Edebi Şahsiyetler

Muhlis Sabahattin Ezgi Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Muhlis Sabahattin Ezgi (1889-1947) Türk mûsikîsi bestekârı.

Adana’da doğdu. Babası Sultan Abdülaziz’in başmâbeyncisi Hurşit Bey, an­nesi Sînesâf Hanım’dır. Babasının 1897’de Drama’da vefatı üzerine annesi irâde-i seniyye ile Selanik’te ikamete tâbi tutuldu. Muhlis Sabahattin burada Sela­nik Terakki Mektebi’ne devam etti. Da­ha sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a git­ti ve 1904’te Galatasaray Sultânîsi’ne girdi. II. Meşrutiyetin ilânından sonra 1908’de siyasetle uğraşmaya başladı. Osmanlı Demokrat Fırkası Cemiyeti adlı partide ve bu partinin 1910 yılında bir­biri ardınca kapatılan Türkiye, Selâ­met-i Umûmiyye, Hâkimiyyet-i Milliyye, Yeni Ses ve Muahede adlı gaze­telerinde çalıştı. Aynı yılın aralık ayında Bezmi Nusret (Kaygusuz) ve Suphi Nuri (İleri) ile birlikte Genç Türk gazetesini çıkardı. Devrin iktidarına devamlı mu­halefeti sebebiyle İstanbul’dan sürülme­si kararlaştırıldığından Avrupa’ya kaç­mak zorunda kaldı.

I. Dünya Savaşı’nın başlayacağı sıralar­da siyasetle uğraşmamak şartıyla ve özel bir afla İstanbul’a dönmesine izin verildi. Hayatının bundan sonraki yıllarında sa­dece mûsiki ile meşgul oldu ve bu arada birçok talebe yetiştirdi. 1920-1922’de Beşiktaş Çerkez Kız Mektebi’nde mûsiki dersleri verdi. 12 Şubat 1947 tarihinde Heybeliada Sanatoryumumda öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Beste­kâr Neveser Kökdeş’in ağabeyidir.

Son devir musikişinasları arasında önemli bir yeri olan Muhlis Sabahattin asıl şöhretini bestelediği operetlerle yap­mıştır. İlk mûsiki zevkini, aynı zamanda evinde mûsiki toplantıları tertip etmek­le tanınan babasından aldı. Ud. keman, nısfiye ve on iki telli saz gibi aletleri ça­lan babasının ölümünden sonra anne­sinden piyano dersleri almaya başladı. Galatasaray Sultânîsi’ndeki talebeliği es­nasında mektebin mûsiki muallimi olan bir İtalyan hanımdan aldığı piyano ders­leriyle bu çalışmalarını ilerletti. Avrupa dönüşü çalışmalarını sadece mûsiki üze­rinde yoğunlaştırdığı için zamanla bu sahada meşhur oldu. Mûsikiye olan ka­biliyetinin yanında kuvvetli bir hafızaya da sahipti. Bu meziyetlerini azmiyle bir­leştirerek kendisini yetiştirdi. Daha ge­niş bir mûsiki öğrenimi yapabilseydi ulaş­tığı seviyenin çok üzerinde bir bestekâr olacağına muhakkak nazarı ile bakılan Muhlis Sabahattin yirmi beş yıl içerisin­de yirmi yedi adet operet, revü ve or­kestra eseri bestelemiştir. İlk iki sahne eseri olan üç perdelik Çâresâz operetiyle Hilâl-i Ahmer Çiçeği adlı revüsü 1917’de oynanmış ve büyük ilgi görmüştür. Bizzat yönettiği operet toplulukları ku­rarak İstanbul’da ve Anadolu’nun çeşit­li yerlerinde verdiği mûsikili temsiller­le müzikli oyun türünün temsilcisi ol­muştur.

Muhlis Sabahattin Ezgi sahne eserleri­ni 1917-1920, 1921-1935 ve 1936-1942 yılları arasında olmak üzere üç devreye ayırmıştır. Bunlar arasında ilk dönem eserlerinden Çâresâz ile ikinci dönemde bestelediği Gül Fatma ve bilhassa Ayşe operetleri çok tutulmuştur. Güftelerinin birçoğunu kendisinin yazdığı, bir kısmı hayatta iken plağa alınan eserlerinde daha çok Türk mûsikisi makam ve usullerini kullanan Muhlis Sabahattin ayrıca otuz beş civarında şarkı ve bir de marş bestelemiştir. Şarkılarının pek azında görülen bazı prozodi bozuklukları melo­dik yapıdaki ahenkli ses örgüsüyle örtüldüğünden eserin güzelliğine zarar ver­memektedir.

TDV İslam Ansiklopeidi

İlgili Makaleler