Tarihi Eserler

Feyzullah Efendi Medresesi Tarihçe, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Feyzullah Efendi Medresesi. İstanbul Fatih’te Feyziye Medresesi adıyla da bilinen yapı.

Kitabe ve vakfiyesine göre 1112 (1700-1701} yılında Şeyhülislâm Seyyid Feyzul­lah Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. XX. yüzyıl başlarına harap bir durumda ulaştığından belediyece yıkılarak yerine park yapılması düşünülmüş, ancak İs­tanbul Muhibleri Cemiyeti’nin teşebbü­sü ve Evkaf Nâzın Şeyhülislâm Musta­fa Hayri Efendi’nin gayretleriyle tamir ettirilerek yok olmaktan kurtarılmıştır (1334/1916). Ardından da kütüphane­sinde bulunan Feyzullah Efendi’nin vak­fı 2189 yazma esere ilâveten Ali Emîrî Efendi’nin bağışladığı 16.000 kitapla Fa­tih Millet Kütüphanesi adı altında genel kitaplık haline getirilmiştir; halen Millet Kütüphanesi adıyla bu hizmeti sürdür­mektedir.

Yapı, kare planlı bir avlunun etrafına sıralanan mescid-dershane, kütüphane ve medrese hücrelerinden oluşur. Cep­he duvarında kesme taş, diğerlerinde bir sıra taş-iki sıra tuğla malzeme kul­lanılmıştır. Onarım sırasında zeminden hayli aşağıda kalan asıl kapı örülmüş ve arkasındaki giriş holü oda olarak değer­lendirilmiştir; yapıya bugün avlunun do­ğusuna açılan eski arka kapıdan giril­mektedir. Feyzullah Efendi sokağına ba­kan asıl kapının kemeri üzerinde sülüs hatla yazılmış dört satırlık bir Arapça ta­rih kitabesi, kapının yanlarında yer alan biri büyük iki mermer çeşmeden bü­yük olanın üzerinde de talik hatla ya­zılmış dört beyitlik ikinci bir tarih kitabesi bulunmaktadır. Bugün çeşmelerin alt kısımları toprak altında kalmış du­rumdadır.

Avlunun kuzeyinde, fevkanî olarak in­şa edilmiş 7,50 x 7,50 m. ölçülerinde kare planlı mescid-dershane ile ona si­metrik bir görünüm arzeden kütüpha­ne yer almaktadır. Üstleri pandantif ge­çişli kubbelerle örtülü olan ve girişleri ortadaki sütunlu ve önü yüksek mermer korkulukiu mabeyne açılan bu ikiliye avludan on bir basamaklı bir taş merdi­venle çıkılmaktadır. Merdivenin başında ve mabeynin Öndeki İki merkezî sütu­nunun arasında yer alan kapı basık ke­merinde göze çarpan rozetleri, ta’lik harflerle yazılmış Türkçe kitabesi, mu-karnas ve palmet dizileriyle süslenmiş üst çerçevesi ve dantel şeklinde işlen­miş bitki motifli tacıyla Osmanlı mer­mer işçiliğinin en gösterişli örneklerin­den birini oluşturmaktadır. Üç pencere ile sokağa bakan mâbeyn, ikisi gömme sekiz sütun ve kemerlerle desteklenmiş dokuz bölümden meydana gelir. Bölüm­lerin üzeri dört kubbe ve üç çapraz, iki aynalı tonozla örtülmüştür; ortadaki kubbe içten mukarnas dolguludur.

Mescid-dershane binası, kıble duva­rındaki mihrap nişi ile diğer duvarlarda yer alan birer dolap nişi ve ikişerden se­kiz pencereyle teşkilatlandırılmıştır-, mih­rap nişinin Önceden çinilerle kaplı oldu­ğu bilinmektedir. Kapı kemerinin dış yü­zünde tarih kitabesi, iç yüzünde altın yaldızla yazılmış hadisler bulunmakta­dır. Kubbe geçişleri madalyon biçimin­de levha yazılar, kubbe ise beyaz bada­na üzerine kalem işi şemse-sa’lbek mo­tifleriyle tezyin edilmiştir. Mescid-ders­hane ile aynı özelliklere sahip bulunan kütüphanede ondan farklı olarak beş pencere yer almakta ve bunlann üçü av­luya, ikisi mabeyne açılmaktadır; soka­ğa bakan arka ve yan duvarlar sağırdır.

Avluyu güney ve batıdan “L” biçimin­de saran on adet medrese hücresi di­ğer yapılardan daha alçak seviyede tutulmuştur. Üstleri kubbeyle örtülü olan 4 x 4 m. ölçülerindeki hücrelerde birer ocakla birer dolap nişi mevcuttur. Oda­ların önünde on sütuna basan kemerle­re oturtulmuş kubbelerle örtülü bir re-vak bulunmakta ve bugün açıklıklarının kemerlerden itibaren camekânla kapa­tılarak okuma salonu haline getirilmiş olduğu görülmektedir. Avlunun ortasın­da altıgen planlı bir şadırvanla bir kuyu yer almaktadır. Altı mermer sütunun taşıdığı piramit biçiminde basık bir kü­lahla örtülü olan şadırvan, her yüzü mer­merle kaplanmış altı kurnası ve ince iş-çilikli demirden havuz şebekesiyle med­resenin âhengine uyum sağlamış du­rumdadır. Yüksek korkulukla çevrilen çıkrıklı kuyu İse iptal edilmiştir. Günü­müzde avlunun büyük bir bölümü çiçek bahçesi halindedir.

Feyzullah Efendi Medresesi, klasik Os­manlı medrese şemasını devam ettiren son örneklerden biridir. Dengeli planı ve mimarisiyle ortaya zarif, aydınlık ve ferah bir mekân olgusu koyar. Ancak gerek cepheyi hareketlendiren çeşme­lerde, gerekse daha geç dönemlerde ye­nilenen içteki kalem işi süslemelerde Ba­tılılaşma döneminin etkileri kendini gös­termektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler