33Sosyoloji Sözlüğü

CEM-FARK

 

CEM-FARK

 

Cem toplamak, dikkat
ve iradeyi bir noktaya teksif etmek, herşeyi Allah’tan bilerek halkı yok,
Halİkİ var görme halidir. Fark ise ayır­mak, kulun düşünce ve arzularının
dağınık bir halde bulunması ya da kulluk sıfatıyla Hakkı ve halkı ayrı ayrı
varlıklar olarak görmektir. Kulun kendi irade ve gayretiyle ilgili olan iba­det
ve çalışma gibi konulan kapsar.

Cem terimi, önceleri
dağınık bir halde bulu­nan ilgi ve dikkati tek noktada toplamak anla­mında
kullanılmış, sonraları vecd içinde Allah ile beraber olmak anlamını
kazanmıştır. Fark ise beşeriyet sıfatı içinde Hakk ile halkı birbi­rinden
ayırmaktır.

Allah’ın yaratıkları
kendi ilim ve iradesinde toplaması cem, onları türlere ayırarak varlık vermesi
farktır. Varoluş sırasında Hakk’ın za­tının varlıklarda zahir olarak vahdette
kesre­tin meydana gelmesi “farktt’l-cem” adını alır. Bu da halk
alemine inen ruhun Hakk’ın zatın­dan uzak düşmesi ve Hakk’ın zatının izzet
per-desiyle perdelenmesi sebebiyle kadim ile hadi­sin ayrı ayrı varlıklar
şeklinde görülmesiyle olur.

Abdullah Ensari Henevi
tasavvufi makam ve halleri tasnif ettiği Menazilu’s-Sairin adlı eserinde cem ‘i
üç mertebede incelemektedir:

1- İlim
ceın’i (cemu’l-İlm): Bütün dikkat ve bilgilerin tek noktada toplanarak ledünni
bil­gi içinde yok olmasıdır. Bu mertebede salik, Hakk’ın varlığına delil
arayamaz hale gelir. Çünkü bütün kaygısını tek’e İndirmiştir. “Kay­gılarını
teke indirenin diğer kaygılarına Allah Teala’nın kefil olduğuna” dair varid
olan ha­dis mutasavvıflara göre buna delildir.

2- Vaıitk
cem’i (cemu’l-vücud): Herhangi bir algı yanılmasına düşmeden, toprak ve sudan
meydana gelen fani varlıktan geçerek Hakk’ın varlığına ermektir.

3-Ayn cem’i
(cem’ut’l-ayn veya aynü’l-cem): Hakk’ın zatında fani olarak iki ayrı varlık
gör-

mekten kurtulmaktır.
Bu anlamıyla cem’ salİ-kin fenasıdır. Çünkü salikin büsbütün varlık kaydından
kurtulması mümkün değildir. Fena yoluyla varlık ortadan kalkmadan vuslat hasıl
olur ve cem gerçekleşir. Sufîlere göre gerçek tevhid budur. Cem’in bu türü, bir
bakıma da­ğa tecelli eden Hakk’ın nurunu görmektir.

Bir başka tanıma göre
cem olağanüstü fiil­ler, fark da olağan fiillerdir. Bu tanıma göre mucize ve
kerametler cem, yaratıkların fiilleri farktır. Cem ile/a/fc, ışık ile
karanlığın birbiri­ni takip etmesi gibi, daima birbirini izler. Cem’i hali
ortaya çıkınca fark kaybolur. Fark ortaya çıkınca da cem kaybolur. Bu iki zıt
kav­ram çiftinden birinin varlığı diğerinin yokluğu­dur. Salik için ikisi de
zaruridir. Çü nküfark ol­mayınca kulluk, cem’bulunmayınca da Hakk’ı tanıma
(marifet) gerçekleşmez. Bu yüzden Fa­tiha süresindeki “Ancak sana kulluk
ederiz” ifadesi fark’a, “ancak senden yardım dileriz” lafzı da
cem ‘e işaret sayılmış fark’ı olmayan cem zındıklık, cem ‘i olmayan fark da
atalet ka­bul edilmiş, cem ve farkın birlikte bulunması hali gerçek tevhid
şeklinde yorumlanmıştır.

İbn Arabi cem, halkı
gömleksizin Hakk’a işa­rettir, demekte ve Ahadiyyet’in cem İle bera­ber
bulunduğunu ifade etmektedir. O’na göre Ahad, cem İle cem de Ahad ile olur.
Nitekim “Nerede bulunursanız Allah sizinle beraber­dir” (Bakara, 115)
ayetindeki beraberlik cem’dir. Alemin varlığına rağmen Hakk ile be­raberlik
dçvam ettiği sürece cenı’indc hükmü devam eder.

Cem’in en yukarı
derecesi Cem’u’I-cem’dir. Bu, bütün varlık ve yaratıkları Hakk’la göre­rek
birinin varlığı diğerine engel olmadan kes­rette (çoklukta) vahdeti (birliği)
vahdette kes­reti müşahede etmektir. Kulun Allah’la baki olması, mahvdan
sonraki sahv, ccm’ûcn sonra-ki/<7/ıfc(farkı sanİ) halidir. Cem’u’l-cem’
halin­den sonraki fark, İkinci fark halidir. Salik cem’ıd-cem halinde herşeyi
hakikati Üzere Hakk İle kaim görerek her hak sahibine hakkı­nı verir. Bu hale
sahip olan kişi, eşyaya cem’ nazarıyla baktığında eşyayı Hakk ile kaim gö­rerek
cem hali yok olmaz. Bu suretle kulluk ile rablık arasındaki farkları görerek
tevhidin

gerçeğine erer.

H.Kamil YILMAZ Bk.
Cezbe.

 

İlgili Makaleler