Tarihi Eserler

Kubbetüs Sahra (Hz. Ömer Camii) Mimarisi, Hakkında Bilgi

Kudüs haremindeki kutsal kaya üzerinde yer alan, Emevî Halifesi Abdiilmelik b. Mervân’ın yaptırdığı ortası kubbeli sekizgen yapı.

İslâm mimarisinin bilinen İlk kubbeli eserlerindendir ve Kudüs’ün fethinden sonra Hz. Ömer tarafından yaptırılan mescidin yerine inşa edildiği için daha çok Batılılar tarafından- Ömer Camii ola­rak da tanınır. Binanın üzerinde bulundu­ğu kutsal kaya (sahre, hacerü’l-muallak) rivayete göre Hz. Musa’nın kıblesidir ve Resûl-i Ekrem’in kıble değişikliğiyle ilgili âyetler [Bakara 2/ 143-145, 149-150] gelinceye kadar namaz kılarken yöneldiği Kudüsten maksadın da o olduğu söylenir. Kitâb-ı Mukaddeste ve Kur’an’da doğrudan doğruya sahreden söz edilmez; ancak Talmud ve mişnalarda geçen “even şetiyya”nın. bir görüşe göre de Eski Ahid’de geçen “dünyanın temelindeki köşe taşı”nın bu kaya olduğu sanılmak­tadır. Yahudi geleneğin­de sahrenin Süleyman Mâbedi’nin Kud-sü’l-akdes bölümünün temelini teşkil ettiği, dünyanın ortasında bulunduğu, Nuh’un gemisinin tufandan sonra onun üstüne oturduğu ve üzerinde Hz. İbra­him’in kurban kestiği, Hz. Davud’un töv­be ettiği gibi değişik inanışlar vardır. Ki­tâb-ı Mukaddes yorumlarında ise sahre­nin Süleyman Mâbedi’nin tamamının ve­ya yalnız kurban sunulan mezbahının te­melini oluşturduğu kabul edilir. Bu konuda özel bir araştırma yapan Kauf mann’ın diğer bazı bilim adamlarınca da benimsenen teorisine göre ilk mâbed Moriya tepesinin kuzeybatı köşesine doğ­ru inşa edilmişti ve Ruhlar Kubbesi deni­len kubbesinin örttüğü mekân da Kudsü’l-akdes bölümüne rastlıyordu. İbn Asâkir Târîhu Dımaşk’ınöa sahrenin üzerine Hz. Dâvûd’un bir mescid yapmakla emrolunduğunu Hz. Süleyman’ın mabe­di tamamlayınca Allah’a bu kayanın üze­rinde şükrettiğin, Ermiyâ’nın (Yeremya) aynı yerde vahiy al­dığını ve Hz. Yahya dahil birçok peygamberin burada şehid edildiğiniyazar.

Kur’an’m bazı âyetlerinin yorumlarında sahre ile ilişki kurulmuştur. Meselâ îsrâ sûresinin 1. âyetinde geçen el-Mescidü’l-aksâ Beytülmakdis’le, o da sahre ile yo­rumlanır. Bir görüşe göre Hz. Peygamber’e gösterilen alâmetlerden biri de boş­lukta duran sahredir. Allah Teâlâ, Resûl-i Ekrem’e onu göstermiştir ki çıkacağı mi’rac yolculuğunda boşlukta durmaktan korkuya kapılmasın. Yine Kur’an’da, “Ya­kın bir yerden nida edecek münâdîye ku­lak ver” âyetindeki [Kâf 50/41] yakın yer Kudüs sahresidir. İsra­fil, Allah’ın çürüyüp ufalmış kemiklere, dağılmış derilere ve dökülüp parçalanmış saçlara hesap için toplanma emrini sah­renin üzerinden duyuracaktır. Übey b. Kâ’b’ın bir rivayetine göre. “Biz onu -İbrahim’i- ve Lût’u kurta­rıp içinde herkese bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık” âyetinde [Enbiyâ 21/ 71] sözü edilen yer Şam diyarıdır ki orada altından tatlı suların kaynaklandığı Kudüs sahresi bulunmaktadır. Ebû Hüreyre’ye nisbet edilen bir rivayette bütün nehirler, bulut ve rüzgârlar Bey-tülmakdis sahresinin altından çıkmakta­dır. Diğer bir rivayette tatlı sularla birlikte çiçekleri aşı­layan rüzgârlar da onun altından çıkar. Ebû Bekir İbnü’l-Ara-bî. “Gökten ölçüyle yağmur indirip onu yeryüzünde durdurduk” âyetinin [Mü’minûn 23/18] dört yorumundan biri ola­rak arzdaki bütün tatlı suların sahrenin altından kaynaklandığı rivayetinden söz eder; ardından onun Allah’ın yarattığı ga­rip şeylerden olduğunu, muallakta durdu­ğunu, üzerinde Hz. Peygamber’in ayak izinin, Cebrail’in de parmak izinin bulun­duğunu söyler. Onun anlattığına göre ken­disi insanların namaz, itikâf ve dua için girdikleri alttaki hücreye (mağara) günah­ları yüzünden sahrenin üzerine düşebile­ceği korkusuyla inmiş, kenarlarında yü­rümüş ve hiçbir yönden yere bitişik ol­madığını görmüştür. Hadis âlimleri sahre ile ilgili riva­yetlerin çoğunlukla mevzu veya münker olduğunu kabul ederler. Sahrenin Allah’ın arşının en alt noktasını teşkil ettiği, yere değmeden muallakta durduğu, Hz. Pey­gamber’in mi’rac yolculuğuna sahreden yükselerek başladığı, üzerinde onun ayak izinin bulunduğu gibi rivayetler zayıf ve­ya mevzu sayılır. Sahrenin faziletine dair sahih kabul edilen bazı ri­vayetler de vardır. Meselâ bunlardan biri­ne göre o cennettendir. Sahrenin, haremi dahilinde yer aldığı Mescid-i Aksa ziyaret ve ibadet için ken­disine yolculuk yapılan üç mescidden bi­ridir.

İlgili Makaleler