Nedir ?

Nakibüleşraflık-Nakibul-Eşraf Nedir, Ne Demektir, Görevi Anlamı

Nâkibu’l-Eşrâf

Hz. Peygamber’in soyundan gelenlerin, işleri ile meşgul olan vazife sahibi hakkında kullanılan bir tâbirdir. Bu mansıb, gördüğü vazifenin şerefinden dolayı en yüksek mansıblardan biri sayılırdı. Halifeden sonra gelirdi. İslâm devletlerinde her devir ve asırda Nâkibu’l-eşrâflara hürmet ve talimde bulunulmuştur. Bu müessesenin hemen hemen bütün İslâm devletlerinde varlığı Hz. Peygamber’in torunları olan Hz.Hasan ve Hüseyin vasıtasıyla gelen bu nesle olan bağlılığını göstermektedir. Nitekim Osmanlılar, Mısır’ın fethini müteakip Yavuz Sultan Selim zamanında hâdimü’l-haremeyn unvanını almalarına ve bu tarihten sonra Mekke ve Medine (Hicaz) ile sıkı bir ilişkide bulunmalarına rağmen daha Yıldırım Bâyezid zamanında Nâkibu’l-eşrâf tayin etmişlerdi.

Vazifesi, nesl-i pâk-ı necib (Hz. Peygamber’in nesli)’ten gelmiş bulunan seyyid ve şeriflerin işlerine bakmak, neseblerini kayd ve zaptetmek, doğum ve ölümlerini deftere geçirmek, onları âdi bir sanata girmekten korumak, sülâleden olan kadınların dengi olmayanlarla evlenmelerine mâni olmak gibi hususları ihtiva eden nâkibu’l-eşrâfın bizzat kendisi de, Hz.Peygamber’in soyundan gelirdi.

İslâm dünyasında, adı geçen nesilden gelenlere gösterilen hürmet ve tazim, —bu nesilden olmadığı halde— kendisini bu nesildenmiş gibi gösterenlerin çoğalmasına sebeb olmuştu. İşte bunun önünü almak ve gerçek seyyid ile müteseyyidleri birbirinden ayırmak gayesiyle böyle bir müessese kurulmuştu. Bunun için, Osmanlı Devleti’nin kurulmasından kısa bir müddet sonra Yıldırım Bâyezid zamanında Seyyid Ali Neta bu vazifenin başına getirildi.

Osmanlı devlet teşrifatında Nâkibu’l-Eşrâfların müstesna bir yeri vardır. Bunun için padişah cüluslarında onu ilk tebrik eden bu zat idi.

II. Abdüihamid zamanında, Nâkibu’l-eşrâfların oturmalarına mahsus Yıldız civarında bir konak tahsis edilmişti. 1908 senesine kadar 1000 kuruş maaş alan Nâkibu’l-eşrâfın maaşı daha sonra 5000 kuruşa kadar çıkarılmıştı. önceleri kalabalık bir kalem heyeti bulan bu makamın, bilâhare 1000 kuruş aylıklı bir kâtibie iktifa ettiği görülmektedir. Osmanlı Devleti ile birlikte tarihe maloldu.

İlgili Makaleler