Kimdir

Tepedelenli Ali Paşa kimdir? Hayatı ve eserleri

Tepedelenli Ali Paşa kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1744 – 1822) Osmanlı veziri. Yanya valiliği sırasın­da bölgeyi bağımsız bir devlet biçi­minde örgütleme girişimi olmuştur. Tepedelen’de doğdu. 24 Ocak 1822’de öldü. Büyükbabası Muhtar Bey ve babası Veli Paşa Tepedelen mütesellimliğinde bulunmuşlardı. Babasının ölü­münden sonra küçük yaştan başlayarak bölgedeki ailelerin çete savaşları içinde bulundu. Bir süre Derbendler Başbuğu Kurt Ahmed Paşa’nın himaye­sinde, daha sonra ise Delvine Mutasarrıfı Kaplan Paşa’nın yanında bulundu ve kızı ile evlendi.

1784’te mirmiranlık rütbesi ile Delvine mutasar­rıflığına atandı. 1785’te bu görevine Yanya mutasarrıf­lığı da katıldı ise de kısa bir süre sonra iki görevden de geri alındı. 1785’te Tırhala mutasarrıflığına ve Der­bendler başbuğluğuna atandı. Tepedelenli Ali Paşa’ nın yaşamının bu evresindeki sürekli atama ve geri almalar, Osmanlı Devleti’nin bağımsız tasarrufların­dan çok, bölgedeki çeteler arasındaki güç ilişkilerinin Babıâli’ye yansımasından ileri geliyordu.

Tepedelenli Ali Paşa, Osmanlı Devleti’nin giriş­tiği savaşlara katılıp yararlık gösterirken, bir yandan da bu savaşlar sırasında kendi adına davranarak egemenliği altındaki bölgeleri genişletmeye çalışmak­taydı. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin Ali Paşa’ya karşı-tutumu her zaman için iki yönlü olmuştur. Ali Paşa’nın askeri gücünden gerek savaşlar sırasında, gerek bölgedeki ayaklanmalara karşı yararlanan Babı­âli onun böyle bir güce sahip olmasından ötürü de sürekli tedirgindi.

Oğulları Veli, Muhtar ve Salih Paşalar ile torunu Mehmed Paşa da Ali Paşa’nın bölgedeki gücünden yararlanarak çeşitli yönetsel görevlere gelmişlerdi. Bu durum onun Yanya ve Mora bölgesinde egemenliği­nin pekişmesine ve bir tür hanedan niteliği kazanma­sına yardımcı olmuştur.

Tepedelenli Ali Paşa 1791’de, Osmanlı-Rus Sa­vaşı sırasındaki Maçin Meydan Savaşı’na katılmış, 1790’lar boyunca Rumeli’deki ayaklanmalarının bastırılmasında görev almış ve 1800 başlarında Yanya yöresinde yaşayan Solyotlar’ın ayaklanmasını bastır­ma işine girişmiştir.

1798’de Napoleon Bonaparte’ın Mısır’a saldır­ması ile başlayan savaşta Preveze ve Butrihto’yu alması III. Selim tarafından vezirlikle ödüllendirildi. Ali Paşa, bütün bu olaylar boyunca bağımsız bir ordu ve donanma oluşturma çabası içerisindeydi. Pazvant-oğlu ayaklanmasını bastırdığı sırada Rumeli beyler­beyliğine atanması gücünü iyice artırmıştı. Ancak, 1802’de ayaklanmanın bastırılmasından sonra bu gö­revden alındı.

Tepedelenli Ali Paşa’nın gücünden bölgedeki ayaklanmaların bastırılmasında ve yavaş yavaş örgüt­lenmeye başlayan Yunan bağımsızlıkçılarına karşı mücadelede yararlanan Osmanlı Devleti, onun gide­rek yönetsel açıdan yarı-bağımsız bir konuma gelmesi karşısında tedirgin oldu. Bu tedirginliğin harekete dönüşmesinde, Ali Paşa ile kişisel bir sorunu olduğu anlaşılan Halet Efendi’nin de önemli rolü olduğu çeşitli kaynaklarca belirtilmektedir. II. Mahmud, 1820’de Tepedelenli Ali Paşa’yı tüm görevlerinden aldı ve Yanya sancağına çekilmesini emretti. Bir yandan da Ali Paşa’nın bu emre uymayacağı bilindi­ğinden üzerine bir ordu gönderildi. Ali Paşa bir yandan affını isterken, öte yandan da bölgesini savunmak üzere harekete geçti ve o güne değin Osmanlı Devleti adına baskı altında tuttuğu topluluk­lardan yardım istedi. Mora, Sırbistan, Eflâk ve Boğ-dan’da ayaklanmalar çıkartmaya çalıştı. Yanya Os­manlı Devleti tarafından elinden alınıp Tepcdelen’de oturmaya zorlanınca, bu emre de uymadı. Bunun üzerine idamı için ferman çıktı. Hurşid Paşa komuta­sındaki Osmanlı ordusu Tepedelenli Ali Paşa’nın direnişini Yanya ile sınırlamayı başardı.

Hurşid Paşa’nın iki yıl sürdürdüğü Yanya kuşat­ması, Tepedelenli Ali Paşa’ya canına dokunulmayaca­ğı sözünün verilmesi ve onun da bunu kabullenerek teslim olması ile sonuçlandı. Ancak Hurşid Paşa verdiği sözü tutmayınca, Tepedelenli Ali Paşa Pandeleimon Manastırı’na çekilerek savaşı sürdürdüyse de 1822’de öldürüldü. Osmanlı güçleri ile Tepedelenli Ali Paşa arasındaki bu uzun çatışmalar bölgedeki otoritenin zayıflamasına yol açarak Yunan ayaklan­masının başarısını kolaylaştırmıştır.

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 5. cilt, Anadolu yayıncılık, 1983

Osmanlı vâlilerinden. 1744 yılında Yanya’da doğdu. Dedeleri Arnavutluk’ta muhtelif vazifelerde tanınmış olup, babası Tepedelen mütesellimi Veli Paşadır. Küçük yaşta babası öldüğünden gençliği mücâdelelerle geçti. Kurd Ahmed ve Kaplan Paşalara hizmet edip, himâyelerine girdi. Kaplan Paşaya dâmât oldu. Yanya, Delvina ve Tırhala mutasarrıflıklarıyla Derbentler-Başbuğluğu gibi vazifelerde kendini tanıttı. Oğulları Muhtar, Veli Veliyüddîn ve Sâlih Paşalar çeşitli vazifelerle Kuzey Arnavutluk’la Yunanistan’a hâkim olunca buralar Tepedelenli âilesinin mâlikânesi hâline geldi.

Osmanlı-Rusya-Avusturya Savaşında 1787’de Avusturya cephesinde PançovaHarekâtına katıldı. Sırbistan’da çıkan isyânı bastırmada hizmetleri oldu. Rus cephesinde de savaştı. Rütbesi 1795’te mirmiranlığa yükseldi. Yanya bölgesindeki yerli halkın çıkardığı isyanların bastırılmasında, Napolyon’un Mısır’a saldırısı sırasında Fransızlarla yaptıkları mücâdelelerde zaferler kazandı. 1798’de Preveze yakınında Fransızları bozguna uğratınca kendisine Sultan Üçüncü Selim Han tarafından vezirlik verildi. Rumeli vâlisi olarak dağlı eşkiyânın cezâlandırılması için bir sene kadar bu vazifede bulundu. On dokuzuncu yüzyılın başında Osmanlı Devletiyle İngiltere, Fransa ve Rusya arasındaki siyasî olaylardan da istifâde ederek Makedonya bölgesinin en güçlü adamı hâline geldi. Bu bölgenin tanınmış vâlilerinden İbrâhim Paşayı hileyle getirterek ölünceye kadar Yanya’da hapsetti. Oğlunu yerine göndererek Arnavutluk’un Toskalık bölgesinde hâkimiyet kurdurdu.

Ali Paşanın Arnavutluk’ta ve hâkim olduğu yerlerdeki tutumu, hâdiseleri istismar etmesi, onu devlet içinde devlet gibi hareket ettiriyordu. Mora ahâlisinin ve Rumların ayaklanarak devletin başına yeni bir gâile açılmasını istemeyen Sultan Mahmûd Han, Tepedelenli Ali Paşanın yaşlı olmasını düşünerek üzerine gitmiyordu.

Ancak İngilizlerle gizli muhâberelerde bulunan Nişancı Halet Efendinin çevirdiği entrikalar üzerine Ali Paşa ve oğulları memuriyetlerinin bir kısmından azledildiler. Fakat dinlemedikleri için üzerlerine karadan ve denizden kuvvet gönderildi. Yanya kalesinde bir sene 4 ay 25 gün muhâsaradan sonra serasker Hurşid Paşanın, hayâtına dokunulmayacağına dâir teminat vermesi üzerine Ali Paşa Yanya Gölündeki Pandeleimon Manastırına çekildi. Hurşid Paşanın yazılı bildirisini kabul etmeyen kindar Halet Efendi îdâm fermanını birkaç kişiyle gönderdi. Bunun üzerine kendisini müdâfaa eden Tepedelenli kurşunla vurularak öldürüldü (1822). Tepedelenli Ali Paşanın ölümüyle Rumlar üzerlerindeki en büyük tehlike ve baskıdan kurtulmuş oldular. Etniki Eteryada bunu fırsat bilerek isyânın başlama zamânının geldiğine kanaat getirip harekete geçtiler. Böylece Eflak-Boğdan ve Mora’da yıllarca sürecek olan Rum isyanı başlamış oldu.

KAYNAK: REHBER ANSİKLOPEDİSİ, 19. CİLT

İlgili Makaleler