Kimdir

Na‘ili-i Kadim kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Na‘ili-i Kadim kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: [İstanbul ? – İstanbul 1666] Asıl adı Mustafa olup babası maden kalemi kâtiplerinden Pîrî Halife’dir. Bu sebeple Nâ’ilfden kaynaklar­da Pîrîzâde diye bahsedilir. XIX. yüzyıl şairlerinden Manastırlı Nâ’ili’nden ayırmak için ondan daha çok “Nâ‘ilî-i Kadîm” olarak bahsedilir. Dîvân’ından edinilen bilgilere göre zayıf ve hastalıklı bir bünyeye sahip olan Nâ’ilî küçük yaşta anne ve babasını yitirmiş, bütün ömrü maddî ve manevî acılarla geçmiştir. Eserlerinden iyi bir tahsil görerek Farsçayı çok iyi öğrendiği anlaşılmaktadır. Eğitiminden sonra Dîvân-i Hümâyûn’da ve maadin kaleminde kâtiplik ederek baş halifeliğe kadar yükseldi. Hayatı boyunca bu makamdan yükseğe çıkamadı. Hayatını kolaylaştırma ümidiyle IV. Murad, IV. Mehmed ve devlet ileri gelenlerine kasideler sunduysa da beklediğini bulamadı. Kısa bir süre Yusuf ve Defterdar Ahmed paşaların himayesine girdiyse de bu durum fazla uzun sürmedi. Eserleri boyunca şikâyet ettiği düşmanlarının etkisiyle olmalı, Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın gazabına uğrayarak İstanbul’dan sürüldü. Köprülüzâde’ye çeşitli aracılarla gönderdiği kasidelerle içinde bulunduğu durumdan kurtulmaya çalıştıysa da bunda başarılı olamadan vefat etti. Mezarının FIndık­lı’daki Sünbülî Dergâhı haziresinde olduğu ve daha sonra Beyoğlu kabristanına nakledildiği bildirilmektedir.

Devletin küçülmeye ve gerilemeye yüz tuttuğu XVII. yüzyılda, bu gidişin tam aksine güzel sanatlarda görülen gelişme ve incelmenin bir sonucu olarak edebiyat ve şiirde hayaller ve ifadeler gittikçe mükem­melleşip inceliyor, örfî-i şîrâzî, Kelîm-i Hemedânî, Sâib-i Tebrîzî gibi Iran şairlerinin de etkisinde kalan Türk şairleri Sebk-i Hindinin büyülü dünyasında o güne kadar görülmemiş ifade inceliklerini zorluyorlardı. Nâ‘ilî-i Kadîm bu devir şairleri arasında bu üslûbun en güçlü ve belirgin temsilcisi olarak temayüz etmiştir. Kendi­sinden sonraki birçok şaire hocalık eden Türk şairlerinden Neşâtî, Nâ’ili’yi hazırlayan ve etkisi altında bırakan simalardandır. Nâ’ilî bu üstadın şiirlerinin önemli bir kısmına nazireler yazdığı gibi, şiirleri arasında da büyük benzerlikler vardır.

Tek eseri Dîvân’ı olup eser 2 münacat, 6 naat, Hz. Ali, Haşan ve Hüseyin’e ait 3 mersiye, IV. Murad’a 2, IV. Mehmed’e 1 kaside ile, başta Merzifonlu Kara Mustafa Paşa olmak üzere birçok sadrazam ve devlet ileri gelenlerine sunulmuş kasideler ile 388 gazel, müseddes, terkib-bend ve terci’-bendler, 6 tarih, çeşitli kıtalar ve rubailerden oluşur. Kasidelerinin çoğunda nesib kısmının bulunmaması dikkati çeker. Hayallerindeki yüksek­lik ve mübalâğası ve yer yer fahriyeleri ile kasidelerinde Nefi’yi rehber edindiği anlaşılmakla birlikte, Nâ’ilînin üslûbu Nefî gibi yüksek perdeden ve pervasızca değil ince ve zariftir, şiirlerinde zaman zaman devlet işle­rinin bozukluğundan, uygunsuzluklardan dem vurduğu ve düşmanlarından şikâyet ettiği görülür. Daha çok karamsar ve tasavvufa sarılmış bir hayat tarzına sahip olduğu hissedilmektedir. Gazellerini fazla uzatmayarak daha çok beş beyit ile bitirmesi, onun lafzı alabildiğince aza indirerek manayı güçlendirmeye çalıştığının bir göstergesidir. Yoğun olarak zincirleme terkiplere yer vermesi, bazı şiirlerinde manayı alabildiğince girift bir atmosfere sokmasına ve muğlak ifadeler oluşmasına sebep olmuştur. Alışılagelmiş bir takım klişe mazmun- lan terk ederek yeni mazmunlar geliştiren bir şairdir. Bu bakımdan şiirleri zaman zaman anlaşılmakta zorluk gösterebilir. Bunda temsilcisi bulunduğu Sebk-i Hindî üslûbunun da önemli bir payı olmalıdır. Gazellerinin hemen tamamı tasavvufîdir. Tasavvuf, ayetler, hadisler, İslam tarihine göndermeler, onun şiirinde anahtar bir kelimenin ardına yerleştirilerek gizlenen ve çözülmeyi bekleyen birer bilmece konumu arz ederler.

Kaynaklar: Haluk İpekten, “Nâ’ilî”, İA, c IX, s. 41-44; ayn. mlf. Nâ‘ilî-i Kadim Hayatı ve Edebî Kişiliği, Ankara 1973.

Kaynak: Osmanlı Şiiri Antolojisi

İlgili Makaleler