya göre retoriğin etkili, tutarlı, inandırıcı olmasını sağlar. Bu nedenle mantık ve retorik yan yana yürümelidir.
Yunan-Latin ilk Çağı’na bağlı kalması, yalnız düşünme yönteminde değil, yazış biçiminde de kendini gösterir. Yunan-Latin bilgeleri gibi, Agricola da düşüncelerini şiir, düzyazı türünde sergiler. Kendinden sonra gelen Rodophus Linguis, Antonius, Liber, Alexander Heguius, Erasmus gibi Hümanistler’e ışık tutmuş, bir düşünme ortamı sağlamıştır. Bu nedenle Rönesans’la gelişmeye başlayan düşüncelerin öncüsü sayılır.
Agricola’nın, gerek çağında, gerek sonraki yüzyıllarda etkisi daha çok İlk Çağ Yunan-Latin felsefesine, sanatına karşı uyandırdığı ilgide görülür. Özellikle Alman düşüncesinde ilk Çağ felsefesine yönelmeyi, ilk Çağ uygarlığını özgün kaynaklarından tanımayı düzenli bir akım olarak başlatan odur.
YAPITLAR:
Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 2. cilt, Anadolu yayıncılık, 1983