Tarih

II. Ahmed Kimdir, Hayatı, Dönemi, Olayları

II. Ahmed. 21. Osmanlı padişahı, 86. İslam halifesi (İstanbul 25 Şubat 1643-1695).

Babası Sultan İbrahim, annesi Muazzez Sultan’dır. Kardeşi II. Süleyman’ın yerine, 23 Haziran 1691’de kırk dokuz yaşında iken Edirne’de tah­ta çıktı. Bu sırada Osmanlı Avusturya savaşları devam etmekteydi. II. Ahmed cephedeki Sadrazam ve Serdârıekrem Köprülüzâde Fâzıl Mustafa Paşa’yı görevinde bıraktı. Fakat onun Salankamen’de şehid düşmesi ve ordunun dağılması üzerine. Kadı Ali Paşa’yı askerin başına geçmek şartıyla sadrazamlığa getirdi. Ancak yeni sadrazamın sefere çıkma­ması ve mal hırsına kapılması azline se­bep oldu; yerine Merzifoniu Hacı Ali Pa­şa getirildi. Bu sırada Varat Kalesi Avusturyalılar’ın eline geçti.

Hacı Ali Paşa bir süre sonra Belgrad’a doğru yola çıktı; ancak düşma­nın ortalıkta görünmemesi üzerine şeh­rin kalesini tamir ve tahkim ettirip geri döndü. Bu sırada başdefterdar Cânib Ahmed Efendinin haksız yere azledilmesi sadrazamın istifasına sebep ol­du; yerine Bozoklu Mustafa Paşa geti­rildi. Öte yandan bir süredir Trablusşam. Sayda ve Beyrut taraflarında eşkıyalık yapmakta olan Rafızî zümresinden Serhanoğulları ile Dürzî Ma’noğlu’nun ce­zalandırıldığı haberi İstanbul’da sevinç­le karşılandı. Yeni sadrazam serdâr-ı ek-rem olarak Edirne’den Belgrad’a doğru yola çıkarken Orta Macar Kralı Tököly İmre ile Kırım Hanı Selim Giray da or­duya katıldı. Bu sırada, Belgrad Kalesi’ni kuşatmış bulunan Avusturya ordusu ku­mandanı Duc de Croy, Osmanlı ordusu­nun yaklaşması üzerine muhasarayı kal­dırarak geri çekildi. Avusturyalılar’ın peşine asker gönderen serdâr-ı ekrem bu arada Belgrad ve Tımışvar gibi diğer bazı önemli kaleleri de ta­mir ve takviye ettirdi. Aynı günlerde, za­man zaman sınırı geçip etrafa dehşet saçan Barabaş Kazakları ile Lehli soy­guncular da Babadağı seraskeri Musta­fa Paşa tarafından mağlûp edilerek da­ğıtıldı. Fakat sefer dönüşünde Bozoklu Mustafa Paşa, kızlar ağasının tesirinde kalan II. Ahmed tarafından azledilerek yerine Sürmeli Ali Paşa getirildi. Ali Pa­şa Edirne’ye vardığında Avusturya üzerine serdar tayin edildi ve derhal or­duyla yola çıktı. Asker Sava nehrinden Zemun sahrasına geçirilerek Varadin üzerine sevkedildi. 19 Eylül 1694’ten iti­baren Varadin muhasarası başladı ve şehir topa tutuldu; Tuna’daki ince do­nanma da düşman donanmasını kale altına sığınmaya mecbur etti. Ancak ka­lenin takviye alması ve şiddetli yağmur­ların başlaması, askeri ileri harekâttan alıkoydu. Diğer taraftan Avusturya ve Macar kuvvetlerine yeniden yardım gön­derildiği ve Macar beylerinin imparato­run emriyle asker topladıkları haberlerinin gelmesi üzerine ordu, yirmi üç günlük muhasaradan sonra Belgrac’da çekilmek zorunda kaldı. Avusturya se­ferinin bu şekilde sonuçlanmasından bes ay kadar sonra, 1695 ilkbaharın­da önemli bir kuvvetle Lehistan’a giren Şehbaz Giray, Lemberg taraflarına akın­lar düzenleyerek kralın ordusunu mağ­lûp etti; birçok ganimet ve esirle geri döndü.

Ölümü

Bu seferler dolayısıyla askere olan ih­tiyaç çoğaldığından, Girit dışındaki bazı adaların muhafız kuvvetleri azaltılmış, bu arada Sakız’ın korunması da yalnız kalyon leventlerine bırakılmıştı. Bunu fırsat bilen Malta ve papalık gemileri Sakız’a asker çıkararak adayı işgal etti­ler. Bu duruma çok üzü­len II. Ahmed, adanın kurtarılması için derhal hazırlıklara başlanmasını emrettiyse de kısa bir süre sonra, 6 Şubat 1695’te elli iki yaşında iken istiskadan (ödem) Edirne’de vefat etti. Naaşı İstan­bul’a getirilerek Kanunî Süleyman’ın tür­besine defnedildi.

Kişiliği

Hassas ve hiddetli bir mizaca sahip olan II. Ahmed şiir ve mûsikiye meraklı, aynı zamanda hattat bir padişahtı. Çev­resindekilerin telkinlerine çabuk kapılır, ancak devlet işlerinde reayanın hakla­rını daima ön planda tutardı. Saltanatı sırasında birtakım idari düzenlemeler gerçekleştirilmiş, özellikle Dîvân-ı Hümâyun’un işlerinin artması üzerine, es­kiden olduğu gibi divan toplantıları Sul­tan Süleyman kanunnâmesine uygun olarak haftada iki günden dört güne çı­karılmıştır. Kendisi de divan müzake­relerinde bizzat bulunmayı âdet hali­ne getirmiş ve hastalığı sırasında bile bu âdeti terketmemiştir. Saltanatı sırasında reayayı korumak ve hazinenin kayıpla­rını önlemek maksadıyla önce Şam, Ha­lep, Diyarbekir, Mardin, Adana. Malat­ya. Antep ve Tokat’ta başlamak, daha sonra Anadolu ve Rumeli eyaletlerinin tamamını içine almak üzere mîrî mukâtaa’ların iltizamında malikâne usulü ihdas edilmiş, ancak, bu usulle halk sık sık değişen mültezimlerin keyfî davra­nışlarından önceleri korunmuşsa da bu uygulama, daha sonra devletin başına büyük dertler açan âyânlığın ortaya çık­masına zemin hazırlamıştır.

II. Ahmed’in kısa saltanatı zamanına tesadüf eden Cibali, Ayazma Kapısı ve Bedesten yangınları İstanbul’un büyük bir kısmının tamamen yanmasına se­bep olmuştur.

İlgili Makaleler