Kimdir

Andrea del Sarto kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Andrea del Sarto kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1486-1530) İtalyan ressam. Fra Bartolomeo ile birlikte Floransa Geç Rönesansı’nın en büyük ustalarından ve Toskana Manyerizmi’nin başlatıcılarındandır. Floransa’da doğdu, italyanca’da terzi anlamına gelen “Sarto” soyadı, babası, Angelo di Frances’in mesleğini belirtir. Yedi yaşındayken bir kuyumcunun yanına verildi. Daha sonra, üç yıl bir ressamın yanında çalıştı. Çıraklık dönemini ressam Piero di Cosimo’nun yanında bitirdi.

Vasari, 1508’de Medici e Speziali Loncası’na kaydolan Sarto’nun ressam Franciabigio ile aynı atölyeyi paylaştığını yazar. Bu işbirliğini ilk freskleri belgeler. Kasım 1515’tc heykelci Jacopo Sansovino ile birlikte X. Leo’nun Floransa’ya gelişi için hazırlanan törenin dekorasyonunu yaptı. 1517’de Lucrezia di Bartolomeo del Fede ile evlendi. 1. François’nın davetini kabul ederek 1518 Mayısı’nda Fransa’ya gitti, bir yıl orada kaldı. Fransa’da yaptığı resimlerden sadece 1518 tarihli LaCaritâ (“inayet”) günümüze ulaşmıştır. 1519’da yeniden Floransa’ya döndü ve kendisine San Salvi’deki Ultima Cena (“Son Yemek”) freski sipariş edildi. 1521’de Caiano’daki Medici villalarından birinde halktan toplanan bir vergiyi simgeleyen Ayakbastı Parası adlı freski yapmaya başladı; ama resim X. Leo’nun ölümü nedeniyle yarım kaldı.

Sarto 1523’teki veba salgınından kaçmak için Mugello’ya gitti ve San Pietro in Luce’deki mihrap resmini yaptı. 1525’te Madonna del Sacco’yu (“Sacco Meryemi”) bitirdi. Aynı yıl Floransa’da Palazzo della Signoria için resim siparişleri aldı. 1528’de şimdi Uffizi’de bulunan 1 quattro Santi (“Dört Aziz”) ve Berlin’de bulunan Sacra Conversazione’yi (“Kutsal Konuşma”) yaptı. 1529’da San Sebastiano tarikatına kabul edildi. 29 Eylül 1530’da vebadan öldü, Floran­sa’da gömüldü.

Andrea del Sarto, Rönesans Döncmi’nde Flo-ransa’nın en büyük fresk ressamlarından biriydi. Bütün çağdaşları gibi Leonardo ve Michelangelo’nun çizimlerini inceleyerek işe başlamıştır, ilk çalışmaları Floransa’daki SS. Annunziata Kilisesi avlusunda bu­lunan ve San Fılıppo Benızzı’nın hayatını konu alan fresklerdir. Gençlik döneminin bu çalışmalarında Masaccio ve Ghirlandajo’nun etkileri görülürse de, sanatçının kendi üslubu daha o zaman belirginleşme­ye başlamıştır. Aynı yerde bulunan Baldovinetti ve Cosimo Roselli’nin duvar resimlerinin tam tersine del Sarto’nun resimlerindeki mimari perspektifler adeta duvarı deler gibidir. Dürer’in gravürlerini çağrıştıran ayrıntılar, genellikle Kuzey resminde görülen ağaçlı tepeler ve aynı resim içinde ayrı zamanlarda geçen farklı olayların sahneler halinde resmedilmesi gibi özellikler hâlâ 15. yy (Quattrocento) anlayışına bağlı olduğunu gösterir. Leonardo’nun etkisinin en belir­gin olduğu yapıtı Adorazione dei Maghi’dve. (“Mü­neccimlerin Tapınması”). Sadece resmin sfumatoso (renkten renge ya da açıktan koyuya yumuşak ve buğulu geçiş alanları) değil, kadın tipleri, figürlerin hacimlendirilmesi, sürülen boyanın kalınlığı ve bütün bu özelliklerin birlikte yarattığı duyumsal atmosfer Leonardo’nun izlerini taşır.

Sanatçı, 1512’ye doğru Scalzo Manastırı’nın fresklerini yapmaya başladı. Bu fresk dizisinde, sütun benzeri süslemelerle birbirinden ayrılmış sahnelerde Vaftizci Yahya’nın hayatı konu edilir. Bu freskler grisaille tekniği ile yapılmıştır. Bu teknik, hava ile fazla temas eden alanlarda veya pencereler arasındaki karanlık bölgelerde yararlanılan ve sadece nötr gri tonlarının kullanıldığı bir resim tekniğidir. Önceleri yağlıboya resim tekniğinde taslak yapmak için kulla­nılırken, 16. yy’da kendi başına bir teknik haline gelmiştir. Bütün dekorasyon organik bir bütün etkisi yapar ve her resimdeki ışık tek bir kaynaktan gelir gibi görünür. Sarto’nun sanatsal gelişimi Scalzo’da on beş yıllık bir süreye yayılan çalışmalarında bütünüyle izlenebilir.

1515 yılında yaptığı Ecce Homo (“İşte İnsan”) resminde belli bir anıtsallık arayışı içindedir. Şistine Şapeli’nin bittiği tarihte Roma’ya ikinci kez gittiği sanılmaktadır.

Vaftizci Yahya’nın Vaazı (1515) ve Çoğunluğun Vaftizi (1516-1517) resimlerinde figürler önem bakı­mından manzaranın yerini almıştır.

Vaftizci Yahya’nın Adlandırılması, Zacharias’ın Müjdesi fresklerinde kompozisyonun birliği amaçlan­mıştır. Hareketler daha dinamik, ifadeler daha çarpı­cıdır, ama Sarto yine de gerekli dramatik etkiye ulaşamamıştır. Andrea del Sarto’nun başyapıtı olarak kabul edilen Madonna del Sacco ‘nun (1525) yapıtları arasında özel bir yeri vardır. Tam anlamıyla gelişmiş yumuşak fresk tekniğinin klasik bir örneğidir, özel­likle kumaş kıvrımlarının resimselliği, figürlerin yer-leştirilişlerindeki cesaret dikkat çekicidir. Bakire Mer­yem merkeze değil sağ tarafa oturtulmuştur. Denge ise Vaftizci Yahya’nın mekân içinde Meryem’e göre daha geriye, sola yerleştirilmesiyle sağlanmıştır. O da merkezi eksenden uzaktadır. Figürler son derece sade konturların çevrelediği zengin formları nedeniyle anıtsallık kazanır. Meryem yüksek olmayan bir yere oturtulmuştur ve görkemli bir baş hareketi vardır.

Pano resimleri ise, Sarto’nun bir renk ustası olarak büyük yeteneğini açığa çıkarır. 1517 tarihli Madonna delle Arpie’deki güçlü simetrinin, üç boyut­luluğun ve ifadenin modeli Fra Bartolomeo’nun Salvator Mundi’sidh. Genellikle camsı renk uyumları kullanan Sarto’nun figürleri, bu gölgeli mekân içinde renkli kitleler olarak gözükür. Sarto’nun yaptığı en önemli portre, büyük bir olasılıkla Jacopo Sansovino’ nun portresi olan Scultore’dir (“Heykeltıraş”).

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın ince bir Floransa­lı olan Sarto, Filippino ve Leonardo’nun sanatsal bir devamıdır. Vasari onu cesaretsizlik ve utangaçlıkla suçlar, ama yine de çok yetenekli olduğunu kabul eder. 19.yy sanat tarihçisi Wölfflin ise onun resimleri­nin yüzeysel ve ruhsuz olduğunu, bazılarının insanı ilgisiz bıraktığını, ancak son yıllarında bu durumun değiştiğini belirtir.

Michelangelo hayranlığı ile yetişen Sarto, Floransa’nın en iyi desencisi olarak kabul edilmiştir. Figürleri, edilgen duruşlarıyla bazen taş gibi soğuk­tur. Resimlerinde çoğu kez, insani öğeler önemsizleşir.

Sarto’nun “sanat için sanat” yaptığı söylenebilir. Sistematik bir şekilde ruhsal olanı yok sayarak, nesnelerin sanatsal ve estetik yönlerini gereğinden fazla değerlendirmiştir. Çoğu kez sanat tarihçilerin-ce bir çeşit formalizm (biçimcilik) ile suçlanmıştır. Sanat tarihindeki yeri Rönesans ve Manyerizm ara­sında olan Sarto, biçim sorunlarını adeta sistematik bir şekilde araştırmasıyla akademizme yol açmıştır. Ama naturalizmi ile Manyerizm’in ve Barok’un öncüsüdür. Vasari’ye göre Pontormo ve Rosso, aynı dönemde Sarto’nun atölyesinde çalışmışlardır. Bu da yeni bir üslubun başlatıcısı olarak onun önemini vurgular.

YAPITLAR (başlıca):

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 14. cilt, Anadolu yayıncılık, 1983

İlgili Makaleler