Edebiyat Sözlüğü

Münazara Nedir -Fars Edebiyatında- Hakkında Bilgi

İran edebiyatın­da çok erken dönemlerde Pehlevî diliyle kaleme alınmış olan bazı dinî konulu me­tinlerde Zerdüştî din adamlarının kendi dinlerinin üstünlüklerini savunmak için başka dinlerin mensuplarıyla yaptıkları münazaralara rastlanmaktadır. Edebiyat ta­rihçileri, ilk münazaraya örnek olarak in­sana faydalan konusunda keçi ile hurma ağacının tartışmasını anlatan, Eşkânî (Part) Pehlevîcesi’yle yazılmış Dnaht-i Asûrîk ad­lı münazarayı gösterirler.

İslâmî dönem İran edebiyatında man­zum ve mensur eserlerde sıkça rastlanan türün manzum ilk örnekleri Esedî-i Tûsi-ye aittir (ö. 465/1073). Onun “zemîn ü âs-mân, şeb ü rûz, mug u müselmân, nîze vü keman, Arab u Acem” münazaraları ya­nında Gerşasbnâme’deki münazaraları da Fars edebiyatında büyük etki yapmış, ondan sonra gelen şairler kendisini taklit ederek münazara kalıbında şiirler yazmış­tır. Ayrı­ca Muizzfnin Tığ u Kalem ve Evhadüddîn-i Enverî’nin Münâzara-i Çınar u KedûMsı kaside türünde yazıl­mış münazaralara örnek gösterilir.

XI. yüzyıldan itibaren münazaralar mes­nevilere girmiş, başta tasavvuf olmak üze­re çeşitli konulan açıklamak için kullanıl­mıştır. Mesnevi şeklinde olanların bir kıs­mı müstakil olarak, önemli bir kısmı da bir eser içinde bir veya birkaç bölüm halin­de yazılmıştır. Mesnevi biçiminde yazıl­mış en eski münazara, Nizâmî-i Gencevî’nin Hüsrev ü Şîrîn’indeki Hüsrev ü Ferhad münazarası ile, İskender-nâme’sinde-ki Çin ve Rum ressamları arasındaki mü­nazaradır. Daha sonra Feridüddin Attâr’ın İlâhînâme’smin ko­nusunu teşkil eden bir padişah ile altı oğ­lu arasındaki münazara, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevisinde Çin ve Rum ressamlarının münazarası ile bir Sünnî ve bir dehrînin münazarası gelmektedir. Bir eser içinde bölümler halinde yer alan bu münazaraların yanında Nizârî-i Kuhistâ-ni’nin “Münâzara-i Şeb ü Rûz”u İmâd-i Fakih’in “Rûh ü Beden, Mığnâtîs ü Âhen, Kâh ü Kehribar, Nahl ü Nahl, Şemc u Pervane, Gül ü Bülbül, Zerre vü Hurşîd, Peşe vü PÎI” münazaralarını ihtiva eden Mahabbetnâme-i Şâhibdilân Ebû İshak Hallâc-ı Şîrâzî’nin Münâ­zara-i Efime’si; ÂrifTnin Gûy u Çevgân adlı eserinin giriş kısmında yer alan “Mü­nâzara-i Âsmân u Zemin Mes’ûd-i Kum-mî’nin “Mahzen-i Macnî” adıyla bilinen Münâzara-i Tîğ u Kalem  ve Münâzara-i Şems ü Kamer Fettâhî’nin bir sarhoşla bir esrarke­şin tartışmasını konu alan Esrâri ü Hu-mârî adlı eseri Hayrânî-i Hemedânfnin Münâzara-i Şem u Per-vâne’si, Münâzara-i Murğ u Şubh’u ve Münâzara-i Âsmân u Zemîrii; Tâlib-i Câcermî’nin Münâzara-i Gûy u Çev-gân’v, Hilâlî-i Çagatâyî’nin Şâh u Gedâ adlı mesnevisinin bir bölümünde yer alan ok ile yayın münazarası; Basîrfnin Münâ-zaratü’l-cevâhir li-meserreti’l-havâtıfi Fuzûlî’nin Farsça yazdı­ğı Sâkînâme adlı eserindeki “Münazara bâ Def, Münazara bâ Çeng, Münazara bâ cÛd, Münazara bâ Tanbûr, Münazara bâ Kânun, Münazara bâ Mutrib, Münazara bâ Ney” adındaki yedi münazarası ve yine Farsça yazdı­ğı Beng ü Bade adlı bir münazarası; 980 (1572) yılında inşâ hakkında yazılmış olan Güîşen-i Letafet adlı manzumedeki mü­nazaralar Amîd-i Deylemî-nin Münâzara-i Mey ü Beng’i; Muham­med Taki Sipihr-i Kâşânî’nin Münâzara-i Ebr u Âsmân’ı mesnevi şeklinde kaleme alınmış münazaralardır. Fars edebiyatında ahlâkî ve sosyal konularda kıta şeklinde yazılmış münazaralar da vardır. Bu türün en güzel örneğini İranlı kadın şairlerden Pervîn İ’tisâmî (ö. 1941) vermiştir. Pervîn’in divanında yer alan. sade ve akıcı bir üslûpla yazılmış kıtaların tamamı müna­zara veya soru-cevap şeklindedir.

