Tarih

Damat İbrahim Paşa Kimdir, Hayatı

Damat İbrahim Paşa. Sadrazam ve devlet adamı ( ? —10 Temmuz 1601). Aslen Bosnalıdır.

III. Mehmed döneminde 4 Nisan 1596-27 Ekim 1596, 5 Aralık 1596-3 Kasım 1597 ve 6 Ocak 1599-10 Temmuz 1601 tarihleri arasında toplam üç yıl onbir ay yirmi yedi gün sadrazamlık yapmıştır. III. Murad’ın kızı Ayşe sultan ile evlenmesinden dolayı Damad ve Kanije kalesinin fatihi olmasi itibarı ile de, Kanije fatihi ünvanlarıyla ünlüdür.

İbrahim Paşa, 1531’de devşirilerek Enderunda yetiştirilmiştir. III. Murad’ın cülusu esnasında, rikabdarlığa kadar yükselmişti. Ardından yapılan değişiklikle 1574’de silahdarlığa ve oradan nisan 1580’de, Yeniçeri ağalığına getirildikten sonra Topkapı Sarayı’nda en son görevi imrahorluk olmuştur. Bir süre sonra, 1581’de, Ru­meli beylerbeyiliğine atandı. Aralık 1582’de, III. Murad’in kızı Ayşe Sultan ile nişanlandı ve vezaret rütbesi alarak, kubbe vezirleri arasına girdi. 1583’te Mısır valisi Mürtesi Hasan Paşa’nın Mısır’da meydana getirdiği karışıklıları gidermek ve Mısır varidatını yeniden düzenlemek üzere 1583’de Mısır valiliğine atandı. Birbuçuk yıl sonra da Lübnan’da Dürzî isyanını bastırdı. Bu isyanların bastırılmasından sonra orada elde ettiği servet ve ganimeti İstanbul’a getirerek, orada yaptırdığı bir tahtı padişaha takdim etti. Bu hizmetlerine karşılık padişah, ikinci vezirlik rütbesine yükseltildi.

Bir süre sonra itibarını kaybetti. Onun devlet işlerinde eski nüfuz ve itibarını yeniden kazanması Sultan III.  Mehmed zamanında oldu. Nitekim III. Mehmed’in cülusundan sonra İbrahim Paşa üçüncü vezirlik (vezir-i sâlis) pâyesiyle kubbealtına alındı. 1595’de sadrazam Serdar Ferhat Paşa’nın Eflâk seferine çıkması üzerine Vezir-i sâni (ikinci vezirlik) pâyesiyle Sadaret kaymakamlığına getirildi. Nihayet Sinan Paşa’nın vefati ile 5 Nisan 1596’da sadaret (veziri azamlık) makamı verildi.

Sinan Paşa’nın hazırlamakta olduğu Avusturya seferi işlerini ele alan İbrahim Paşa, padişahın da katılacağı sefere göre Osmanlı ordusunu düzenlerken diğer taraftan da İstanbul’da emniyet tedbirleri aldırdı. Ayrıca devletin bütün gelir kaynaklarını, evkaf ve emânatleri vezirlere teftiş ettirerek kanun ve nizam dışı hareket edenler şiddetle cezalandırıldı. Bu tedbirlerin yeterli olmadığına kani olan İbrahim Paşa, Belgrad’a giderek serhad kuvvetlerini de tanzime çalıştı. Sefer öncesi yapılan toplantıda onun teklifi üzerine III. Mehmed’e “Egri Fâtihi” unvanını kazandıracak sefer, Egri kalesi üzerine yapıldı ve kale fethedildi. Fetihden sonra kalenin tamir ve mülkî teşkilâtinin yapılmasında İbrahim Paşa çok gayret sarfetti.

İbrahim Paşa’nın sadrazamlığı zamanındaki en mühim hadiselerden biriside Eğri fethinden sonra Avusturyalılarla 1596’da yapılan Haçova Meydan Muharebesidir. Osmanlıların zaferi ile sona eren bu muharebede İbrahim Paşa orduyu başarıyla yönetti. Ancak Cagalazade Sinan Paşa‘nın zaferin galibi iddiasiyla padişahtan sadareti istemesi üzerine İbrahim Paşa azledilerek, Sinan Paşa Veziri azamlığa getirildi. Ancak 45 gün süren azledilmişlikten sonra İbrahim Paşa yeniden sadrazam oldu. Bir süre sonra yine azledilen İbrahim Paşa, Avusturya üzerine sefere çıkması şartı ile üçüncü kez sadarete getirildi. Üçüncü sadaretinde Mürtesi Hasan Paşa’nın kötü idaresi ile bozulan devlet dairelerini tanzime, seferden kaçan dirlik ve zeamet sahiplerini cezalandırmaya, ordunun ihtiyaçlarını gidermeye ve vilâyet işlerini düzeltmeye başlayan İbrahim Paşa, sefer hazırlıklarını tamamladıktan sonra 1599’da İstanbul’dan Belgrad’a doğru harekete geçti. Edirne’ye geldiğinde Avusturya seraskeri olan Satırcı Mehmed Paşa’yı başarısızlığı sebebiyle katlettirdi. Daha sonra Belgrad’a, oradan Macaristan’a giren İbrahim Paşa, Estergon üzerine yürüdü. Ancak bu hareketi, muharebe yapmak veya kale fethetmek gayesinden ziyâde kalelerin tamiri ve uzun süren muharebeler neticesinde dağılan veya Osmanlılar aleyhine cephe alan yerli halkın yeniden kazanılması gayesine matuf idi. Bu yürüyüş esnasında bazı müsademelerde olmuş ve akıncılar Visgrad civarinda Veregel palankasını ele geçirmişlerdi. Yine bu yürüyüş esnasında Avusturyalılarla bir sulh teşebbüsünde bulunulmuş, ancak müsbet bir netice elde edilememişti.

Kanije

Veziriazam İbrahim Paşa, 1600 baharında Belgrad’dan çıkarak, Estergon Kalesi üzerine yürüyüşe geçti. Tiryaki Hasan Paşa’nında bulunduğu toplantıda, her zaman için tehlike teşkil eden Kanije’nin fethi kararlaştırıldı. Kırk günden fazla muhasara edilen kale, bir taraftan gelecek yardımdan ümid kesilmesi, diğer taraftan kalenin barut mahzenine ateş düşmesi üzerine İbrahim Paşa’ya teslim edildi. Burası Beylerbeyilikle Tiryaki Hasan Paşa’ya verildi. Avusturyalıların mühim hudut kalelerinden olan Kanije’nin düşmesi, düşmana büyük bir darbe indirdi. Bu başarıdan çok memnun olan padişah, Veziri Azam İbrahim Paşa’ya gönderdiği hattı hümayunda onu tebrik etti ve hayatta olduğu sürece makamında kalacağını vaad etti. Bu fetihle İbrahim Paşa Kanije Fâtihi ünvanını aldı.

Damad İbrahim Paşa, serhadde almış olduğu tedbirler ile askerin, serhad gazilerinin ve yerli halkın derin sevgisini kazanmış, bu mıntıkada Avusturya harplerinin zuhurundan beri devam eden asayişsizliği bertaraf etmişti.

Veziri azam ve Serdari Ekrem İbrahim Paşa Belgrad’da bir taraftan 1601 seferine hazırlanırken, diğer taraftan da kendi Kethüdasi Mehmed Ağa ile Kuyucu Murad Paşa’yı icabinda sulh için görüşmek üzere talimat verip Budin’e gönderdi. Kısa bir süre sonra rahatsızlanan İbrahim Paşa, hayattan ümidini kesince kendisine vekâlet etmek üzere Rumeli Beylerbeyi Lala Mehmed Paşayı vasiyet etti. 10 Temmuz 1601’de vefat etti. Cenaze namazı ordugâhta kılındıktan sonra naaşı Belgrad’a nakledildi ve daha sonra İstanbul’a getirilerek Şehzade Camii’nin caddeye bakan cephesinde inşa ettirdiği türbesine defnedildi.

Osmanlı sadrazamları arasında mühim bir mevki işgal eden İbrahim Paşa’nın âlicenap, cömert ve gayretli bir vezir, muvaffak bir kumandan olduğunda bütün kaynaklar müttefiktirler. Emrine verilen orduları sevk ve idareyi bilmiş ve bilhassa zemin ve zamana göre aldığı siyasi tedbirler ile gerek Lübnan harekâtinda ve gerek Macaristan serhadlerinde Osmanlı nüfuz ve hâkimiyetini süratle tesise muvaffak olmuştur. Gerçekleştirmeye çalıştığı Avusturya sulhu planları ölümü ile yarım kalmış, fakat Macaristan serhadlerinde kendi yolunu takib edecek olan Lala Mehmed Paşa ve Kuyucu Murad Paşa gibi kuvvetli iki devlet adamının yetişmesini temin etmiştir.

İlgili Makaleler