Osman Kemali Efendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Kemâlî Efendi (1862-1954) Mutasavvıf-şair.
Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Güllüköy’de dünyaya geldi. Asıl adı Osman’dır. Doğum tarihi nüfus tezkeresinde 1881 olarak kaydedilmekteyse de bizzat kendisinin kaleme aldığı hal tercümesinden bu tarihin 1862 olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bir buçuk yaşında iken geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda gözlerini kaybeden Kemâlî Efendi, altı yaşına geldiğinde bir süre köyün hocasından hafızlık dersi aldıysa da bir ilerleme sağlayamadı. Bunun üzerine Erzurum’a götürüldü. Burada bir medresede şanssızlık eseri hafız yetiştirme usulünü bilmeyen bir hocaya teslim edilince yine bir netice alınamadı. Kendi ifadesine göre hocanın bilgisizliği yüzünden dört yıl kaybettikten sonra oradan alınarak Erzurum ulemâsından Yeşil İmam diye anılan Cafer Ağa Camii imam ve hatibi Seyyid Mustafa Efendi’ye teslim edildi. Onun yanında bir yıl içinde Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlediği gibi kıraat ilminde de icazet aldı. Bu sırada on sekiz yaşında olan Kemâlî Efendi Taşkesenli Şeyh Ahmed Efendi’den dinî ilimleri tahsile başladı. Bir yandan da Hâfız-ı Şîrâzî ve Fuzûlî’nin divanları ile Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevfsini ezberledi. Ayrıca medrese derslerine devam ederek icazet almaya hak kazandı.
Kemâli Efendi yüzünü göremediği bir sevgiliye âşık olduğu bu dönemde derdine derman ararken Kolağası Ali Rızâ adlı arif bir zatla tanışarak sohbetlerine devam etmeye başladı. Bu sohbetler sırasında mecazi aşkı ilâhî aşka dönüştü. İlâhî aşkın cezbesiyle Erzurum’dan ayrılarak on bir yıl süren seyahate çıktı. Bu sırada yirmi sekiz yaşında olan Kemâlî Efendi yaya olarak Diyarbekir’e gitti, oradan Musul ve Bağdat’a geçti. Necef ve Kerbelâ’yı ziyaret etti. Buralarda mersiye ve kasideler okuyarak Hz. Peygamber’in soyuna ve onları sevenlere reva görülen zulüm ve haksızlıkları dile getirdi, Ehl-i beyt muhabbetini terennüm etti. Ardından yoluna devam ederek Trablusşam’a geldi. Şehrin müftüsü ile tanışıp onunla dost oldu ve bir yıla yakın bir süre burada kaldı. Daha sonra İskenderun, Antakya ve Halep’e geçti. Gittiği yerlerde Ehl-i beyt sevgisini ateşli bir dille telkin eden mersiye ve gazeller söylediğinden Alevî olarak tanındı. Halep Mevlevîhânesi’nde bir süre kalıp Konya’ya geldi. Ehl-i beyt muhibbi olan Mevlânâ Dergâhı postnişini Abdülvâhid Çelebi tarafından dergâhta uzunca bir süre misafir edildi. Abdülvâhid Çe-lebi’nin oğlu Abdülhalim Çelebi ile de dostluk kuran Kemâlî Efendi’ye onun vasıtasıyla mesnevîhanhk icazeti verilerek mevlevî sikkesi giydirildi.