BAHAİLİK
BAHAİLİK
XIX. yüzyıl
ortalarında İran’da ortaya çıkan ve bağlılarınca yeni bir evrensel din olarak
sunulmak istenen sapık bir İslam Mezhebine verilen ad.
Dinler tarihindeki tüm
dinlerin ortaya birden bire çıkma biçimindeki ortak yanlarına aykırı olarak,
Bahailik, sürmekte olan bir uygulamanın güdümlcnmcsİ yoluyla oluşturulmuş ve
bu süreç boyunca hareketin başlatıcısı olan Babgibi, tamamlayıcısı olan
Bahaullah da gerçekleştirilen gelişmeler uyarınca önce yenileyi-ci, sonra
yönlendirici, ardından mehdi, sonunda da peygamber olduğunu öne sürmüş; bağlılarının
bir bölümü de kendilerini tanrılık katına oturtacak ölçüde ileri gitmişlerdir.
Olay, 826 yılında ölen
Şeyh Ahmcd Ahsaî’-nin kurmuş bulunduğu şeyhilik tarikatı ile başlar. Onİkinci
İmam Mehdi’nin 73 yıllık Gay-bel-i Suğra (Küçük Gizlenme) boyunca bağlı-larıyla
ilişkilerine aracılık eden Dört Sefir’den sonra herhangi bir kimseye görev
vermeyip Gaybet-İ Kübra (Büyük Gizlenme)’ye girmiş olduğu ve bunun da halen
sürmekte bulunduğu yolundaki Şii-İmamİyye inancına rağmen, bu mezhebin
bağlılarından olan Şeyh Ahmcd Ahsaİ, Son imam’ın “Gaybct zamanında benden
yararlanmak, bulut altına girdiği zaman güneşten yararlanmaya benzer”
sözlerini dayanak edinip, imamların manevi nurunu yansıtacak ve onlarla ilişkiye
aracılık edecek bir ka-mil-şii’nin varlığı görüşünü ileri sürerek tarikatını
kurar. Ona göre hakikat-i Muhammedi kendisinden önceki peygamberlerde kısmen
belirmiş bizzat Hz. Muhammed ve on iki imamda apaçık bir tarzda tezahür etmiş,
ancak şimdi bu hakikat bin yıl gizli kaldıktan sonra kendisinde, kendisinden
sonra da müridi Kazım Rcşti’de ortaya çıkmıştır. Kendisi ve kendisinden sonra
da müridi olan Kazım Reş-lî, Allah bilgisine aracılık eden birer kamil-şii
olarak görev yapacaklardır.
Kazım Reştİ’nin
1844’te ölümü üzerine mü-ridlerînden Ati Muhammed, tarikat bağlılarının bir
halef aramalarından yararlanarak ortaya çıkar. Kazını Reştİ’nin Mehdi’nin
gelmek üzere olduğu ve bu yoldaki kapının açılacağı yolundaki görüşlerine
dayanarak da, kendisinin Mchdi’yc açılacak kapı/bab olduğunu Öne sürer. O,
beklenen Mehdi’yc Bab olarak ortaya çıkan Ali Muhammed, çevresinde
hal-kalanmaları başlayıp, kalabalıklar artınca, ilkin Mehdi, sonra da
Peygamber olduğunu ileri sürecek, yazdığı kitaplardan biri olan Be-yan’ın
Kur’an-ı Kerim’den daha üstün olduğunu söylemeye dek gidecektir.
Bab’ın 1850 yılında
kurguna dizilmesinden sonra, müritlerinden Yahya Nuri, “Hazreti Ali’nin
müjdelediği ezel sabahında ışıyan hakikat ışığı benim” iddiasıyla kendine
Subh-ı Ezel adım vererek, Bab’ın vasiyeti doğrultusunda hareketin başına
geçer. 1862’dc Nası-rüddîn Şah’a kar§ı gerçekleştirdikleri suikast üzerine,
ilkin Tahran’da hapsedilir, sonra Bağdat’a sürülürler. Bağdat halkının
yakınmaları üzerine, bu kez, Osmanlı Hükümetince İstanbul’a getirilir, dört ay
sonra da toptan Edirne’ye sürülürler. Buradayken, o güne dek müritlerden biri
olan baba bir kardeşi Hüseyin AIİ, kendisinin Bab tarafından haber verilen
Bahaullah olduğunu öne sürerek Subh-ı Ezel Yahya Nuri’den kopar ve Babî’leri
kendi çevresinde toplanmaya çağırır. Çeşitli yerlere yazdığı mektuplarla
insanları kendine çağırmaya başlar. İki kardeşin bağlıları arasında çıkan
olaylar üzerine, 1868’de Yahya Nuri’ye bağlı Babİ’ler Kıbrıs’a Hüseyin Ali’ye
bağlı Bahai-ler de Akka’ya sürgün edilir.
Bahaullah’ın 1892’de
ölümü üzerine Abdul-bah’a lakabını taşıyan Abbas geçer. Abdulba-ha, 1908’de
Meşrutiyetin ilam üzerine serbest kalınca İnançlarını yaymak üzere Mısır’a,
Amerika’ya ve Avrupa’ya gezilere çıkar, konferanslar verir. Yeni ilişkiler
kurar ve bağlılarının sayısını arttırır, öyle ki, hareket, artık, Bahailik
adıyla tanınmaya başlar.
Abdulbaha’nın 1921
yılında ölümü üzerine yerine geçen büyük torunu Şevki’nİn 1937’de Amerikalı
Routh Maxwell İle evlenmesi üzerine, mezheb daha geniş bir yayılma alam ve
yaygınlaşma imkanı bulur. İlk çıkış döneminde Babilik’in tanınıp yerleşmesinde
büyük payı olan Kurrrctul-ayn, Zerrin Taç gibi lakab-lar taşıyan Fatma adlı
bir kadından sonra, bu kez de Bahailik’in uluslararası alanda atılımlarına
büyük katkının yine bir kadın dolayısıyla gerçekleşmiş olması oldukça
İlginçtir.
1957 yılında Londra’da
ölen Şevki’nin çocuğu bulunmadığından, Bahailer’inyönetimi Evrensel Adalet
Mcclisi’ni oluşturan ve seçimle işbaşına gelen bir kurula kalmıştır.
Bab’ın yazdığı Beyan
ve Bahaullah’ın eseri olan Akdes, İtkan başta olmak üzere kendilerince birçok
kutsal kitaba inanan; Aşkabad, Frankfurt, Sidııey, Panama Wİlimetıe ve Kampala’da
Bahailcrce kutsal sayılan 9 sayısınca kapıya sahip meşriku’l-czkar adlı tapınakları
bulunan; kurdukları hayır kurumları, verdikleri konferanslar, ilişki
kurdukları uluslararası çevreler ve özellikle de Öne sürdükleri sözüm ona
yenilikçi ve çağdaş görüşlerle etkili olmağa çabalayan Bahailik’teki başlıca
inançları şöyle özetleyebiliriz:
Allah, birdir. Bab AIİ
Muhammed ise, Allah’ın cemalini yansıtan aynadır. Allah, Bab’da olduğu gibi
zuhurunu sürdüreceği için, peygamberlikte sonyokturveyenileri gelecektir.
Namaz, bireysel bir duadır. İstek duyulduğunda, günde bir kez büyük namaz, günde
üç kez orta namaz ve öğlenleri Bahaullah’ın dualarını okuyarak günde bir kez
de küçük namaz kılınır. Kıble, Akka’dır. Hac ise Babilik ve Bahailik
büyüklerinin yaşadıkları yerlere yapılır. Zekat bir kez olmak üzere sermaye
üzerinden % 20 olarak Ruhani Mahfillere teslim edilir. Oruç, 19’uncu ayda
tutulur. Süresi bir Bahai ay’ı olarak 19 gündür 19 sayısı kutsal sayıdır. Bu
yüzden Bahai Takvimi, 19 gün çeken 19 aydan oluşur. Toplulukları 19 kişilik bir
kurul eliyle yürütülür. 19 Sayısının önemi büyük sayıldığından 19’a ilişkin pek
çok açıktama ve yorumları vardır.
Müslümanlık ve
Hıristiyanlık başta olmak üzere çeşitli dinlerden alınan unsurlarla bir din
haline getirilmek istenen Bahailik, öle yandan, bütün dinleri birleştirmek,
dünya birliği kurmak, dünya barışını sağlamak, uluslararası tek bir dit
oluşturmak, kadın-erkek eşitliğini sağlamak gibi görüş ve düşüncelere sahip çakmak
yoluyla etkinliğini artırmağa çalışmaktadır.
Bahailik gözden
geçirildiğinde tümüyle tek-lifçi ve yapay bir yapı görüleceği gibi, Kur’an-ı
Kerim’in taklidiyle yazılan Beyan ve Akdcs’in de gerek dil, gerekse içerik
bakımından yetersiz ve tutarsız olduğu uzmanlarca belirtilmektedir. Buna
karşın, 1963 yılında verdikleri sayıya göre 259yörede 25000 Bahai Merkezi kurabilecek
bir yaygınlık göstermişlerdir.
Şu var ki, Babilik’in
ilk çıkıştaki tutunması nasıl ki, yönetimden hoşnutsuz halkın sığınacak bir
yer araması ve böl-parça la-yönet yöntemi kullanan emperyalizmin desteği ile
olmuşsa, bugünkü yaygınlığı da barış arayan dünyaya bu maskeyle çıkmaları ve
yine uluslararası çıkar odaklarının desteğiyle gerçekleşmektedir. Dünyanın
pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de resmi makamlarca ayrı bir din olarak
tanınma teşebbüsleri olmuşsa da, Yargıtayca bu İstek reddolunmuşlur.
Zübcyİr YETİK[1]