Edebi Şahsiyetler

Mustafa Düzgünman Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Mustafa Düzgünman, (1920-1990) Son devrin tanınmış ebru ve cilt sanatkârı, dinî mûsiki icracısı.

9 Şubat 1920’de İstanbul Üsküdar’da Sultantepe’de doğdu. Babası, aynı semt­teki Abdülbâki Efendi ve Aziz Mahmud Hüdâyî camilerinin imamlığını yapan Sâ-im Efendi’dir. İlk tahsilini tamamladık­tan sonra babasının Üsküdar çarşısın-daki aktar dükkânında çalışmaya başla­dı. Bu sırada annesinin dayısı hattat Necmeddin Okyay onu. hocalık yaptığı Dev­let Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyinî Sanatları Bölümü’ne kaydettir­di (1938). Burada Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenerek kısa za­manda kabiliyetiyle dikkati çekti, diğer kıymetli hocalardan da faydalandı. An­cak hayat şartlan sebebiyle bir müddet sonra okuldan ayrılarak tekrar baba mesleği olan aktarlığa döndü. Vefatına kadar titizlikle sürdürdüğü bu meslek­te işinin ehli güvenilir bir esnaf olarak tanındı.

Akademideki talebeliği yıllarında -şem­se” denilen klasik cildin güzel örnekleri­ni imal eden Düzgünman, bir müddet sonra o sırada çok az meraklısı bulunan bu sanatı da terketmek zorunda kaldı. Özellikle 1957’den itibaren daha fazla zaman ayırdığı ebruculukla meşguliye­tini ise ölümüne kadar sürdürmüştür.

Çeşitli konularda yeniliğe açık olduğu halde ebru sanatında klasik anlayışa sım­sıkı bağlı kalan ve bu hususta modern uygulamalara iltifat etmeyen Düzgün­man, ebruculukta kendisini geçtiğini söy­leyen hocası Necmeddin Okyay’ın bu sa­nata kazandırdığı çiçekli ebru çeşitleri­ne papatyayı eklemiş, ayrıca çiçek şekillerini de ıslah etmiştir. 1940’ta başlayıp Ölümüne kadar elli yıl süren ebruculuğu sırasında 1967’den itibaren çeşitli ser­giler açan ve bazı sergilere katılan Düz-günman, hem eserleriyle hem de yetiş­tirdiği öğrencilerle bu sanatın tanınmasına ve yayılmasına hizmet ederek son otuz beş yılın ebruculuğuna âdeta dam­gasını vurmuş bir sanatkârdır.

Mustafa Düzgünman, ebru sanatı dı­şında dinî mûsikiyle de meşgul olmuş ve tasavvuf zevkini Hafız Eşref Ede’den almıştır. Muzıka-i Hümâyun’da yetiştiği için “Mızıkalı” lakabıyla anılan Hafız Mu­hittin Tanık, Üsküdar’daki Çarşamba Rifâî Dergâhı şeyhi Hayrullah Tâcettin Ya­lım ve Üsküdar Rifâî Âsitânesi şeyhi Hüs­nü Sarıer gibi kıymetli hocalardan isti­fade etmiştir.

Aziz Mahmud Hüdâyî Camii’nde uzun yıllar cuma günleri iç ezan ve teravih na­mazı aralarındaki ilâhi okuyuşuyla iyi bir icracı olarak da tanınan Düzgünman’ın, bir kısmının güftesi kendisine ait olmak üzere değişik makamlarda bestelediği yirmi kadar ilâhisi vardır. Onun bestekârlık tarafını gösteren ve son yılların dinî mûsiki repertuvan açısından ayrı bir değer taşıyan bu ilâhiler, vefatından önce yakın arkadaşı neyzen Niyazi Sayın tarafından notaya alınarak tesbit edil­miştir. Ayrıca vaktiyle meşkettiği dinî eserleri son zamanlarında banda okuya­rak tesbit edilmelerini sağlamıştır.

1953’ten 1979a kadar yirmi altı yıl müddetle Aziz Mahmud Hüdâyî Dergâ-hı’nın türbedarlığını yapan Düzgünman. halk ağzıyla koşma tarzında bazı şiirler de yazmıştır. Bunlar arasında, ebrunun tarihçesi, özellikleri ve mahiyetini anla­tan yirmi kıtalık “Ebrûnâme”si en ta­nınmışıdır.

Kıymetli teşbihler, yazı levhaları, ken­di ebruları, şemse tarzında yaptığı ki­tap kabı, kutu ve çerçevelerden oluşan koleksiyonu halen ailesinde bulunmak­tadır. Ayrıca eski tarz körüklü fotoğraf makinasıyla 1000’e yakın hat örneğini emülsiyonlu cama tesbit etmiş, bazıları Kalem Güzeli ve İslâm Mirasında Hat Sanatı adlı eserlerde yer alan bu fotoğraf cam­larının asılları daha sonra kendisi tara­fından Türkpetrol Vakfı’na hediye edil­miştir.

12 Eylül 1990 Çarşamba günü vefat eden Mustafa Düzgünman’ın kabri Karacaahmet Mezarlığfndadır.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler