Yazı Planı Giriş, Gelişme, Düğüm ve Çözüm Örnekli
İster büyük ister küçük olsun, her yazının plâna bağlı ana bölümleri vardır. Bunlar giriş, gelişme, düğüm ve çözüm (sonuç) bölümleridir. Yalnız makale, fıkra, sohbet v.b. gibi küçük çaplı yazılarda düğüm bölümü bulunmaz. Düğüm; roman, hikâye ve Tiyatro türlerinde büyük bir önem taşır. Bu bölümleri sırasiyle tanıyalım:
1. GİRİŞ
Her türlü yazının maksada girmeden önceki başlangıç bölümüne giriş adı verilir. Bu bölüm, okuyucuyu, asıl maksada hazırlayıcı ve onda ilgi uyandırıcı bölümdür. Giriş ne kadar başarılı olursa, yazının gelişimi de o kadar canlı olur.
Giriş bölümü, küçük boydaki yazılarda, konunun hangi yönde işleneceğini; büyük boydakilerde ise konunun hangi yönde gelişeceğini işaret etmekle beraber olayın geçtiği yeri, bu olayı yaratan tipleri, olayla ilişkisi olan eşyaları tanıtır.
Olaya karışmış olan kişilerin karakterlerini, dış yapılarını, olayın zamanım ve yerini, eşyaları giriş bölümünde tanımakla biz, bu kişilerin olaya nasıl bir yön vereceklerini; ötekilerin olaya nasıl bir etki yapacaklarını sezeriz. Böylece yazının tümüne karşı içimizde bir ilgi belirir.
Giriş bölümü, asıl maksada bir hazırlık bölümü olduğu için taşıdığı fikirler, konunun aslına bağlı değildir. Böyle olmakla beraber giriş bölümünün açık ve sade olması, bir iki paragrafı aşmaması gerektir. Eğer bir iki paragrafı aşarsa, giriş gücünü kaybeder ve gelişme bölümünün bir kısmını içine alır. Bu yüzden de okuyucu eserin bölümleri arasındaki mantıkî sırayı şaşırır, olayın esasına ne şekilde geçileceğini kestiremez. Şu duruma göre, giriş bölümü ne kadar kısa ve kesin olursa, elde ettiği başarı da o kadar büyük olur.
2. GELİŞME
Giriş bölümünden sonraki esas maksadı anlatan bölüme gelişme denir. Bu bölümde kelimeler, cümleler ve paragraflar birbiri arkasına zincirlenirler.
Gelişme bölümünde, girişte yapılan hazırlıktan sonra, konu tümüyle işlenmiye başlar. Konunun sınırlanmış kısmı, yani tema’sı bütün detaylariyle birlikte bu bölümde anlatılır. Olay bu bölümde, yazarın maksadına ve tezine göre gelişmiye başlar. Bu bölüm okuyucuyu sıkı sıkıya saran, zaman zaman bir takım düşüncelere sürükliyen, çeşitli duygularını kabartan bir bölümdür. Fikirlerin çatıştığı, ihtirasların çarpıştığı, olayların birbirine girip tekrar ayrıştığı bölüm burasıdır. Okuyucu bu bölümde, tabiatın ve eşyanın, tiplerin ve olayların birbirleriyle olan sıkı ilişkilerini görür. Bir netice olan olayın, yaratıcı sebeplerine iner.
Gelişme bölümü, düşüncenin veya olayın belli bir düzen içinde akıp giderken birbirine karışması, dolaşık bir hal alması, okuyucuyu bir meraka düşürmesi noktasına kadar devam eder.
Bu bölüm karakterine göre dört çeşit isim alır :
a) Kronolojik gelişme
b) Dramatik gelişme
c) Pitoresk gelişme
d) Mantıkî gelişme
Şimdi bunların ne olduklarını sırasiyle görelim :
a) Kronolojik gelişme
Olayı zaman sırasına göre işler. Her olay bir zamana ve bir yere bağlı olarak meydana gelir. Meselâ uçak uçmadan düşmez. Uçağın uçması, zaman bakımından düşmesinden öncedir. Eğer bir yazıda önce uçağın düşmesi sonra da uçması anlatılıyorsa bunda, kronolojik bir düzen yok demektir. Tabiattaki ve sosyal hayattaki olaylar da doğarlarken, zaman bakımından aynı sırayı güderler:
b) Dramatik gelişme
Her hangi bir aksiyonu işliyen bölümdür. Aksiyon; tiyatro, hikâye ve roman gibi yazılardaki düşünce, tasvir ve moral kısımlarının dışında kalan olaylardır. Hikâye cinsinden yazılardaki olguların akışını, böyle gözle görülür bir şekilde anlatmak, bu şekildeki bir gelişme ile olur.
c) Pitoresk gelişme
Doğrudan doğruya bir tasvirin karakteristik çizgisini belirtir. Gerek insan, gerek tabiat, gerekse bir olayın tasviri olsun, bunda, üzerinde durulan bir ana çizgi vardır. Yani tasvir edilen şeyin, benzerlerinden farklı olan alımlı bir tarafı vardır. İşte pitoresk gelişme, o şeyin, ötekilerden farklı olan taraflarını yakalayıp işleyen, geliştiren bir kompozisyon niteliğidir
d) Mantıkî gelişme
Mantıkî gelişme, doğrudan doğruya zihnimizde doğan ve eşya ile ilişkisi bulunmıyan yalın fikirleri, işliyen ve geliştiren bir komozisyon niteliğidir. Bu gelişmede fikrin münakasası yapılır, fikrin yapısı kurulur.
Her ne şekilde olursa olsun, gelişme bölümündeki cümle ve paragrafların zincirlenmesinde bir dengenin bulunması, mantığa aykırı düşmemesi gerektir. Belli bir sıraya göre cümle ve paragrafların tertiplenmesi, fikrin veya olayın derinliğine kavranmasını kolaylaştırır, okuyucu yazıyı ilgiyle takip eder.
Hikâye, roman ve tiyatro türlerinde, gelişme bölümünün hareketli olması çok önemlidir. Usanç verecek kadar uzun ve yersiz tasvirler, uzayıp giden nutuksu sözler, arkası gelmiyen ruhsal analizler yazının asıl maksadını boğar ve değerini düşürür.
Cümlelerin ve pragrafların çok uzun tutulmaması, yazıya dıştan bir hareket verdiği gibi; olayın da en alımlı noktalarının seçilmesi, olayın parçalan arasında sıkı bir bağın bulunması, içfen bir hareket ve canlılık sağlar. Olayın ayrıntılarındaki inceliği yakalamak, yani özel taraflarmı bulmak ve cümleleri de bu inceliğin niteliğine göre düzenlemek, dış ve iç hareketi sağlıyan şartların başında gelir. Tiyatro eserlerinde, hareketi, şahısların sahneye girip çıkmalarında aramak yanlıştır. Gerçi girip çıkmaların sık sık olması, dıştan bir hareket sağlar; fakat eserin hareketli olması, gelişme bölümünün iyi işlenmesinden, yani içinden gelir. Olayın niteliklerine ait incelikler iyi yakalanmış, sözler de buna bağlı bir şekilde zincirlenmişse, eser seyirciyi çeker. Bu nitelikteki eserde, hareket var demektir.
2. Sayfa Düğüm, Çözüm, 3. Sayfa Örnek Hikaye Giriş, Gelişme, Düğüm ve Çözümlü