Kimdir

Alexander Graham Bell kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Alexander Graham Bell kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1847-1922) İskoç asıllı ABD’li mucit ve sanayi­ci. Telefonun yapımcısı ve telefon sanayiinin kurucusudur. 3 Mart 1847’de Edinburgh’da doğdu. İskoçya’nın köklü ve varlıklı ailelerinden, güzel konuşma sanatı ve konuşma bozukluklarının düzeltilmesi ko­nusunda ün yapmış Alexander Melville Bell ile doğuştan sağır Eliza Grace Bell’in ortanca oğludur. Karısının sağırlığı nedeniyle işitme ve konuşma bozukluklarıyla yakından ilgilenen babası, bütün diller­deki sesleri verecek “fizyolojik” bir alfabe geliştirmiş­ti. Bu alfabedeki her simge ses üretiminde rol oynayan dudak, dil, damak gibi öğelerin işlevsel hareketlerini belirlediğinden, sağırlara konuşma öğ­retmek ve sözlüklerde telaffuzu belirtmek için yaygın olarak kullanılmıştır.

10 yaşındayken Edinburgh’daki McLauren Aka­demisinde öğrenime başlayan Bell, daha sonra aynı kentteki Royal High School’a geçti ve 14 yaşında hu okuldan diplomasını aldı. Bir süre Londra’da büyük babasının yanında kaldı. 1863’te Elgin’e giderek Woron House Akademisi’ne yazıldı; öğrenim giderlerini müzik ve güzel konuşma dersleri vererek karşılıyordu. Bir yıl kadar Edinburgh Üniversitesi’ne devam ettikten sonra yeniden Elgin’e döndü. 1865’te ailesinin Londra’ya yerleşmesi üzerine, Bath’daki Somersetshire College’a öğretim üyesi oldu. 1867’de ses eğitimi ve sağırlara konuşma öğretmek üzere babasının yanında çalışmaya başladı. Bir yandan da University College’da anatomi ve fizyoloji okuyordu. 1868’de babası bir eğitim gezisi için ABD’ye gidince işin tüm yönetimini üzerine aldı ve babası döndükten sonra da kurdukları ortaklıkta sorumluluğun büyük bir bölümünü üstlendi. Ancak, bir süre sonra hem kardeşlerinin ölümü, hem de üzerindeki ağır iş yükü nedeniyle sağlığı bozuldu. Bunun üzerine Bell ailesi 1870’te Kanada’ya yerleşti.

Kısa sürede iyileşen Bell 1871’de Boston’a gidip, babasının 1866’da yayımlanan Visible Speech (“Görsel Konuşma”) adlı kitabına ilişkin konferanslar düzenleyerek, sağırlara konuşma öğretmeyi amaçla­yan bu yeni sistemi tanıttı. Aynı yıl, sağırlar için dil öğretmeni yetiştiren okulların ilki olan Sarah Fuller School’da ders vermeye başladı. 1872’de de kendi okulunu kurdu. Boston Üniversitesi’nde verdiği fiz­yoloji ve konuşma derslerinin büyük ilgi görmesi üzerine, Oxford Üniversitesi’nden bir kurs çağrısı aldı. O aralar, usta bir tamirci ve tasarımcı olan Thomas Watson (1854-1934) ile tanıştı. 1873-1876 yılları arasında fonotograf, aynı anda birkaç mesaj gönderebilen bir telgraf aygıtı ve telefon üzerinde sürdürdüğü yoğun araştırmalarda tek yardımcısı Watson’dı. Araştırmaları için gerekli parayı, iki sağır öğrencisinin babalarından sağlamıştı. Bu öğrenciler­den biri olan Mabel Elubbard ile 1877’de evlendi.

Temel uğraşı alanı olan telefon, telgraf ve gramo­fondan hava ve deniz taşıtlarına varıncaya dek, on sekizi kendi adına, on ikisi de şirketler grubu üzerine kayıtlı toplam otuz buluşun patentini alan Bell, kendisine büyük ün ve servet kazandıran çalışmalarını ABD’de gerçekleştirmesine ve 1874’te ABD uyruğu­na geçmesine karşın, ailesiyle birlikte yerleştiği Kana­da ile bağlarını hiçbir zaman koparmadı. Kanada’da, Nova Scotia’nın doğusundaki Cape Breton adasında geniş bir arazi satın alarak yazlarını orada geçirmeye başladı ve 2 Ağustos 1922’de aynı yerde öldü. Cenazesi kaldırılırken, Kuzey Amerika’daki tüm telefonlar susmuştu.

