Kimdir

Sait Halim Paşa kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Sait Halim Paşa kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: Çağın gereklerine uyma amacıyla İslamda reform zorunluluğunu öngören düşün ve siyaset adamlarından biri olarak tanınan Sait Halim Paşa Kahire’de doğdu (1864). Yükseköğrenimini Lozan Hukuk Fakültesi’nde tamamladı. II. Abdülhamid döneminde sivil paşalık rütbesi verildi (1888). Meşrutiyetten sonra Ayan Meclisi üyeliğine atandı, “ittihat ve Terakki Fırkası”nca Mah­mut Şevket Paşa kabinesinde Dahiliye Nazırı olarak görevlendirildi. Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi üzerine sadrazamlığa getirildi. Bu görevdeyken Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanlara yandaş olarak savaşa katılması yo­lunda karar alınmasını sağladı. Yenilgiden sonra Roma’da yaşarken Ermeni komitacılar tarafından öldürüldü (1921).

Buhran-ı İçtimaiyemiz (1916), Taassup (1916) adlı kitapçıklarında din­lerin ilerlemeye engel olmadığı görüşünü savunan Sait Halim Paşa, Mısırlı din bilgini Muhammed Abduh’un reformizmini geliştirmeye çalışmış, o da şeriatın taassup olduğu düşünüsünü reddetmişti. Geri kalmışlığın asıl nede­nini şeriat ilkelerinin tam uygulanmamasında görüyor, ulusal kurumlan ıs­lah edemedikleri için, ülkede yabancı kuramların egemenliğine boyun eğen yöneticileri eleştirerek, bu hareketin “milli varlıktan vazgeçiş” anlamına geldiğini yazıyordu.

Buhranlarımız (1919), Mukallitliklerimiz (1919) adlı kitaplarında da Av­rupa’dan gerekli şeyleri almakla, Avrupalılaşmanın birbirine karıştırılması­nın yarattığı olumsuz sonuçlan belirtmeyi amaçladı, imparatorluğun çökü­şüne yol açan en önemli etkenin bu tür yozlaşmalar sonucu kurtuluşu ken­di ulusal varlık ve gelişmesinde aramayarak, yabancı düşün, yabancı yasa ve kuramlardan bekleme durumuna düşen II. Meşrutiyetin “ifratla-tefrit” çe­lişmesi içinde kaldığını belirtti.

1876 ve “tâdil edilmiş” biçimiyle 1909 Anayasalarının, İslam kökenli bir topluluğun ihtiyaçlarını karşılamada yeterli sayılamayacağım ifade eden Sait Halim Paşa’nın temel düşünüsünün batı kopyacılığından kurtularak İs­lamlaşmak olduğunu söyleyebiliriz.

Kaynak: Çağdaş Türk Edebiyatı , Meşrutiyet Dönemi 2, Şükran KURDAKUL, 1994, Evrensel Basım Yayın.

İlgili Makaleler