Tarih

Deli Halit Paşa Olayı Nedir, Tarihi, Tartışmaları

Cumhuriyet’in ilânından sonra, devrimlere tepki olarak başlayan hareketler, sert eleştiriler sürerken Deli Halit Paşa Olayı ortaya çıktı. Harbiye’yi bitirdikten sonra, hayatı savaşlarda geçen ve gösterdiği yararlıklar nedeniyle Deli Halit Paşa diye anılan Halit Bey, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Ardahan milletvekili olarak girmişti. Meclis’te illerden seçilen sivil milletvekillerinin yanı sıra, aynı şekilde seçilerek gelmiş komutanlar da vardı ve Deli Halit Paşa da bunlardan biriydi. Halit Paşa sert muhalefetiyle dikkati çekiyordu. Bundan başka Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na duyduğu yakınlık da göze batıyordu.

Polis veya savcılığın üç gün (diğer iddiaya göre dört gün) yaralı yatan Halit Paşa’nın isteğine rağmen ifade almadığı olayın bir kaç senaryosu vardır.

Halit Paşa o günlerde malûl gaziler hakkında bir kanun teklifi hazırlamış, bu konuda Mustafa Kemal’in de onayını almıştı 9 Şubat 1925 günü Meclis’te gündemin normal görüşmeleri yapılırken, Halit Paşa da önerisine imza toplamağa çalışıyordu. Son günlerdeki sinirli havasını sezen mebuslar, sürtüşmeye yol açmamak için öneriyi okumadan imzalamışlar. yalnız içlerinden Elazığ milletvekili Hüseyin Bey okumağa yeltenmişti. Buna çok sinirlenen Halit Paşa’yla Hüseyin Bey arasında tartışma çıktı. Kılıç Ali, Ali Çetinkaya, Salih Bozok beylerin araya girmesiyle bir süre önlenen, fakat daha sonra yeniden alevlenen tartışma sırasında korkuya kapılarak kaçmak zorunda kalan Ali Çetinkaya’nın düşmesi üzerine Halit Paşa üzerine çullandı ve aynı anda üç-dört el silâh sesi işitildi.

Olay sonucu, Halit Paşa ağır, Ali Bey de hafif surette yaralandılar. Hastahaneye kaldırılmadan Meclis binasında tedavi altına alınan Halit Paşa, altında Dr. Reşit Galip’in imzası olan rapora göre, üç gün sonra zatürreden öldü. Kurşun yarası iyileşmişken zatürreden ölmesi, isteğine rağmen polis veya savcılıkça ifadesinin alınmaması, basında ve halk arasında iktidarı suçlayıcı söylentilere yol açtıysa da olayın ayrıntıları üzerinde kesin bir sonuca varılamadı.

Diğer senaryoda tartışma konusu “Meclis’e silahla girilip girilmeyeceği”dir ve bu tartışmanın sonunda zaman silahlı olay yaşanır.

Tartışmanın en hararetli bölümünde Halit, Kel Ali’yi dışarı çağırır. Arkadaşları araya girip “muhtemel bir kavga”yı önlerler. Halit bir ara, Kel Ali (Çetinkaya), Kılıç Ali, Rauf ve Avni Bey’in kafa kafaya vermiş, fısıldaşarak konuştuklarını görür, onlara sert bakmasıyla, birden sustuklarını farkeder. Çılgına dönen Halit birden ayağa fırlayıp bağırıp çağırmaya başlar.

Tartışmaların tarafları hep birlikte dışarı çıkarlar.

Halit önde yürümektedir. Aniden döner, rastgele ateş etmeye başlar. Ali korkar, elindeki çay bardağını fırlatıp kaçmaya çalışırken ayağı merdivene takılır ve Halit Paşa’nın üzerine kapaklanır.

Boğuşma başladıktan sonra Halit tabancasını ateşler, kurşun Ali’nin şakağını sıyırıp geçer. O sırada Avni Bey yetişip Halit’i iter. Fırsattan istifade Ali de tabancasını çekip kurşunları Halit’in karnına boşaltır.

Halit yerde kıvranırken, Rauf ve Kılıç Ali, ellerinde tabanca, “yaralı”nın başında beklemektedirler.

Kılıç Ali, “İstiklal Mahkemeleri Hatıraları” kitabında, Kel Ali’yle Halit boğuşurken, tabancasını çekip sürünerek olay mahalline yaklaştığını yazıyor.

Kel Ali, “Müdafayı nefs zımnında (nefsi müdafa) ben vurdum” diye cinayeti üstlenmiş, (muhtemel suç ortaklarını) Kılıç Ali’yi, hem Rauf’u, hem Cebelibereket mebusu Avni Bey’i, hem de kendisini kurtarmıştır.

Cemal Kutay’a göre, Halit Paşa’yı öldürmek için Ali’ler Meclis’te “dörtlü kumpas” kurmuş, tetiği de Rize mebusu Rauf’a çektirmişlerdir.

Kutay’a göre Kel Ali’nin Mustafa Kemal sevgisi öyle “aşırı” boyutlara varmıştı ki, Kazım Karabekir’i, Refet Bele’yi, Rauf Orbay’ı ve Ali Fuat Cebesoy’u Mustafa Kemal’e karşı hareket başlatmakla suçluyor, bu paşaların kurduğu “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”nı da, “Generaller hükümet kurmak istiyor” diyerek her fırsatta aşağılıyordu.

Deli Halit Paşa’nın Kel Ali’nin üzerine yürümesine neden, işte bu “Generaller hükümeti” sözüydü.

Halit, “Neden generallere hakaret ediyorsun ulan!” diye bağırınca, Ali şaşırmış, bozulmuş, biraz da korkmuş, “Bunu nasıl yaparım, ben de bir askerim!” diye yalvarmaya başlamış ve sonrasında olay gerçekleşmiştir.

Olayı değerlendirirken, 1925 bütçesi tartışılırken Halit Paşa, Kel Ali’yi Meclis bahçesinde “düello”ya davet etmiş, Salih (Omurtak) Bey zamanında araya girip olayı yatıştırdığınıda kaydetmek gerekir.

Sorular

  • Neden şuurunun açık olduğu ilk dört gün içinde, polis ifadesini almaya yanaşmamıştı?
  • Rauf’un elinde tabanca ne arıyordu?
  • Yatırıldığı masada beş gün boyunca can çekişen Halit Paşa neden hastaneye kaldırılmamıştı?

İlgili Makaleler