Dünya Edebiyatı

Ahkamul Kuran – Tahavi Tefsiri, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Ahkâmü’l-Kur’ân. Tahâvî’nin (ö. 321/933] ahkâm âyetlerinin tefsirine dair eseri.

Kaynaklarda bahsedildiği halde yaz­maları hakkında bugüne kadar bilgi bu­lunmayan eserin bilinen tek nüshası, Ve­zirköprü’de Fâzıl Ahmed Paşa Kütüp-hanesi’ndedir (nr. 8141. Bu nüsha, mü­ellif nüshası ile mukabele edilen ve 455 (1063) yılında tashih gören sağlam bir nüshadan 757’de (1356) İbnü’l-Guzû-lî diye mâruf Muhammed b. Ahmed ta­rafından istinsah edilmiştir. 35X25 (24X17) cm. ebadında olan eser tam değildir. İki cüz halinde 425 varaktan ibaret olan mevcut kısım, müstensihin ifadesine göre, eserin birinci cildidir ve “Kitâbü’l-mükâtebe” ile son bulur. İkin­ci cilt ise “Kitâbü’l-hudûd” ile başlar.

Tahâvî, ahkâm âyetlerini sûrelerdeki yerlerine göre değil. “Kitâbü’t-tahâre”, “Kitâbü’s-salâf, “Kitâbü’z-zekâf vb. ad­larla fıkıh kitapları sistemine göre sıralamış ve her âyeti, umumiyetle bu “kitab”lann bir babı olarak kabul etmiştir. Eserin baş tarafında. Kur’ân-ı Kerîm’in muhkem ve müteşâbih âyetlerden mey­dana geldiğini, muhkem âyetlerin Kur-an’ın aslını oluşturduğunu, müteşâbih olanların taşıdığı hükümlerin ise yalnız muhkem âyetler vasıtasıyla, bir de Al­lah elçisi Hz. Muhammed’in açıklamala­rı ve hükümleriyle anlaşılabileceğini be­lirtmiş, Hz. Peygamber’İn de “Allah adı­na” emirler verip yasaklar koyduğunu, bazı şeyleri farz, bazılarını haram kıldı­ğını, dolayısıyla âyetin hadisi neshettiği gibi, hadisin de âyeti nesh ve tahsis et­tiğini ifade etmiştir. Âyetleri bâtınî bir anlayışa göre değil, zahirlerine göre tef­sir etmenin bir esas ve zaruret olduğu­nu, umumun hususa (bk. Am, hAs) dai­ma tercih edildiğini göz önünde tuta­rak tahsis* edici başka bir âyet, hadis ve icmâ bulunmadığı sürece âyetleri ke­sinlikle umumu üzere mânalandırmak gerektiğini belirtmiş ve daha sonra (vr. 4b-5a), yapmak İstediği işi bu esaslar dahilinde yapacağını söyleyerek meto­dunu özetlemiştir.

Tefsir kelimesi yerine te’vil kelimesini kullanan müellif, âyetin hükme mesnet teşkil eden kısmını “te’vîlü kavlihî (kav-lillâhi) teâlâ” başlığı altında verdikten sonra, çoğu zaman hükmün mahiyet ve şümulünü ortaya koyacak bir soru so­rar, sonra da âyetin tamamını veya ye­terli kısmını zikreder; ardından da ilgili ahkâm hadislerini ve varsa ilgili diğer âyetleri sıralar. Bazan da diğer âlim­lerin konuyla ilgili görüşlerine ve delil­lerine yer verir; sahabenin görüşlerini ve varsa ittifak veya ihtilâf ettikleri hu­susları anlatır. Bundan sonra kendi gö­rüş ve tercihini belirtir; en sonunda da bu görüş ve tercihini benimseyen mez­hep sahibi imamlarla diğer müctehid ve âlimlerin adlarını sayar. Konusu itiba­riyle daha çok bir fıkıh kitabı görünü­münde olan eserde yer yer orijinal fikir ve açıklamalar bulunduğu gibi, fazlaca tekrarlara ve sayfalarca süren izahlara da rastlamak mümkündür.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler