Hüseyin Bey Camii ve Külliyesi -Tekirdağ- Tarihi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Tekirdağ’ın İnecik kasabasında XVI. yüzyıl başlarında yapılmış cami ve türbe.
Tekirdağ-Malkara yolu üzerinde, Tekirdağ’a 21 km. uzaklıktaki İnecik kasabasında bulunan cami ile türbe İstanbul yönünde uzanan yeni yolun tam kenarında bulunmaktadır. Eskiden İne, Eyne, Ayna ve Aynacık olarak da anılan bu yerleşim biriminde XV. yüzyılın sonlarında tabhâneli bir cami, türbe, hamam, kervansaray ve taş köprü yapılmıştır. Ancak cami ile türbe dışındaki bu eserleri aynı hayır sahibinin yaptırdığına dair kesin bilgi yoksa da bu ufak kasabanın erken Türk dönemindeki imarı caminin yapımı ile başladığına göre hepsinin aynı vakıf sahibine ait olduğu düşünülebilir.
Caminin inşa tarihini ve kurucusunu açık surette belirten bir kitabesi yoktur. Cümle kapısı üstünde bulunan boş mermer levhanın yerinde evvelce bir kitabe olduğunu söylemek de mümkün değildir. Bir süre yanındaki türbede durduktan sonra kasabadaki Yenicami’nin minberinin altındaki göze konulan kitabe ise 1970’li yıllarda buradan alınarak önce Tekirdağ Müzesi’ne götürülmüş, daha sonra yeniden İnecik’e getirilmişse de tamir ve ihya sırasında nedense yerine konulmamıştır. 1997 Nisanında hâlâ camideki pencere içinde duran, kırık ve dört parça halinde 0,65 x 0,97 m. ölçülerindeki bu kitabenin iki parçası eksiktir. Üç satır halinde güzel bir hatla yazılmış olan kitabenin aslında türbe kapısı üstünde olduğu, 1940 yılında çekilen ve Aydın Yüksel tarafından yayımlanan fotoğrafta görülmektedir. Ancak resim eksik kısımları belli etmeyecek derecede karanlıktır. Buna rağmen kitabedeki 904 (1498-99) tarihi caminin yapımına esas olarak kabul edilebilir. Belki bu ibadet yeri türbeden birkaç yıl Önce yapılmıştır. Kitabe metninden öğrenildiğine göre burada II. Bayezid döneminde (1481 -1512) Adalia (Antalya) Mirlivası Seyyid Hüseyin yatmaktadır. Türbe kapısındaki tarih de 904’tür. Seyyid Hüseyin hakkında bilgi edinmek mümkün olmamıştır. Mehmed Süreyya Bey, “ümerâ-yı elviyyeden Ohri beyi olan” bir Hüseyin Bey’den bahseder ve onun Mısır savaşlarına (1486-1491) Sultan Bayezid ile katıldığını ve bir süre sonra öldüğünü bildirir. Çeşitli tarihlere ait vakıf kayıtlarında da Gazi Hüseyin Bey’in adı geçer.
Bu durum cami ve külliyenin tarihçesine bir dereceye kadar ışık tutarken XVII. yüzyılda buradan geçen Evliya Çelebi’nin yazdıkları mevcut bilgileri iyice karıştırmaktadır. Ona göre, “İnecik kasabası sâ-hil-i Bahr-i Rûm’da bir mâmur kasaba olup Sultan Bayezid ve Selim vüzerâsın-dan ve ırk-ı tâhir-i Hazret-i Ebû Bekir es-Sıddîk’tan vezir Kara Pîri Paşa’nm binası-dır, hâlâ onun vakfı olup mütevellisi hâ-kim-i örfîdir”. Kasabanın genel görüntüsüne dair açıklamaların arkasından, “Çarşı içinde cemâat-i kesîreye mâlik camii vardır” dedikten sonra buradaki Kara Pîrî Paşa Hanı’nın gayet mâmur olduğunu söyler ve, “Bir imâret-i dârü’z-ziyâfesi var ki o da merhum Kara Pîrî Paşa’nm hayrat ve hasenatıdır” cümlesiyle buradaki vakıfları anlatır. En sonda da İnecik’in küçük hamamından bahseder.
Bu açıklamalarda Seyyid Hüseyin’in adı geçmediği gibi 1518-1523 yılları arasında sadrazamlık yapan Pîrî Paşa’nin Anadolu’nun ve Rumeli’nin çeşitli yerlerinde hayratı ve evkafı olmakla beraber İnecik ile bir ilgisi tesbit edilememiştir. Halbuki Gazi Hüseyin Bey’in İnecik kasabasındaki camisine 1100’de (1688-89) hademe tayin edildiğine dair vakıf kaydı bilinmektedir. Diğer taraftan I. Selim dönemine ait bir tapu defterindeki kayıt, bazı vakıflardan alınan gelirlerin Hüseyin Bey’in Eyne pazarındaki camisine ve imaretine sarfedileceğini bildirir. Burada Pîrî Paşa’nın adı bulunmadığına göre Evliya Çelebi’nin yazdıklarındaki çelişki bir çözüm beklemektedir. Bu tapu kaydında. 894 (1489) yılında Malkara çevresindeki İğdemir ve İbribey köyleri Eyne pazarında Hüseyin Bey’in yaptırdığı cami ile imarete vakfedilmişse de daha o tarihte vakıfnamesinin görülemediği belirtilmiştir. Her iki köy de bugün hâlâ mevcuttur. Bir arşiv belgesinde Safer 1156 (Nisan 1743) tarihli bir kayıtta. Gazi Hüseyin Bey’in Malkara ve İnecik’te bulunan vakfının eski mütevellisi Mustafa Bey’in 1154-11S5 yıllarına ait on dört aylık hesabı yeni mütevelli Mehmed Ali’nin isteği üzerine tesbit edilmektedir. Bütün bu kayıtlar İnecik’teki caminin Hüseyin Bey’in vakfı olduğunu açıkça gösterir.