Dünya Edebiyatı

Kitabu’t-Tevhid – İbn Huzeyme Konusu, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Kitâbü’t-Tevhîd. İbn Huzeyme’nin (ö. 311/924) akaide dair eseri.

Kitabın adı, müellifi tarafından mukad­dimede kaydedildiği ve bu kitap­tan nakiller yapan âlimlerin eserlerinde geçtiği üzere Kitâbü’t-Tevhid’dlr. Bununla birlikte herhalde yazma nüsha­larında isimden sonra yer alan tanıtıcı ifa­delerden etkilenerek eserin ismi Kitâbü’t-Tevhîd ve isbâtü’ş-şıfât, Kitâbü’t-Tevhîd ve işbâtü şıdfi’r-rab, şeklinde kaydedildiği gibi matbu nüshalarında dört satıra kadar varan tav­sifi isimler zikredilmiştir. İbn Huzeyme eserinin mukaddimesinde kader, Allah’ın isim ve sıfatları gibi meseleleri tartışma­nın kelâm ilmiyle uğraşanların işi olduğu­nu, başlangıçta fıkıh alanında kitap yaz­maya ilgi duyduğunu, ancak Cehmiyye ve Mu’tezile’ye mensup kişilerin meclisleri­ne katılan öğrencilerin bu dalâlet ehlinin fikirlerine kapılabileceği endişesini duy­duğunu, bu sebeple kader konusunda bir kitap telif ettikten sonra ilâhî sıfatlar ala­nında bu eseri kaleme aldığını belirtmek­tedir (1,9-1 1). Müellifin. Kitâbü’t-Tevhid’in muhtelif sayfalarında çeşitli eser­lerine yaptığı atıflarda “imlâ” tabirini kul­landığına bakılırsa bu kitabın aynı yöntemle meydana geldi­ğini söylemek mümkündür.

Düzenli bir iç sisteme sahip bulunma­yan Kitâbü’t-Tevhîd seksen civarında babdan oluşmaktadır. Müellif kitabına zât-ı ilâhiyyeye nisbet edilen nefis sıfatını âyet ve hadislere dayanarak ispat etmek­le başlamış, ardından herhangi bir ilgi kurmadan ilim sıfatına dair iki âyet zik­retmiştir. Eserin bundan sonraki bablannda vecih, ayn ve sem’ sıfatları hakkın­daki âyetlerle hadis rivayetleri kaydedil­miş, ardından on altı bab halinde yed sı­fatı üzerinde durulmuş (I, 118-202), bazı rivayetlerde yer alan ricl kavramına temas edilmiştir.

Nesne ve olayları idrak edişleri zaman ve mekân kayıtlarıyla sınırlı bulunan in­sanların, bu kayıtlardan münezzeh de ol­sa Allah için de aynı şeyi düşünme alış­kanlığından kurtulamadıkları bilinmekte­dir. İbn Huzeyme de bir anlamda bu alış­kanlıktan kurtulamayarak eserinin 30-34. bablarını istiva, nüzul ve Allah’ın se­mada oluşu konularına ayırmış, ardından kelâm, rü’yetullah meselelerine geçmiş, dıhk(Allah’ın gülmesi) sıfatıyla İlgili riva­yetleri kaydettikten sonra şefaat mevzu­unu ele almıştır. Kitapta, günahkâr ol­makla birlikte kıyamet gününde rahmet-i ilâhiyyeye mazhar olacak bazı kişilerin Al­lah’a yönelik niyaz ve yakarış niteliğinde­ki hitaplarına dair hadis rivayetleri zikre­dildikten sonra va’d ve vaîd konularını il­gilendiren ve Havâric ile Mürcie gibi iki ayrı uçta bulunan fırka mensupları tara­fından yanlış anlaşılan rivayetler sıralan­makta, ardından kozmogoniye dair riva­yet zikredilmekte ve eser önceki bablara ait tamamlayıcı mahiyetteki yirmi yedi rivayetle sona ermektedir.

Çeşitli kütüphanelerde yazma nüsha­ları bulunan Kitâbü’t-Tevhîd, değişik zamanlarda ba­sılmıştır. Eser Muhammed Halîl Herrâs, Muhammed Mustafa el-A’zamî ve Abdülazîz b. İbrahim eş-Şehvân (Riyad 1408/1988) tarafından yayımlanmıştır.

Hadis ve fıkıh âlimi olarak tanınan İbn Huzeyme’nin Kitâbü’t-Tevhîd’i 750’den fazla hadisi içermekte olup Selef âlimle­rinin çoğu bu kitaba itimat etmiş, akîde konusundaki eserlerinde ondan nakiller­de bulunmuştur. Kitâbü’t-Tevhîd, Kü-tüb-i Sitte’de yer alan birçok hadisin farklı senedlerle rivayetine yer vermesi sebebiyle müstahrec türü eserlerden sa­yılmıştır. Müellif eserine, sadece sika ve adi niteliği taşıyan râvilerin muttasıl senedle rivayet ettikleri hadisleri aldığını belirttiği halde (l, 51,137, 399) yapılan in­celeme sonunda râvileri arasında zayıf, meçhul hatta metruk birçok kişinin bu­lunduğu görülmüştür. İbn Huzeyme’nin Kitâbü’t-Tevhîd’de kullandığı bazı hadis­lerin mevzu olduğunu ileri sürenler de vardır. Nitekim İbnü’l-Cevzî ve Zehebî, “Allah’ın kıyamet gününde yetmiş bin perdesinin bulunduğu” şeklindeki hadîsin mevzu olduğunu kaydetmektedir. Ayrıca yerin balık üzerinde yaratıldığını bildiren rivayet merfû hadis olmayıp İbn Abbas’ın sözüdür. Kitâbü’t-Tevhîd, haberi sıfatlarla ilgili rivayetler açısından önemli sayılan ilk kaynaklardan biridir. Ancak konulara klasik kelâm sistematiği içinde yaklaşmadığı gibi böyle bir eğilim göste­renleri de şiddetle eleştirmektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler