Kimdir

Donato Bramante kimdir

Donato Bramante kimdir? Hayatı ve eserleri: (14441514) İtalyan mimar ve ressam. Görkemli ve anıtsal üslubuyla Yüksek Röne­sans’ı oluşturan en önemli sanatçılar­dan biridir. Kuzey İtalya’da Urbino yakınlarındaki Fermignano’da doğdu. Asıl adı Donato di Pascuccio d’Antonio’dur. Pek çok Rönesans mimarı gibi ilk kez ressam olarak sanat alanına girdi. Piero della Francesca ve Francescodi Giorgio gibi döneminin ünlü sanatçılarıy­la tanışma olanağı elde etti. Perspektifin sorunlarıyla ilgilenmeye de di Giorgio’nun etkisiyle başladığı sanılmaktadır. Ressam olarak adını ilk kez 1477’de Bergamoda’daki Podesta Sarayı’nın önyüzüne yaptığı perspektif dekorasyonla duyurdu. Bundan sonra da yaşamı boyunca perspektifle uğraşmayı sürdürdü. 1497’de Milano’ya geldi, ressam ve mimar olarak Lorrbardia Dükü Ludovico Sforza’nın hizmetine girdi. Burada yirmi yıl kadar kalarak ilk önemli yapılarını gerçekleştirdi. Kendinden sekiz yaş küçük olan Leonardo da Vinci’yle de Milano’da tanıştı ve dostluk kurdu.

1499’da Fransızlar Kuzey İtalya’yı işgal ettiler. Sforza ailesi yenik düştü. Bunun üzerine Leonardo Floransa’ya, Bramante ise zamanın sanat merkezi olan Roma’ya gittiler. Bramante Roma’da da önce ressam olarak çalıştı. 1502’de, daha sonra Yüksek Rönesans’ m ilk önemli yapıtı sayılacak olan Tempietto Tapı­nağı’ nı yaptı. Buradaki başarısı, 1502’de papa seçilen II. Guilio’nun onu başta San Pietro olmak üzere birçok önemli yapının mimarlığına getirmesine yol açtı.

Bramante’nin meslek yaşamının ilk yansını geçirdiği Milano kenti onun gelişimi üstünde iki yönden etkili olmuştur. Roma’ya gidene değin gerçekleştirdi­ği yapılarda Milano yöresinin mimarlık üslubunun izleri görülür. Yine buradayken tanıştığı Leonardo da Vinci’nin de Bramante’nin mesleki alandaki yönlen­mesinde büyük rolü olmuştur. Kendisi uygulamalı olarak mimarlıkla uğraşmamakla birlikte Leonardo, San Pietro özellikle merkezi plan şeması üstünde çok düşünmüş, yapılmış örnekleri incelemiştir. Not defterlerinde pek çok merkezi plan taslağının yer alması rastlantı değildir. Bramante de Leonardo da Vinci’nin bu tür tasarımlarını görmüş, daha sonra Roma’da, özellikle San Pietro’nun yapımında bunlardan yararlanmıştır.

1479’da Milano’da yaptığı Santa Maria presso San Satiro Kilisesi Bramante’nin ilk önemli yapısıdır. Latin haçı planlı kilisenin her iki kolu da beşik tonozla örtülüdür, Kolların kesişme noktasında Panteo’unkini andıran bir kubbe yer almaktadır. Gerek beşik tonoz örtü, gerek nef duvarlarındaki gömme sütunlar (pilastr), gerekse Bramante’nin bitiremeyip yarım bıraktığı ön yüz, Alberti’nin üslubunu yansıtır. Yapının en ilginç yanı apsididir. Bir beşik tonoz gibi görünen apsid, aslında derinliği olmayan, duvar üstüne çizilmiş bir resimdir. Bramante perspektifin olanaklarından yararlanarak burada gerçek olmayan, sadece görüntüsel bir mekân yaratmıştır. Bu apsid, sonraları barok mimarlığın çok severek kullanacağı aldatıcı görüntünün ilk örneklerinden biri sayılır.

Bramante’nin Roma’daki ilk yapıtı, Santa Maria della Pace Kilisesi ‘nin avlusu, bundan önceki yapılarındakinden daha değişik, oldukça sade bir üslubun ilk örneğidir. 1500-1504 arasında yaptığı bu avlu iki katlı dört galeriden oluşmaktadır. Alt katta bulunan ayaklar birbirlerine kemerlerle bağlanmıştır. Üst katta ise değişerek birbirini izleyen sütun ve ayak dizisinin üstünde düz bir arşitrav yer alır. Bu ağırbaşlı, yalın görünümüyle yapı Roma mimarlığından izler taşı­maktadır.

Roma’ya geldikten sonra 1502’de, Aziz Petrus’un çarmıha gerildiği sanılan yerde, San Pietro in Montorio’nun avlusunda yaptığı Tempietto, Bramante’nin hem en özgün yapıtlarından biri, hem de Yüksek Rönesans mimarlığının ilk önemli örneği sayılır. Bramante, Tempietto’da Antik Çağ’ın yuvar­lak tapınak planına bir kubbe ekleyerek tam bir merkezi yapı ortaya koymuştur. Silindir biçimindeki alt bölüm, daire planlı üç basamak üstünde yükselir. Yapı tam yarı yüksekliğine dek ulaşan Tuskan-Dor sütunlu bir galeriyle çevrelenir, bu galeri Antik örneklere göre yapılmış düz ve sade bir saçaklıkla son bulur. Saçaklıktaki sütunların gerisinde, yapının dış duvarı üstünde nişler yer alır. Bu nişlerin tepesindeki süslerle saçaklıktaki metoplar dışında Tempietto ol­dukça valin bir görünümdedir. Bramante’nin en dışta tasarladığı yine daire planlı ve sütunlu avlu gerçekleş­meden kalmıştır. Tapınak küçük boyutlarına karşın mekân içinde adeta bir Yunan tapınağına benzer biçimde, bir heykel gibi algılanır. Bu niteliğiyle de Rönesans’ın Antik Çağ’a yönelme eğiliminin en belirgin biçimde yansıdığı bir yapı örneğidir.

6.yy’ın ilk yarısında, imparator Constantinus döneminde Roma’da Aziz Petrus’un mezarı üzerine yapılmış Eski San Pietro, 16.yy’ın başlarına değin Hıristiyan dünyasının hem boyutları bakımından en büyük, hem de din açısından en kutsal ve önemli kilisesi olagelmişti. Vatikan’ın papaların yeni merkezi durumuna gelmesiyle bu yapıya da bazı ekler yapıl­mıştı. 1503’te papa olan II. Guilio onun yıktırılarak yerine Bramante’nin eliyle yeni bir kilise yapılmasını kararlaştırdı.

Birbirini izleyen yirmi papanın ve on dört mimarın yönetiminde pek çok kez değişikliğe uğraya­rak ancak bir buçuk yüzyılda bitirilebilen San Pietro’ nun günümüzdeki görüntüsü her ne kadar Braman­te’nin uygulamayı düşündüğünden çok farklıysa da, eldeki taslak, çizim, gravür ve yazılı kaynaklardan, onun tasarımı oldukça ayrıntılı biçimde bilinmekte­dir. Bramante’nin planı, kollarının uçları yuvarlatıl­mış bir Yunan haçı idi. Kolların arası yine Yunan haçı planlı dört şapelle dolduruluyor, bunların dış köşesi­ne de sekizgen planlı daha küçük birer mekân gelerek hepsi birden kenarları 140 m uzunluğunda bir kare oluşturuyordu. Haçın kollarının kesişme noktasında çapı 42 m olan yarım küre biçiminde bir kubbe yer alıyordu. Köşe şapellerinin üzerindeki daha küçük kubbeler ve karenin dört köşesinden yükselen kuleler­le, yapının merkezi görüntüsü daha da vurgulanıyor­du. Bu tasarımın Leonardo’nun yaptığı merkezi plan taslaklarıyla benzerliği çok açıktır. Aslında ortaya konan şema, merkezi planın o güne değin gerek uygulanmış, gerekse kuramsal alandaki örneklerinin ustaca bir bireşimidir. Bramante’nin tasarıma kendin­den kattığı, özellikle kubbeyi taşıyan dört ayağın ve duvarların adeta heykel gibi ele alınarak büyük nişlerle oyulması ve görkemli bir plastik etki sağlama­sıdır. Bramante böylece Erken Rönesans’ın insan ölçeğine dayalı yumuşaklığını aşmış, Yüksek Röne­sans’a masif duvarların plastik olanaklarını getir­miştir.

San Pietro’nun yapımı çok büyük harcamalara yol açmıştı. Kiliseye gelir sağlamak amacıyla para karşılığı günah bağışlama usulünün getirilmesi ise, ilerde Martin Luther’in Katolik Kilisesi’ne karşı yönelteceği en büyük suçlamalardan birini oluştura­caktı. Eleştirilerin artmasına yapının en güçlü destek­leyicisi Papa II. Guilio’nun ölümü de eklenince San Pietro’nun yapımı 1513 yılında durmuştur.

Bramante San Pietro’dan başka Vatikan’ın tümü­nü kapsayacak bir düzenleme yapmakla da görevlen­dirilmişti. İlk olarak San Damaso Avlusu’nu oluştura­cak üç katlı arkadların yapımına girişti. Ancak onun Vatikan’da gerçekleştirdiği en önemli düzenleme Bel­vedere Avlusu dur. Burada amaç bir tepe üstündeki küçük Belvedere Köşkü’nü Vatikan Sarayı ile bir bütünlük içinde birleştirmekti. İki yapı arasında kalan aşağı yukarı 300 m boyunda ve 70 m enindeki bahçeyi Bramante tepeye doğru yükselen üç terasa bölmüş, bunları merdivenler ve rampalarla bağlamıştır. Avlu­nun iki yanı arkadlı galerilerle sınırlanıyor, alt düz­lükte bir tiyatro, üst düzlükte de papanın topladığı sanat yapıtlarının konacağı bir müze yapısı yer alıyordu. Yapıma bu müzeden başlandıysa da, Bra­mante’nin tasarımına göre ancak birinci katı bitirile- bilmiştir. 16.yy’ın sonlarında da zamanın papasının iki yandaki arkadların ortasına yaptırttığı kitaplık ile avlunun bütünlüğü bozulmuştur. Bramante’nin bu tasarımından günümüze sadece terasları birleştiren merdivenler kalmıştır.

Bramante’nin Roma’daki başka önemli bir yapısı da 1505-1509 arasında gerçekleştirdiği Santa Maria del Popolo Kilisesi dir. Yapı, küçük boyutlarına karşın çok etkileyici bir görünüme sahiptir. 1514’te yapımı­na başladığı Caprini Sarayı Bramante’nın son yapıtı­dır. Alt katının rüstik duvar örgüsü, üst katında pencere alanlarım birbirinden ayıran çift gömme sütunlarıyla (pilastr) bu sarayın ön yüzü ilerde birçok yapıda örnek alınmıştır. Daha sonra Raffaello’nun satın aldığı Caprini Sarayı zaman içinde çok büyük değişikliklere uğrayarak özgün görünümünü yitir­miştir.

Bramante, Yüksek Rönesans’ın büyük mimarla­rının ilkidir. Meslek yaşamının asıl önemli dönemi 1499-1514 arasında Roma’daki yıllarıdır. Bu dönem­deki çalışmalarına en güçlü desteği Papa II. Guilio’dan bulmuştur. Roma kentinin, zamanın sanat merkezi olmasının getirdiği havanın yanı sıra, Bramante’nin üslubunun gelişmesinde II. Guilio’nun kişiliğinin de çok etkili olduğu bir gerçektir. II. Guilio Vatikan’ı Hıristiyanlık’a yakışacak görkemli bir merkez haline getirme çabası içinde Bramante’yi hep en önemli yapıların gerçekleştirilmesiyle görevlendirmiş, hüma­nizme yönelik kişiliğiyle de onun getirdiği yenilikleri benimsemiştir. Bramante’nin Roma’da geliştirdiği üs­lup, yalın ve görkemli bir anıtsallıkla belirir. Onun bu noktaya ulaşmasında kuşkusuz San Pietro’da uygula­dığı alışılmışın üstündeki ölçüler de büyük rol oyna­mıştır. Duvar yüzeylerini bir heykel gibi oyarak yarattığı plastik etki, Barok mimarlık anlayışının ilk belirtileri olarak alınabilir.

Bramante’nin mimarlığa getirdiği başka bir yeni­lik de açık mekânların düzenlenmesinde merdivenleri kullanmasıdır. Aslında Rönesans, bir iç mekân öğesi olarak merdivene önem vermemiştir. Ama çeşitli kademelerdeki açık mekânları birbiriyle bağlayarak kent bütünü içinde yer verme çabası birçok Rönesans mimarında izlenir. Bramante’nin de Vatikan’daki Belvedere Avlusu nda bir açık mekân oluşturma yolunda yepyeni bir biçimde ve başarıyla kullandığı merdivenler, bu alandaki gelişme çizgisinin başlangıç noktası olmuştur. Bu çizgi 18.yy’da yine Roma’daki ünlü Ispanyol Merdivenleri’yle konunun en ünlü ve görkemli örneğine ulaşmıştır.

Bramante gerek yapıtları, gerek İtalyan mimarlı­ğının kendinden sonraki gelişmesini etkileyen üslu­buyla Rönesans’ın en önemli mimarları arasında sayılır.

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, Anadolu yayıncılık, 1983

İlgili Makaleler