Nedir ?

Bender Abbas Nerede, Tarihi, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Benderabbas, İran’ın güneyinde bir liman şehri.

Hürmüz Boğazı’nda Basra körfezi İle Umman denizinin birleştiği kesimde, Kişm Larek ve Hürmüz adalarının kar­şısında yer alır. Hürmüzgân vilâyetinin (şehristan) yönetim merkezi olup 1986 sayımına göre nüfusu 201.642’dir.

Çevresindeki arazi kumluk ve verim­sizdir. Sahil şeridinde bahçeler ve çalı­lıklar varsa da içeriye doğru gidildikçe kavurucu sıcağın etkisiyle yeşillik sona erer. Bölgenin en sıcak yeri olan Benderabbas’ta iklim ayrıca nemlidir; yaz ay­larıyla kış ayları arasındaki sıcaklık far­kı 7-8° C ve yıllık ortalama sıcaklık da 25° C civarındadır. Şehirde yaşayanlar yaz aylarında serinlemek amacıyla yüksek yerlere çıkarlar. Nüfusun çoğunluğunu Araplar ve İranlılar meydana getirirse de Hintli ve Pakistanlılara da rastlanır.

İran İslâm Cumhuriyeti’nin dışarıya açı­lan önemli kapılarından biri olan Benderabbas’ın kuzeydeki Kirman, Lâr, Bam ve Saidâbâd’dan gelen ticaret yollarının denize ulaştıkları yerde bulunması, dış ticaret ve ulaşım alanındaki önemini art­tırmaktadır. Şehrin kurulduğu yerde de­nizin sığ ve limanın kifayetsiz oluşu ge­lişmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Son yıllarda büyük bir limanın yapımına başlanmışsa da İran-İrak savaşı sebebiyle bitirilememiştir. Petrol ve tarım ürünle­rinin ihracatında önemli rol oynayan Benderabbas’ta tekstil ve konservecilik ala­nında sanayi tesisleri bulunmaktadır. Ula­şım ve ticarette olduğu gibi balıkçılıkta da önemli bir yere sahiptir. Savaşta stra­tejik değeri iyice artan Hürmüz Boğazı’-na hâkim olması ve Basra körfezine pet­rol tankerlerinin girmelerinin zorluğu dolayısıyla petrol ihracatında ve ithalat alanında Benderabbas’ın ticarî ve stra­tejik önemi artmıştır. İran buraya yer­leştirdiği füzelerle Hürmüz Boğazı’ndaki deniz trafiğine hâkim olmaya çalış­maktadır.

Sah Abbas tarafından Benderabbas kurulmadan önce bölgenin en önemli şehri ve Fars eyaletinin merkezi, deniz­den içeride olan Hürmüz idi. XIV. yüzyıl­da bölgede yaşayanlar, kuzeyden ve do­ğudan gelen Moğol akınları üzerine hü­kümdarları Kutbüddin Tehemten’le bir­likte denizdeki Cerün adasına göç etti­ler ve burada Hürmüz adıyla yeni bir şe­hir kurdular. Kirman, Sîstan ve Hora­san’ın denize açılan kapısı durumunda­ki eski Hürmüz önemini yitirirken Cerûn adasında kurulan yeni Hürmüz hızla ge­lişerek kısa zamanda milletlerarası ti­caret merkezlerinden biri haline geldi. XIV. yüzyılda burayı ziyaret etmiş olan İbn Battüta şeker kamışı ile hurma ağaçlarının bolluğuna, ticaretin gelişmiş ol­duğuna, Hint ve Sind’den gelen tüccar­ların bulunduğuna işaret ederken 1472’de Hürmüz’ü ziyaret eden Rus seyya­hı A. Nikitin de buranın dünyanın çeşitli yerlerinden gelen tüccarların toplandığı bir ticaret merkezi olduğunu belirtir.

