Kimdir

Aristophanes (Aristofanes) kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Aristophanes (Aristofanes) kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (İÖ 450 -ykş.380) Eski Yunanlı komedya şairi. “Eski Komedya” ve “Orta Komedya” tür­lerindeki oyunları günümüze kalmış tek Atinalı komedya şairidir. Doğum, ölüm yerleri ve tarihleri kesin olmadığı gibi, yaşamıyla ilgili yazılı kaynaklar da pek azdır. Kimi kaynaklara göre, babası Philippos, kendisi de Atina yurttaşıdır. İlk komedyası (yitik) Daitales’i (Şölenciler) yaklaşık olarak İÖ 427’de yirmi üç yaşında iken yazmış ve yaşamının sonuna değin hemen her yıl bir ya da iki komedya ile yarışmalara katılmıştır. Oyunlarından anlaşıldığına göre Aristophanes, Ati­na’nın siyasal yaşamını çok yakından izlemiş, aralık­larla yirmi yedi yıl süren ve sonunda Atina demokra­sisinin yıkılmasına yol açan Peloponnes Savaşları’na sürekli olarak karşı çıkmış, demokrasi döneminde soylular sınıfının yandaşı olarak, savaşı körükleyen “halkçı” politikacıları yermiştir. İ Ö 426’da Büyük

Dionysia bayramında yarışmaya katılan ve bilinen ikinci oyunu olan (yitik) Babylonioi (“Babilliler”) komedyasında Atina devletini ve yöneticilerini küçük düşürdüğü gerekçesiyle zamanın “demagog”u Kleon tarafından hakkında kovuşturma açılmıştır. Bu yüz­den herhangi bir cezaya çarptırıldığı kesin değildir; ancak bu olaydan sonra, siyasal yergi içeren oyunları­nı, çok sayıda yabancının da izlediği Büyük Dionysia bayramlarından çok, özellikle Atinalı seyircilerin kışın katıldığı Lenaia bayramlarındaki yarışmalar için yazdığı ileri sürülmüştür. Oyunlarından beşinin ken­disi yerine başkaları, son iki yitik oyununun da oğlu Araros tarafından sahneye konulduğu bilinmektedir.

Aristophanes’in yazmış olduğu yaklaşık kırk komedyadan yitirilmemiş olanların sayısı on birdir. Bunlardan dokuzu “Eski”, son ikisi de “Orta Ko­medya” türünden örnekler sayılır. Öbür oyunlarının adlarından ve bunlardan kalan 969 kısa parçadan da anlaşıldığı gibi, şairin oyunları için seçtiği konular büyük bir çeşitlilik gösterir. Ancak Aristophanes, geleneğe uygun olarak konularını “Eski Komedya”nın belli yapısal ve biçimsel özelliklerine göre işlemiştir. Bu ayırıcı özellikler, komedyanın genellik­le ilk yarısında oyun kişilerinin katıldığı ve Koro’nun kızıştırdığı bir “tartışma yarışı” (agon); oyunun ortalarında Koro’nun sahnede yalnız kalıp oyun giysilerini çıkardıktan sonra doğrudan seyircilere seslendiği ve yazarın düşüncelerine, eleştirilerine söz­cülük ettiği bölüm (parabasis) ve oyunun geri kalan bölümünde bir düğün şöleni ya da şenlikle sonuçla­nan “sahneler dizisi” olarak özetlenebilir. Aristopha­nes’in sanatını özgün ve çekici kılan başlıca özellik, yukarıda belirtilen yapı içinde devingen düş gücüyle keskin yergi yeteneğini ve her türlü güldürü yönte­mini özgürce kaynaştırmış olmasıdır.

Ornithes (Kuşlar) ve Eirene (Barış) adlı komed­yalarında düşsellik öğesi ağır basar. Ornithes’te Atina’daki yaşam koşullarından bunalmış olan iki yurttaş kuşların insanları yönetebileceği ve tanrılara boyun eğdirebileceği bir kent kurmayı tasarlarlar. Çeşitli kuşları simgeleyen Koro’nun işbirliği ile tanrılarla yaptıkları pazarlığı kazanırlar, Atina’dan kuşlar ülke­sine göç etmek için sıraya giren rahip, falcı, lirik şair, “muhbir”, gibi sakıncalı buldukları kişileri döverek kovarlar. Eirene’de ise savaşlardan bıkmış olan Attikalı bir çiftçi, besiye çektiği bir pislik böceğine Barış binerek Olympos’a uçar. Amacı baştanrı Zeus tara­fından bir mağaraya kapatılmasına izin verilen “Barış” ı kurtarıp yeryüzüne indirmektir. Bu oyunda özel­likle düşsel bir biçimde işlenen savaş-barış sorunu Aristophanes’in başka oyunlarına da konu olmuştur. Bunlardan Akharnes’te (“Akharnai’lılar”) savaş poli­tikasını körükleyenlere karşı güçlü bir yergi duyuru­lur. Oyunda, sürüp giden Peloponnes Savaşları’ndan bunalan bir çiftçi Atina halk meclisinin beceriksizli­ğinden usanarak kişisel girişimiyle İsparta devletiyle otuz yıllık bir barış antlaşması yapmanın yolunu bulur. Kendisine karşı çıkan savaş yanlılarını yola getirerek özel bir pazar kurar ve barışın sağladığı ekonomik yararları istediği kişilerle paylaşarak mut­luluğunu kutlar. Atinablar’ın yenilgisiyle sonuçlanan Sicilya seferinden az sonra İÖ 411’de oynanan Lysistrate’de (Lysistrata: Kadınların Savaşı) ise barış özlemi, Peloponnes Savaşları’na katılan tüm Yunan kentlerinin kadınları ağzından duyurulur. Savaştan vazgeçene kadar kocalarıyla ilişkide bulunmamak için karar alan kadınların önderi Lysistrate, Atinalı yan­daşlarının işbirliğiyle Akropolis’i ve Atina Hazinesi’ni ele geçirir; erkekler barışı kabul edinceye kadar savaşımını sürdürür. Atina toplumunda yurttaş bile sayılmayan kadınların bu oyunda devlet politikasını değiştirmeye kalkışmaları, Aristophanes’in hem geniş düş gücünü, hem de kahramanlarının ilginç bir özelliği olan kişisel girişim arzusunu göstermesi bakımından önemlidir.

Ornithes (Kuşlar) ve Akharnes’te (“Akharnai’lılar”) demokratik yönetim biçimine yöneltilen eleştiriler, Hippes (“Atlılar”) komedyasında zamanın “demagog”u savaş yanlısı Kleon’u hedef alan güçlü bir taşlamayı da içererek tam bir siyasal yergiye dönüşür. Aristophanes bu oyunda “allegori” yönetimini de kullanarak halkı (Demos) budala ve huysuz bir ihtiyar, ona yaranıp egemen olmak için yalan-düzen yarışına giren iki politikacıyı da küstah ve sahtekâr bir köle ile bir sucukçu olarak kişileştirmiştir. Sphekes (Eşek Arıları: Yargıçlar) komedyasında ise Atina demokrasisinin önemli bir kurumu olan halk mahke­meleri hedef alınmıştır. Oyunda halk mahkemelerindeki görevini sürdürmek için her çareye başvuran aksi ve yaşlı yargıcı bu saplantıdan vazgeçirmek isteyen oğlu, evinde kurduğu bir mahkemede babasının peynir çalmış bir köpeği yargılamasını sağlar. Güncel bir davanın alaylı öykünmesi (parodisi) olan bu sahnede halk mahkemelerinin “demagog” Kleon gibi politikacıların çıkarına nasıl hizmet ettikleri sergi­lenir.

Genel olarak Aristophanes’in yergisi var olan düzenden çok bireylerin ahlak ve davranışına yöne­liktir. Zamanının politikasına olduğu gibi felsefesine de karşı çıkması bakımından tutucu sayılmıştır. Bu özelliği en açık bir biçimde çağdaşı Sokrates’i bir “sofist” olarak alaya alan ve eleştiren Nephelai (Bulutlar) adlı komedyasında belirir. Bu oyunda “düşüncehane” adı verilen okulunu havada asılı bir sepet içinden yöneten Sokrates ve demokratik koşulların teşvik ettiği bir tür bilim-eğitim felsefesinin sözcüleri olan “sofistler”, ahlak yerine kurnazlığı, bilim ve gerçek yerine safsata ve özel çıkarları savunmayı öğretmekle suçlanırlar.

Aristophanes’in sanatında yergi, taşlama, soyta­rılık, açık saçık şakalar ve kaba güldürü gibi birçok öğenin yanı sıra, özellikle tragedyalara yönelik alaylı öykünmeler de önemli bir yer tutar. Bu yöntem tragedya şairi Euripides’in alaya alındığı Thesmophoriasdosai (“Thesmophoria Bayramında Kadınlar”) ve Batrakboi (Kurbağalar) komedyalarında kullanılmış­tır. Çok beğenildiği için iki kez sahneye konulan Batrakhoi’da Euripides’ten başka Aiskhylos’un tra­gedyaları da alaylı bir biçimde taklit edilmiş; bu öykünmeler her iki şairin kendilerine özgü tragedya ve ahlak anlayışlarını açıklayan bir yarışma çerçeve­sinde sunulduğundan, oyun ciddi bir tragedya eleşti­risi özelliğini de kazanmıştır. Bu oyunda ayrıca tragedya şairlerinin toplum içinde öğretici bir işlevi olduğu da önemle vurgulanmıştır. Aristophanes, bir komedya şairi olarak kendisinin de Atina toplumunda aynı işlevi gördüğünü, birçok oyununun parabasis bölümünde seyircilerine duyurmuş, bu düşüncesiyle Avrupa’da daha sonra gelişen komedya anlayışını etkilemiştir.

Aristophanes’in günümüze kalan son iki yapıtı Ekklesiasdosai (“Kadınlar Halk Meclisinde”) ve Plutos’tu (“Servet”) “Eski Komedya” türünün çok önem­li bir bölümü olan parabasise yer verilmemesi, Koro şarkılarının sayıca azalması, kalanların da oyunla ilgisi olmayan şarkılara dönüşmesi, bu oyunların değişme­ye başlayan bir komedya anlayışının ürünleri sayıl­malarına yol açmıştır. Bunlar genellikle “Orta Komed­ya” örnekleri olarak değerlendirilir. Ancak Ekklesi­asdosai konusu bakımından Aristophanes’in daha önceki bazı komedyalarına çok benzer. Bu oyunda kadınlar Atina halk meclisine girip yönetime el koyarlar, ekonomik ve toplumsal yaşamda, cinsel ilişkilerde Platon’un Politeia (Devlet) diyalogunda tartışılana çok benzeyen bir eşitlik ve ortaklık ilkesini uygularlar. Orta Çağ Avrupası’nda en çok okunan oyunlardan biri olan Plutos’ta Aristophanes, sık sık başvurduğu “soyutu kişileştirme” yöntemini uygu­larsa da, bu oyun daha öncekilerden değişik bir “ahlak komedyası” özelliği gösterir, iyilerle kötüler arasında bir ayırım yapmaması için Zeus tarafından kör edilen servet tanrısı Plutos, kendisine yardım eden dürüst kişilerin girişimiyle görme yetisini kaza­nınca iyi ve dürüst olanları zengin ederek ödüllendi­rir. Aristophanes’in “Eski Komedya” türündeki oyunlarında görülen ve demokratik ortamın yarattığı konuşma özgürlüğünden kaynaklanan güçlü siyasal yergi ve kişisel taşlama, demokrasinin çöküşünden sonra yazılan son iki oyununda tümüyle ortadan kalkmamışsa da, daha yumuşak bir toplumsal yergiye dönüşmüştür. Komedyada Koro’nun payının azalma­sına koşut olan bu yumuşama, toplumun değişen beğenisini yansıtmak ve beklentilerini karşılamakla birlikte, “Eski Komedya”nın keskin yergi gücünü bir ölçüde yitirdiğini göstermektedir.

Aristophanes’in oyunlarının genel güldürü anla­yışı, yapı ve biçim açısından Avrupa komedyası üzerinde çok etkili olduğu söylenemez. Ancak bun­lar, başta Latin hiciv şairleri olmak üzere pek çok yazar ve eleştirmen tarafından yergi sanatının kaynağı sayılmıştır.

YAPITLAR:

(Günümüze kalmış olanlar, bilinen ilk oynanış tarihlerine göre):

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 8. cilt, Anadolu yayıncılık, 1983

İlgili Makaleler