Kazakça-Kazak Dili Nedir, Özellikleri, Tarihi, Hakkında Bilgi
Kazakça bir Türk dili olup Kazakistan’da yaklaşık 7 milyon, Çin’de 1 milyon, Moğolistan’da 100.000 ve Afganistan’da 40.000 kadar kişi tarafından konuşulmaktadır. Teşekkül devrinde Orta Asya ve Batı Türk kavimlerinin Türkçe’sinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Kazak halkının konuştuğu bir dil olarak müstakil formunu XV ve XVI. yüzyıllarda kazanmıştır.
Kazakça. Karakalpakça ve Nogayca ile beraber Türk dilleri ailesinin Kıpçak grubunun Kıpçak-Nogay alt grubunu oluşturur. Bu alt grup pek çok ayrı fonetik karaktere sahiptir. Meselâ dokuz ünlü ve yirmi altı ünsüz harfin bulunduğu Kazak-ça’da ana kelimedeki “ç” sesi yerine kullanılmaktadır (aç yerine aş). Orijinal kelimedeki “ş” sesi yerine de “s” ikame edilmektedir (kış yerine kıs gibi). Bu grup içerisinde Kazak lehçesinin en çok dikkati çeken özelliklerinden biri de harfinin gittikçe kullanımdan düşerek yerine veya Tnin geçmesidir (atlar yerine attar gibi]. Aynı şekilde sesi yerine veya kullanılmaktadır (yol yerine jol, yaka yerine cağa). Başka dillerden gelmiş kelimelerdeki sesi olmuştur (fikir yerine pikir). Kazakça’da belirtme durumu -di (dilimizi/tilimizdi) ve yönelme durumu ga, gel, ka, ke (mektebe/mektepke) şeklinde kullanılır. Aynı şekilde bulunma, çıkma gibi durumlarda da farklı kullanımlar söz konusudur. Kazak lehçesini Karakalpakve Nogay lehçelerinden ayıran bir başka özellik ise ecek acak eklerinin bulunmayışıdır. Kazakça’da lehçe farkının pek önemli olmadığı kabul edilmekle birlikte dil bilimciler belli başlı üç lehçenin varlığını öne sürerler. Kuzey lehçesi bunlar arasında en çok dikkati çekenidir. Zira modern Kazak edebiyatı genel olarak bu lehçe etrafında gelişmiştir. Güney lehçesi küçükfonetik ve gramer farklılıkları ihtiva eder. Batı lehçesi ise esas itibariyle Güney lehçesine yakındır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan Kazak edebî dili, öncelikle Abay İbrahim Kunanbay ve Ibiray Altınsarin gibi yetenekli yazarların gayretleriyle gelişmiştir. Böylece XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren edebiyat alanında Çağatay Türk-çesi’nin yerini Kazak Türkçesi almıştır. Bu dönemde yayımlanan Dala Valayati (1888-1902) ve Kazak (191 3-1918) gibi periyodikler de Kazak Türkçesi’nin yaygınlaşmasında önemli rol oynamışlardır. Kazak Türkçesi ilk olarak Arap alfabesiyle yazılmış, 1929-1940 arasında Latin alfabesi kullanılmıştır. Daha sonra Kiril alfabesine geçilmiştir.