Benderabbas’ın nüvesini, Cerûn ada­sındaki yeni Hürmüz’ün karşı kıyısın­da karaya çıkış için kurulan Batılılar’ın Gombroon veya Gamru dedikleri küçük Gamrûn İskelesi teşkil etmiştir. 1514 yılında Albuquerque’in kumandasındaki Portekizliler Hürmüz’ü ve kıyıdaki Gam­rûn İskelesi’ni ele geçirdiler. Bir asır Portekizliler’in elinde kalan ve bu süre için­de milletlerarası ticarette önemli bir ye­re sahip olan Hürmüz ve Gamrûn, Şah I. Abbas zamanında İngiliz-İran ittifakıyla geri alındı (1622). Şiraz Valisi İmam Kulı Han ile İngiliz kaptan BIyth ve Veddell arasında yapılan antlaşmaya göre bura­da yaşayan hıristiyanlar İngiltere’nin hi­mayesinde olacaklar, İngiliz tüccarlar­dan gümrük alınmayacak ve Gamrûn’dan ülkeye giriş yapan mallardan alınan gümrüğün yarısı İngiltere’nin olacaktı. Portekizliler’in devamlı taciz ettikleri ve buna karşılık İngiliz savaş gemilerinin koruduğu Gamrûn’a mallar genellikle Hindistan’dan geliyor ve İran içlerine, Türkiye, Avrupa ve başka yerlere gön­deriliyordu. Burada ithalât ve ihracatla meşgul olanlar daha çok İran’da oturan Ermeni, Hintli ve İranlılar’dı. Türk, Arap, Rus, Polonyalı ve diğer ülkelerden geien pek çok tüccar da buraya uğruyordu.

Şah Abbas İngilizler’in yardımı ile Hür­müz’ü geri alınca burayı tamamen yık­tırdı. Bunun üzerine kıyıdaki Gamrûn, kısa zamanda milletlerarası ticaret ve ulaşım alanında Hürmüz’ün yerini aidi; burada yeni yapılar, gümrük binaları ve depolar inşa edildi.

XVII. yüzyılda sömürgeci milletlerin ça­tışma alanı haline gelen Gamrûn’dan Portekizliler kovulurken çeşitli imtiyaz­lar elde eden İngilizler’in yanı sıra Hol­landalılar ve Fransızlar da buraya yer­leştiler. Özellikle İngilizlerle Hollandalı­lar burada acenteler açtılar ve antrepo­lar kurdular. Şehir bu asırda âdeta bir milletlerarası serbest ticaret bölgesi ha­line geldi. Kısa zamanda büyük bir geliş­me gösteren Gamrûn’a Şah Abbas, Ben­derabbas (Abbas iskelesi) adını verdi ve şehir bundan sonra hep bu yeni adıyla anıldı. Şah Abbas’tan sonra Benderab­bas eski gelişmesini sürdüremedi ve öne­mi azaldı. Bir asır sonra Nâdir Şah’ın kur­duğu Benderbûsfr buraya rakip oldu ve ticaret faaliyetleri bu yeni liman şehri­ne kaydı. 1793’te Benderabbas ve civa­rını Maskat imamı Seyyid Sultan b. Ahmed satın aldı. 1854’te İranlılar’ın şehri işgal etmeleri üzerine 1856’da Mas­kat ve Uman imamı Saîd b. Sultan İle yapılan antlaşmayla buranın idaresi yir­mi yıllık bir süre için yine Maskat ima­mına bırakıldı; ancak imam her yıl belli miktarda vergi, pîşkeş* ve hediye vere­cekti. Antlaşmanın bitiminde şehir İran’ın egemenliğine geçti (1876].

XX. yüzyılın başında sömürgecilik dö­neminden kalan depo yıkıntılarının bu­lunduğu bir kasaba görünümünde olan Benderabbas İran’da petrol üretim ve ihracatının artması ile birlikte giderek önem kazanmaya başladı. Şehri İran içle­rine bağlayacak modern yollar inşa edil­di ve su sıkıntısını gidermek için uzaktan su getirildi. Şehirde modern caddeler in­şa edildi; küçük imalathaneler ve balık­çılık sektörüne yönelik konserve fabri­kaları kuruldu.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler