PROPAGANDA
Propaganda, ulusal ve
uluslararası alanda baskı ve çıkar gruplarının kendilerini tanıtmak,
kamuoyunun desteğini kazanmak, kendi ilgilendikleri konularda yetkilileri etkilemek
için giriştikleri çeşitli faaliyetlerdir. Bilinen örnekler arasında broşür,
kitap ve dergiler yayınlamak vardır. Televizyon ve radyo da reklam yapmak
amacıyla, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kullanılan bir propaganda
aracıdır.
Propaganda yapımı ve
amacı açısından farklılıklar gösterir. Sözgelimi propaganda, dolaysız ya da
dolaylı olabilir. Yukarıda verilen örnekler dolaysız yöntemleri içermektedir.
Bazı baskı grupları ve uluslararası alanda devletler gazete ve dergi gibi yayın
organlarını reklam vermek, yazılan çeşitli biçimlerde yayınlamak yoluyla etki
al-una alabilirler; görüşlerine hizmet eden yayınlardan çok sayıda satın
alarak, dergilere blok şeklinde abonelik sağlayarak dolaylı yöntemlere de
yönelebilirler.
Propagandanın amacı
türünü de belirleyecektir, Eğer etkilenmek istenilen genel anlamda kamuoyu ise
gazeteler, radyo, televizyon tercih edilecektir. Kamuoyunun belirli bir kesimi
etkilenecekse, kitaplar ve konuya ilişkin hazırlanmış konferanslar tercih
edilmektedir.
Propaganda teknikleri
arasında kapı kapı dolaşarak, vatandaşları uyarmak, onları tutum belirlemek ve
eyleme davet etmek de bulunmaktadır. Bu yöntem özellikle ABD’de sık sık
kullanılmaktadır. Baskı grupları tanıtma ve iyiniyet yaratma gerekçesiyle,
zaman zaman sosyal faaliyetlere de başvururlar. Bu faaliyetlerden bir kısmı
sosyal yardımlar niteliğindedir. Okul yap tırmak, fakirlere yardım, bazı
hizmetleri ihtiyaçları olanlara ücretsiz sağlamak bunun örnekleridir. Kimi
zaman propaganda, tanıtma gezileri düzenlemek, yemekler, kokteyller vermek
şeklinde de görülebilir. Her ne kadar sosyal çerçeve içerisinde kulisçilik türü
faaliyetlerin yürütülmesi olanaklı ise de, esas amaç baskı grubu hakkında genel
bir iyiniyet yaratmaktır.
Günümüzde devletler,
diplomattan ve propagandacıları aracılığı ile yabancı halkların tutumunu veya
davranışlarım etkileme çabasına girişmeleri uluslararası ilişkilerin yeni
gelişen yönlerinin birini oluşturmaktadır.
Modem teknoloji,
özellikle göze ve kulağa yönelik araçlardaki önemli gelişmeler, çağımızda
propagandanın etki alanını ve etkinlik derecesini fazlasıyla arttırmıştır. Bir
dış politika aracı olarak de alındığı zaman rakibin fikirlerini değiştirmek ve
kendi çıkarlarını sağlamak için propaganda son derece etkin bir araçtır.
Geçmişte ve günümüzde
büyük felsefi doktrinler, doğru oldukları için değil; doğru olduklarına
inanıldığı için başarı kazanmışlardır, Nazilerin ırk kuramlarının yanlışlığı
kuşku götürmediği halde, geçici bir süre için bile olsa, milyonlarca insan
propaganda yoluyla bunun doğruluğuna inandırıl-mıştır. Bugün ise benzer
düşünceler doğrultusunda Yahudiler, çeşitli politik oyunlarla, ele
geçirdikleri Filistin topraklan üzerindeki Mülsüman Araplara
zulmetmektedirler.
Uluslararası alanda
propagandanın taşı ması gereken bazı nitelikler bulunmaktadır. Öncelikle
diğerlerinin tutumlarım, fikirlerini ve davranışlarını değiştirmek amacıyla
hareket eden bir iletişimcinin bulunması gerekmektedir. îkinci olarak, yazı,
söz veya davranışlarla anlatılan simgelerin kullanılması zorunludur. Üçüncü
olarak, iletişim araçlarının bulunması; dördüncü ve son olarak da bir hedefin
belirlenmiş olması gerekmektedir. Gerçeklerden tamamen uzak bir propagandanın
inandırıcılık gücü çok azdır, ya da hiç yoktur.
Barış dönemlerinde
propagandayı sistemli olarak kullanan ve geniş bir biçimde uygulayan ilk
devletler Sovyetler Birliği ve Nazi Almanyası olmuştur. Bu iki devlet
propaganda programlarını sezgi, sınama ve ihtilalci deneylere dayanarak
hazırlamışlardır. Buna rağmen Batı bloku devletleri
propagandanın önemini
ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra anlamaya başlamışlardı. Çünkü, Batılı
ülkeler uzun süre gerçeğin yayımlanması ve duyurulmasının kendileri için en
iyi propaganda aracı olduğuna inanmışlardı.
