Edebi Şahsiyetler

Hızır İlyas Efen­di Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Hızır İlyas Efen­di {ö. 1281/1864) Târih-i Enderun adlı eseriyle tanınan Osmanlı tarihçisi ve kadısı.

1812’de Enderun’a girdiği sırada on bir yaşında olduğuna göre 1801 yılında doğ­muş olmalıdır. Hafız İlyas veya Çuhadar İlyas Ağa adlarıyla da bilinir. Ahmed Lut-fî Efendi ise ondan Saraylı İlyas Efendi şeklinde söz eder [Târih, IX, 38). Babası Dîvân-ı Hümâyun kâtiplerinden Mehmed Emin Şükûhî Efendi, kardeşleri meşhur Osmanlı hekimlerinden Behçet Mustafa Efendi ile Abdülhak Molla’dır. Ağabeyi Behçet Efendi vasıtasıyla Enderun’a gi­ren Hızır İlyas on dokuz yıl burada bulun­du, iyi bir eğitim gördü ve çeşitli görevler yaptı. Bu arada sesinin güzel olması sebe­biyle padişahın takdirini kazandı ve Hazi­ne Odası ağaları arasına girdi. 1824te çu­hadar, ardından çakırsalanlık görevlerin­de bulunduktan sonra kardeşlerinin yar­dımıyla çırağ edilerek saraydan ayrıldı (Ramazan 1246 / Şubat 1831). Kendi ifa­desine göre burada bulunduğu süre için­de hiç kimseden kötü söz işitmemiş, an­cak bağlı olduğu efendilerinden de hiçbir yardım görmemiş, çırağ edilmek için sa­bırla beklemiş, nihayet Keklik Mehmed Efendi’den ölümüyle boşalan kâtiplik gö­revine talip olarak saraydan çıkma arzu­su ağabeyleri Behçet Efendi ve Abdülhak Molla vasıtasıyla padişaha iletilince gerek­li izni almıştı (Târih-i Enderun, s. 500-503).

Kâtiplik göreviyle saraydan çıktıktan sonra ilmiye mesleğine giren İlyas Efen­di 1256’da (1840) devriye mevleviyeti. Receb 1261’de (Temmuz 1845) mahreç payelerini aldı ve Sofya kadısı oldu. Daha sonra kendisine Bilâd-i Hamse ve Zilkade 1266’da (Eylül 1850} Mekke kadılığı pa­yeleri verildi. Ertesi yıl teşkil edilen Encü-men-i Dâniş’in aslî üyeliğine seçildi. Re-bîülâhir 1274’te {Aralık 1857) İstanbul ka­dılığı payesini almaya hak kazandı ve Has­sa Ordusu müftüsü oldu. 1S Muharrem 1281’de {20 Haziran 1864} vefat ederek Üsküdar Doğancılar’da Nasûhî Tekkesi hazîresine defnedildi.

İlyas Efendi’nin bilinen tek eseri daha ziyade Târih-i Enderun adıyla tanınır. Eserin önsözünde müellif, II. Mahmud döneminde Enderun’a kabul edildiği ta­rihten itibaren on dokuz yıl boyunca mey­dana gelen olayları, sarayla ilgili tevciha-tı, teşrifatı kronolojik sırayla kaleme al­dığını ve bunda sadece minnet borcunu bir ölçüde ödeme amacının ağır bastığı­nı belirtir. Eserinin ismini Ve^öyi-i Le-tâii-i Enderûniyye şeklinde kaydeden İlyas Efendi, şahidi olduğu olaylara dair tuttuğu notlarını çırağ edilene kadar te­mize çekemediğini, daha sonra Abdül-mecid’in tahta çıkması ile (1839) sağla­nan güvenli ve adaletli ortamdan fayda­lanıp etrafının da teşviki sonucu notları­nı toparladığını ve eserinde sade bir üs­lûp kullandığını yazar. Yer yer hatırat ve vekâyi’nâme hüviyeti taşıyan eserde ilk kaydedilen olay. 1227’de (1812) Derviş İs­mail Efendi ile hanende Arif Efendi’ye musâhiblik unvanı verilmesidir. Daha son­ra Farsça başlıklar altında Enderun için­de cereyan eden olaylara geçilir. Burada özellikle pek bilinmeyen Enderun hayatı, oynanan oyunlar, tertip edilen eğlence­ler, padişahın biniş merasimleri, vefat­lar, şehzade ve hanım sultanların doğu-
mu, ağaların ve saray görevlilerinin bir­biriyle olan münasebetleri, çırağ edilen­ler, tevcihat ve aziller, bayram, ramazan merasim ve eğlenceleri, saz ve söz âlem­leri, yangınlar başlıca konulan oluşturur. Bu arada meydana gelen siyasî olaylara ve İstanbul’daki karışık ortama da yer yer temas edilir. Yeniçeri Ocağı’nın kaldı­rılışı saray çevresinin görüş açısıyla anlatılırsa da Navarİn Vak’ası (1827) ve Mısır meselesi gibi Önemli siyasî olaylar eser­de yer almaz. Müellif, genellikle kendisi­nin şahit olduğu veya bizzat içinde bulun­duğu hadiseleri geniş olarak anlatır. İlyas Efendi ayrıca eserinde kardeşleri hakkın­da da yer yer bilgi verir, onların tayinleri­ne sevinir, azillerine üzülür, düşmanları­nı da ailesinin hasmı olarak nitelendirir. Enderun’un son dönemlerindeki durumu­nu ve içinde yaşayanların iç dünyalarını bir görgü şahidinin İfadesiyle yansıtması açısından önemli bir kaynak özelliği taşı­yan eser yazarının sağlığında 1276 Safe-rinde (Eylül 1859) basılmış, ayrıca bazı at­lamalar, yanlış anlama ve değerlendirme­lerle dolu bir de sadeleştirmesi yapılmış­tır (bk. bibi.).

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler