Tarihi Eserler

Ahi Evran Zaviyesi Tarihçesi, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Ahi Evran Zaviyesi. Kırşehir il merkezinde XIV. yüzyılda kurulmuş bir ahi zaviyesi. İlk inşa tarihi bilinmemekte ve muh­temelen XIV. yüzyılda basit bir zaviye halinde kurulmuş olduğu tahmin edil­mektedir. 1450’de Şeydi Beyoğlu Emîr Hasan Bey türbenin üzerine bir bina yaptırmış, 1481’de Dulkadıroğlu Alâüddevle Bey bu binayı genişletmiş ve 968’de (1560-61) Ahî Evran’ın ahfadından olan bir şeyh de mescidi ilâve etmiştir. Zaviyenin mimari bakımdan geçirdiği safhalar, çevresinde inşa edilen yapılar­la birlikte onun küçük bir manzume ha­lini almasına sebep olmuştur denilebilir.

İl merkezinde kendi adıyla anılan ma­hallede 1972 yılında çevresi belediye ta­rafından istimlâk edilinceye kadar ku­zey, doğu ve güneyden eski evlerin, ba­tıdan ise bir sokağın sınırladığı genişçe bir hazîrenin ortasında yer alan zaviye, Ahî Evran’m türbesi ile bazı anîlerin me­zarlarını da ihtiva eden yedi mekânlı tek bir yapıdan ibarettir. Değişik yerlerinde bulunan kitabelerden ve vakıf kayıtla­rından, en geç XIV. yüzyıldan başlayarak çeşitli devirlerde yapılan tamirat tadilât ve ilâvelerle varlığını koruduğu anlaşı­lan bu yapı, günümüzdeki görünüşünü 1968-1972 yıilannda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği restoras­yon çalışmaları sonunda kazanmıştır. Anadolu’da pek çok örneği görülen zâviyeli veya tabhane’li cami tipinin plan şemasına uygun ve oldukça simetrik bir biçimde, çevredeki antik harabelerin malzemesinden de büyük ölçüde fayda­lanılarak inşa edilmiştir.

İki kısımdan teşekkül eden zaviyenin birinci kısmı, kubbeli bir methal ile iki yanında yer alan mescid ve divanhane­den, ikinci kısmı ise bunlara bitişik ola­rak arkalarında inşa edilmiş bir orta so­fa ile çevresindeki iki hücre ve bir ey­vandan ibaret türbelerden meydana gel­mektedir. Zaviyenin batıya açılan XV-XV1. yüzyılların mimari üslûbuna göre beyaz mermerden işlenmiş cümle kapısı son restorasyon sırasında yapılmış ve üzeri­ne daha önce zaviyenin bahçe kapısın­da bulunan kitabe konulmuştur. Basık bir kemer gibi işlenmiş lento taşı ile kemer alınlığı içine yerleştirilmiş olan bu elips kitabe. Sultan II. Mahmud’un 1235 (1819-20) tarihli tuğrası ile Ahî Evranın adını taşımaktadır. Kapının hemen sol tarafında bulunan minare, binaya XX. yüzyılın başlarında eklenmiş olup resto­rasyon esnasında yeni kapı takımı inşa edilirken zaviyenin cephesinde aynen muhafaza edilmiştir. Minare kaidesinin sol yanındaki yine batı cephesine açılan kemerli bir kapıdan üstü sivri tonoz ör­tülü, müstakil divanhane’ye girilmek­tedir. Alt katı büyük bir pencere ile, ka­gir bir merdivenle çıkılan üst katı ise eyvan biçiminde bir açıklıkla methal bö­lümüne bakan divanhane, kuzey cephe­de yer alan alttaki büyük, üstteki kü­çük iki pencere ile ışıklandırılmıştır.

İlgili Makaleler