İletişim kaynaklarının
geliştirilmiş olması sonucu ulusal sınırların ortadan kalkması ve haberlerin
anında yayılması bugün bile göründüğü kadar büyük bir ilgi çekmemektedir.
Ancak yine de iletişimin kamuoyu üzerinde -belirli bir kesim içinde de
olsa-etkili olduğu araştırmalar sırasında saptanmıştır. Bu etkileşim özellikle
propagandacılara ve onların fikirlerinin önemli bir tepkiyle karşılaşmadığı
durumlarda gerçekleşmektedir. Bu tür propagandaya hedef olanlar, konu
hakkındaki fikirleri ve tercihleri kesin olarak belirlenmediği takdirde çok
çabuk etkilenebilmektedir.
Propagandanın,
fikirlerin ve kamların güçlendirilmesinde önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
Propagandanın gençler ve uluslararası sorunlara karşı ilgi duymayan, ya da
bunlara aktif olarak karışmayan gruplar arasında etkin olabilmesi olasılığı
daha yüksektir. Uzun süre oluşturulmuş katı inançlara sahip olmadıklarından,
gençler, telkinlere ve kandırmalara daha açıktırlar. Grup ve topluluk halindeki
insanların kolay ikna edilebildikleri propagandacılar tarafından
bilinmektedir. Bu nedenle, totaliter sistemlerde, yöneticiler halkı etkilemek
için çeşitli vesilelerle büyük geçit törenleri düzenlemekte, halkın duygularını
kışkırtan gösterilerde bulunmakta ve konuşmalar yapmaktadırlar.
Bir devletin
davranışları ile, yöneticilerin söyledikleri arasında önemli farklar bulunuyorsa,
bu devletin propagandacıları tarafından söylenilenler önemliliklerini büyük
ölçüde yitirirler. Çünkü propaganda çoğu kez diplomatik davranışların
tamamlayıcısı rolünü üstlenmektedir. Akıllıca yapılan bîr propaganda,
diplomatik, ekonomik, askeri tutum ve davranışların etkinliğini arttırabilir;
ama propagandanın kendi başına uzun süreli sonuçlar doğurması beklenemez. Bu
nedenle propagandanın devletin eylemleri ile birlikte yürütülmesi gereklidir.
Propagandanın amacı
eğer bir devleti içerden zayıflatmak veya yıkmak ise, bu amaçla girişilen
tahrik ve fesat hareketlerine yıkıcı faaliyeter denilmekledir. Bir toplumda
önemli içsel kopukluklar varsa, orada yıkıcı faaliyetlere uygun bir ortam var
demektir. Bir devlet içinde yoğun bir biçimde ve genel nitelikte grevlerin
yapılmasını, direnişlere geçilmesini, şiddet ve anarşi hareketlerine
başvurulmasını tahrik ve teşvik etmek, bu tür propagandanın hedefleri arasında
bulunmaktadır. Bu gibi laktikler, müttefik devletlerin arasını açmak için de
kullanılabilir. Propagandacılar, bir toplumdaki dinsel, sınıfsal, etnik
bölünmeleri ve nefretleri tahrik yerine, müttefiklerin inanılmaz, güvenilmez
devletler olduğunu telkin ederek, halkı devletin dostları ve müttefikleri
aleyhine karşı kışkırtarak yan-lızlığa itmeye, böylece ideolojik amaçlarını
gerçekleştirmeye çalışırlar.
Sözü edilmesi gereken
ve propaganda türleri arasında yeni yeni başgösteren diğer bir tür ise
“kültür saldırısı” olarak bilinmektedir. Devletler bunu kitle
iletişim araçlarını kullanarak yaparlar. Bu araçları kullanarak, kendi
kültürlerini yabancı ülkelere benimsetmeye çalışırlar. Çünkü bir devletin
lehine geliştirilmiş olan bir kültür imajı,
ülkenin dış
politikasının desteklenmesine yardımcı olabilmektedir. Propagandanın etkinlik
derecesi başkalarım tutum ve davranışlarını yönlendirmedeki başarısına
bağlıdır.
Ulaştırmaya ve
iletişim araçlarına duyulan gereksinim arttıkça, devletlerin propagandayı
kullanımları giderek daha çok artmaktadır. Özellikle saldırmacı, yayılmacı,
ihtilalci dış politika ortaya koyan devletler tahrik ve propagandaya
başvurmaktadır. Bunun en iyi örneği İsrail’in Filistin halkına karşı uyguladığı
dış politikada görülebilmektedir. İsrail uyguladığı propaganda ile büyük
devletleri kendi yanına çekebilmektedir.
Müge NUR