Edebiyat Sözlüğü

Hüsnü Talil Nedir, Söz Sanatı, Örnekler, Açıklaması, Hakkında Bilgi

Hüsn-i ta’lîl. Bir olay ve olgunun kendisini veya oluş şeklini gerçeğinden farklı sebeplere bağlama amacıyla yapılan edebî sanat.

Sözlükte “güzel sebep gösterme” anla­mına gelen hüsn-i ta’lil. bir edebiyat te­rimi olarak herhangi bir olayı gerçek se­bebinden farklı, fakat daha güzel ve ifa­de edilmek istenen fikre uygun bir sebep­le oluyormuş gibi gösterme sanatıdır. Arap edebiyatında anlamı ve ifadeyi güç­lendiren sanatlardan sayılan hüsn-i ta’lîl, olayların gerçek sebebini görmezlikten gelerek övgü veya yergide bir şeyi oldu­ğundan daha güzel ya da daha kötü gös­terip okuyucuda farklı imajlar uyandırmak amacıyla yapılır. Teftâzânî’ye göre olayın gerçek sebebi ortaya konulacak olursa o zaman sanat adına yapılacak bir şey kal­maz. Bazı belagat âlimleri, olayın sebebinin gerçek veya ha­yalî olmasından ziyade onun açık ve ka­palı olması üzerinde durmuş, sebeple se­bep olanın cümle içindeki konumuna dik­kat çekmişlerdir.

Arap edebiyatında bu sanattan “el-is-tidlâl bi’t-ta’lîl” adıyla ilk bahseden kişi İbn Sinan el-Hafâcî’dir (ö. 466/1073). Hafâcî, bu kavramın tanımını yapmadan ger­çek ve hayalî sebebe dayanan ta’lîle dair örnekler verir. Da­ha sonra Abdülkâhir el-Cürcânî, teşbih sanatının somut ve soyut unsurları münasebetiyle hüsn-i ta’lîle geniş yer ver­miş, onu akla ve hayale dayalı olmak üze­re iki kısma ayırmıştır. Hayal ürünü olan kavramları “et-tahyîl, et-ta’lîl. el-ma’ne’t-tahyîlî, et-ta’lîlü’t-tahytlî, et-tahyîl maa’t-ta’lîl. el-illetü gayrü hakikıyye” terimle­riyle karşılarken hem mutlak ta’lîl hem de hüsn-i talîlle ilgili ayrıntılı açıklamalarda bulun­muştur. Yeni şairlerin (muhdesûn, müteahhirîn) bu edebî sanatı kullanarak çok gü­zel örnekler ortaya koyduklarını söyleyen Cürcânî, bir ta’lîl ve tahyîl çeşidi olarak gördüğü hüsn-i ta’lîli, “şairin bir iş veya oluşun bilinen yaygın sebebini terkederek kendince daha uygun bir sebep bul­ması” şeklinde tarif eder. Olayın sebebi­nin hayalî ve gerçek olmasına, teşbih te­meline dayanıp dayanmamasına göre hüsn-i ta’lîlin ayrıntıları üzerinde durarak örneklerle açıklamalarda bulunur.

Arap edebiyatında hüsn-i ta’lîl tabirini ilk kullanan Fahreddin er-Râzî nazım çeşitlerinden say­dığı hüsn-i ta’lîlin isim ve tanımı ile Zemahşerî’ye nisbet edilen örnek beyti zik­rederken Reşîdüddin Vatvâf in Farsça Hadâ’iku’s-sihr adlı eserinden etkilen­miştir. Buna göre hüsn-i ta’lîl, bir beyitte biri diğerinin sebebi olan iki vasfın birlikte anılmasıdir. Bu ise da­ha çok söz dizimi esas alınarak yapılmış, mutlak ta’lîle daha uygun bir tanım ol­makla birlikte verilen örnek hüsn-i ta’lîl-le ilgilidir. Bu edebî sanatla alâkalı olarak hayalî sebebin ortaya konulmasında ısrar bulunduğu için belagat âlimleri “sanki, gibi” şeklinde zan ve şüphe ifadeleri içe­ren ta’lîl türünü bizzat hüsn-i ta’lîl değil ona bağlı bir alt konu olarak kabul etmiş­lerdir. Kur’an’da hüsn-i ta’lîl örnekleri bulunmamasına karşılık gerçek sebep zikrine dayalı ta’lîller mev­cuttur.

İster nazım ister nesir olsun bir eserde kullanılan edebî sanatların doğrudan ve­ya dolaylı olarak hüsn-i ta’lîlle bir ilişkisi vardır. Bu sebeple edebiyatın baştan sona hüsn-i ta’Iîlden İbaret olduğunu söylemek mümkündür.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Örnek:

İlgili Makaleler