İran edebiyatında mensur münazarala­rın sayısı manzum olanlardan daha fazla­dır. Bunların bir kısmı risale, bir kısmı ki­tap şeklinde, bir kısmı da bir kitabın için­de bir bölüm halinde olup ortak özellikle­rinden biri sebk-i Irâki denilen sanatlı ne­sirle yazılmış olmasıdır. Mensur münaza­raların elde mevcut ilk örneği Hâce Abdul­lah Herevî’nin (ö. 481/1089) “cAkl u cIşk”, “Şeb u Rûz” ile diğer bazı münazaralarını içeren Kenzü’s-sâlikîn adlı eseridir. Hamîdî Ömer b. Mahmûd el-Belhf nin yirmi üç makâmesinden ikisi biri Sünnî ile mül-hid, diğeri karı-koca arasında olmak üze­re münazara şeklindedir. Ferîdüddin Attâr’ın Tezkiretü’l-evliyâ3 adlı eserinde yer alan (II, 294) bezir yağı ile suyun münazarası; Mev­lânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Fîhi mâ fîh’m-deki bir yüzüğün bir altın yüzükle münazarası; Sa’dî-i ŞîrâzTnin Gülistân’m-daki bazı hikâyeler Ebû Bekir İbnü’z-ZekTnin Ravzatü’l-küttâb adlı eserinde mevcut nefsin ha­kemliğinde kalp ile beynin münazarası Şerefeddin Abdullah’ın Münâzara-i Şemşîr ü Kalem Hâcû-yi Kirmânî’nin Münâzara-i Tîğ u Ka­lem, Münazara-/ Şems ü Sehâb, Münâ­zara-i Şemc ıi Pervane, Münâzarâtü’l-lebed ve’l-bâdiye  Sâinüddin Ali b. Muhammed Turke’nin Münû-zamtü’l-homs’i ve Münâ­zara-i Bezm ü Rezm’i Nizâmeddin Mah-mûd b. Emîr Ahmed’in Dîvûn-ı Eîbise’si Abdurrahman-ı Câmf-nin Münâzara-i AkI bâ c/ş/c’ı İdrîs-i Bitlisî’nin Münâzara-i Minr û Mâh’ı Fuzûli’nin Rind ü Zâhid’i Yâr Ali b. Abdullah Tebrîzî’nin Mübâhaşe-i Bahar bâ Hazân’ı Ebû Ali b. Fethullah el-Medânî-i İsfahânînin Münâzaratü’l-leyl ve’n-nehâfı Münîr-i Lâhûrînin İnşâ-i Mü­nir adlı eserindeki “Münâzara-i Erbaca ‘Anâsır, Münâzara-i Tîğ u Kalemi ve “Mü­nâzara-i Şeb ü Rûz”u, yine Münîr’in 1054 (1644) yılında kaleme aldığı başka bir mec­muadaki “Münâzara-i Baht u cAkl, Münâ­zara-i Şeyö Fîrûz bâ Molla Şeyda, Münâza­ra-i Tâlib-i llm bâ Kebûterbâz”ı Nûreddin Muhamrned Ni’met-han Ali’nin Münâzara-i Atib’i Sâlik mahlaslı bir kişi tarafından XIII. (XIX.) yüzyılda yazılmış olan Münâzara-i Nazm u Nesr’i de men­sur münazaralara örnektir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler