CUMHURİYET
Cumhuriyet büyük
ölçüde belli bir seçim süreci yoluyla halkın temsili ve değişen ölçülerde
liberal demokrasi ilkeleri İle birlikte görülen, tek kişinin elinde olmayan
bir yönetim şeklidir.
Bu terim,
XVII.yüzyıldan önce Avrupa’da yalnızca iyi teşkilâtlanmış bir devlet anlamına
gelmiş, ise de, cumhuriyetin başlıca karşıtı monarşi olmaktadır. Terim, Mac
Iver’in de belirttiği gibi, “Başında monarşik bir önder bulunmayıp,
hangi tür sınırlama ile olursa olsun, siyasî organları için belirli bir seçim
sistemine sahip olan hemen her çeşit devlete oldukça serbest bir şekilde
uygulanmakladır”. Bu durumda, Roma Cumhuriyeti, Güney Amcri-ka’daki
cumhuriyetler, halta Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri, aym başlık allında
toplanabil-mekıcdir. Amerikan devlet adamı Madison’ın düşüncesi, esas olarak
halkın bîr araya geldiği ve doğrudan doğruya yönetimi icra edebildiği bir demokrasi
İle, hükümetin “bütün güçlerini büyük halk kitlesinden aldığı ve sınırlı
bir dönem için iyi davranış veya hoşnutluk gösterdiği sürece makamlarında
kalan kişilerce idare edildiği” bir cumhuriyet arasında bir ayırıma njı
inekti. Fakaı, bir liberal demokrasi ile bir cumhuriyet arasındaki bu ayırımın
XIX.yüzyıl-da kullanılmaz hale geldiği görülecektir. Modern toplumların
hepsinde, hemen hemen hiç
kimse halkın
iradesinin hükümet için bir teorik temel oluşturduğunu inkâr etmemektedir.
Cumhuriyet sık sık
demokrasi İle bir tutulmakla 1 aber şu noktaya dikkat çekilmiştir:
“içindeki biçimlerin açıkça demokrasinin işareti olduğu ve fakat
uygulamaların su götürmez şekilde çok kişiyle değil, bir veya birkaç kişi
tarafından yönetilme olgusunu ortaya çıkardığı cumhuriyetler vardır.” Öte
yandan, gene cumhuriyet, halka dönük yönetimin pek çok tecrübeleriyle
karşılaşabilen demokratik Sezarizm yahut parlamenter monarşi gibi hükümet
şekillerini içine almamaktadır. Daha çağdaş bir teorik çerçevede L.Lipson
cumhuriyetten, “yönetenlerin devleti oluşturduğu ve halkın da onlara ait
tebalar demek olduğu bi-Çİmİnde görülen, otoriter seçkincİ düşüncenin yalın bir
reddi” olarak söz eder. Buradaki eğilim yine, bir cumhuriyetçi hükümet
biçimini liberal demokrasinin ana ilkeleri ile özdelşeltir-mek olmaktadır.
Demokrasi kelimesi
XVII. ve XVIII.yüzyıl-larda, hemen hemen cumhuriyet kelimesi ölçüsünde
korkulan bir şeydi. Cumhuriyet radikal rengini kaybetmiş bulunmakla beraber,
demokrasi -her zaman değilse de çoğu kez muhafazakârlar başta gelmek üzere-
pek çok kimsenin gözünde bu rengi hâlâ korumaktadır. Bu insanlara göre
demokrasi, salt ‘insan kalabalığı’ yönetimini yahut ‘yüzde elli birlik’ yönetimi
ifade ederken cumhuriyet, sınırlanmış hükümet, ‘hukuka dayalı yönetim’ ve
anayasacı-hk anlamına gelmektedir. Böylece, bir uçta Felix Morîey, bir başka
uçta HarryTruman gibi farklı insanlar, ABD’nİn bir cumhuriyet değil, bir
demokrasi olduğu noktasına önemle parmak basmışlardır.
(SBA) Bk.
Cumhuriyetçilik; Demokrasi; Monarşi.