Kahramanmaraş Camileri, Mescidleri, Hakkında Bilgi
Kahramanmaraş Mimari. Arkeolojik verilerle kısmen aydınlatılmaya çalışılan şehrin ilk dönemleri hakkında fazla bilgi yoktur. Hareketli geçen tarihî seyir içerisinde VII. yüzyıldan XIV. yüzyıla kadar bu çevrede kuvvetli bir mimari geleneğin kurulamadığı, mevcutların da sık sık el değiştirme, istilâ, talan ve yakıp yıkmalarla yok olduğu anlaşılmaktadır. Daha çok Dulkadırlı Beyliği ile Osmanlı döneminde yaptırıldığı bilinen eserlerin de çeşitli tarihlerde vuku bulan depremlerde yıkıldığı ve özelliklerini yitirdiği görülmektedir.
Cami ve Mescidler. Kahramanmaraş’ta değişik plan tiplerine sahip birçok cami ve mescid orijinal özelliklerini yitirerek fakat minareleri sağlam şekilde günümüze ulaşmıştır. Yakılan, yıkılan, tahrip edilen cami ve mescidlerin yenilenmesi sırasında eskiye ait kitabeleri ya caminin herhangi bir yerine monte edilmiş ya da minare kaidelerine yerleştirilerek koruma altına alınmış, bu ise yapıların geçirdiği safhaları tanıma konusunda faydalı olmuştur. Ulucami. Kahramanmaraş’taki camilerin en eskilerinden biri olup girişinde mukarnas kavsaranın altındaki örgülü nesih kitabeye göre 907’de (1501-1502) Dulkadırlı Süleyman Bey’in oğlu Alâüddevle Bozkurt tarafından yenilenmiştir. İlk yapının ise 846-858 (1442-1454) yılları arasında Dulkadırlı Süleyman Bey tarafından inşa ettirildiği anlaşılmaktadır. Haznedarlı Camii. Şehrin güneydoğusunda Kara Maraş denilen yerde Duraklı mahallesinde Dulkadırlı Alâüddevle’nin hazinedarı tarafından XV. yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır. 1144’te (1732) onarım geçirdiğini gösteren kitabe günümüzde kayıptır. 1971 yılından sonra birkaç metre yükseklikteki duvarları üzerine betonarme olarak yenilenen cami, eski plan özelliğine uygun biçimde, ortada iki payenin taşıdığı düz tavanlı ve önünde camekânla kaplı, üç gözlü son cemaat yeriyle dikkati çeker. Basit, kübik bir kaide ile başlayan orijinal minare, köşeleri pahlı bir pabuçluğa ve silindirik gövdeye sahip olup kısa şerefe altlığından sonra kısa ve ince petek kısmıyla sonuçlanmaktadır. Hatuniye (Şems Hatun) Camii. Önceleri içeride bulunan kitabesi daha sonra dışarıya çıkarılarak avlu duvarına monte edilmiş olduğundan bugün tamamıyla okunamaz durumdadır. Ârifî Paşa’ya göre 915 (1509) yılında Şehid Rüstem Bey’in kızı Şems Hatun tarafından inşa ettirilen caminin altında Şems Hatun’a ait bir de türbe bulunmaktadır. Enine dikdörtgen planlı yapı sonradan yenilendiğinden içeride orijinal özellikleri pek kalmamıştır. Ulucami-de olduğu gibi sağ ön kısımda yapıdan bağımsız olarak yükselen minare Maraş’taki bazı minarelerle ortak özellikler gösterir. Taşmedrese Mescidi. Medrese, mescid, türbeden ibaret bu küçük külliyeyi Alâüddevle Bey yaptırmış olup mescidin pencere çerçeveler indeki bazı geometrik geçmeler güneyli özellikler olarak dikkati çeker. Mescidin ortası onikigen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. İklime Hatun (Üdür-gücü) Mescidi. Türbe- mescid kompleksinden oluşan yapı, günümüzde tamamen silinmiş olan kitabesine göre Ârifî Paşa’nın okuyuşu ile Şâhruh Bey’in kızı İklime Hatun tarafından 954 (1547) yılında yaptırılmıştır. Batıya bakan çarpık biçimde, iki gözden ibaret son cemaat yeriyle güneydoğudaki serbest düzenlemeli cami ve mescidlerin son cemaat yerlerini hatırlatan özelliği ve tek kubbeli İç mekân örtüsüyle dikkati çeker. Türbe ile bir kompleks oluşturan yapıda minareye yer verilmemiştir.
Kahramanmaraş’ta Dulkadirlılar’la doğrudan ilgisi olan bu camilerden başka Osmanlı dönemine tarihlenen, ancak orijinal haliyle Dulkadırlılar’la ilgisi bulunabilecek cami ve mescidler de vardır. Osmanlı dönemine ait bazı örnekler ise şöylece sıralanabilir: İsa Dİvanh Camii. Şehrin do-ğusunda îsâ Divanlı mahallesinde II. Selim tarafından 978 (1570) yılında Hacı Osman adlı bir duvarcı ustasına yaptırılmış olup Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Ese Divane Camii olarak geçer. Cami, 1135 (1723) ve 1238 (1823) yıllarına ait ve kitabelerle belgelenen tamirlerden başka 1961 “de son defa onarılmıştır. Eski yapıdan sadece minarenin ayakta kaldığı îsâ Divanlı Camii taş duvarlar üzerine düz damlı iken günümüzde, enine dikdörtgen mekânın içinde doğu ve batıda birer payeye oturan ortası betonarme kubbe ile örtülü olarak yenilenmiştir. Şekerli Camii. Divanlı mahallesinde XVI. yüzyıl sonlarına ait bir yapıdır, halk arasında Yukarı Oba Camii adıyla tanınır. Son cemaat yerine yerleştirilmiş iki kitabeden biri 600 (1204), diğeri 1107 (1696) tarihlerini taşır ki bunlardan birincisi bir başka yapıya ait olmalıdır. Enine dikdörtgen planlı cami mihrap önü bölümü dışa çıkıntılı olarak inşa edilmiştir. Ortada üç yanda tonoz örtülerle bu caminin plan bakımından en yakın benzeri Manisa’daki Muradiye’dir (993/1585). Caminin planından başka dikkate değer bir yanı da burmali yivlerle süslü bir gövdeye sahip minare-sidir. Şeyh Camii. Şekerli Camii’nin plan özelliklerini büyük ölçüde tekrarlayan yapı XVI. yüzyıl sonuna ait olup minare dışında orijinalitesi bozulmuş, minare kaidesindeki kitabeye göre 1212’de (1797) onarım görmüştür. Kısa, kübik kaide, yuvarlak gövde, fazla yayvan olmayan şerefe altlığı, kısa petek ve küt şekilde sonuçlanan külahı ile bu minarenin en yakın benzeri Haznedarlı Camii minaresidir.