Bell’i başarıya götüren en önemli buluşları, 1873’ten 1876’ya değin süren üç yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Önce Baudot’nun aygıtı gibi aynı anda birkaç mesaj iletebilen bir telgraf aygıtı yaptı ve 6 Nisan 1875’te patentini aldı. 2 Mayıs 1875’te, ilkel bir telefon düzeneğiyle bir müzik notasını iletmeyi başar­dı. Ancak, geceli gündüzlü yürüttüğü çalışmalarını altı ay kadar daha sürdürdükten sonra, sağlığı bozul­duğu için Kanada’ya, ailesinin yanına gitmek zorunda kaldı. 1875’in sonlarında yeniden Boston’a dönerek telefonla ilgili patent hazırlıklarına girişti. 14 Şubat 1876’da, aynı konuda birbirlerinden bağımsız olarak çalışan Bell ve Elisha Gray (1835-1901), telefon patenti için ABD Patent Bürosu’na aynı gün başvur­dular. Bell’in “elektrikle konuşan telefonu” için 7 Mart’ta patent verildi. 10 Mart 1876’da da yardımcısı Watson’ı çağırırken bir rastlantı sonucu ilk telefon konuşmasını yaptı.

Bell’in telefon için aldığı “174,465” numaralı patent kısa sürede yüzyılın en değerli buluşu durumuna gelmişti. 1876’da Philadelphia’da düzenle­nen Yüzyıl Sergisinde tüm ilginin odağı olan bu buluşu için Bell çeşitli ülkelerden 6 altın madalya, pek çok bilimsel kuruluşun ödülünü ve 1881’de Legion d’honneur büyük haç unvanını aldı.

1876’da kurulan The Bell Telephone Company ile çeşitli telgraf tekelleri arasında süren patent savaşı­nı, yeni ortaklarla sermayesini sürekli büyüten Bell kazandı. Başta ABD olmak üzere dünyanın her köşesinden gelen siparişlerle Bell şirketi bir çığ gibi büyüdü. İlk ticari santral 1878’dc Connecticutt Eyale­tindeki New Haven’da hizmete girdi ve Bell Telep­hone Company’nin ilk yan kuruluşu olan New England Telephone Company’nin kurulmasına yol açtı. 1880’dc buluşundan ötürü Fransa tarafından verilen elli bin frank tutarındaki Volta Ödülü’nü alan Bell’in bu parayla kurduğu Volta Laboratuvarındaki araştırmalar, gramofonun geliştirilmesini ve fotofon, odyometre gibi aygıtların yapımını sağladı. 1885’te Bell ve ortakları tarafından The American Telephone and Telegraph Company kuruldu. 1889’da yalnız New York’ta toplam 17.500 km’lik yeraltı hattı döşenmişti. 1880’de yayına geçen Science dergisinin kurucularından olan ve bu dergiye pek çok makale yazan Bell, 1896’dan 1904’e değin National Geographic Society’nin yöneticiliğini yaptı. Kurumun etkin bir uluslararası kişilik kazanması ve The National Geographic Magazine’in yayımlanması onun yöneti­ciliği döneminde gerçekleşmiştir. Yaşamının son yir­mi beş yılında havacılıkla yakından ilgilenen ve 1908’de ABD Kongresi tarafından Smithsonian Institution’ın yönetim kurulunda görevlendirilen Bell, bu kurumun ve 1907’de kendi başkanlığında oluşturulan Acrial Expcriment Association’ın (Havacılık Araştır­maları Birliği ) çalışmalarına etkin olarak katıldı. Gövdesinin altında kızaklar bulunan vc uçak kanatla­rına benzer taşıyıcı yüzeylerin yardımıyla 1919’da 70 mil/saat’lik (112 km/saat) bir hız rekoru kıran “hidrofoil” de Bell’in buluşudur. O dönemde sürekli gelişen şirketleri, bu tür çalışmalara büyük yatırımlar yapmasını sağlayacak kazanç düzeyine ulaşmıştı.

Bell, 1915’te New York’u San Francisco’ya bağlayan ilk uzun mesafe telefon hattını açtı. Hattın öbür ucunda, 39 yıl önce olduğu gibi gene yardımcısı Watson vardı ve Bell, o ilk denemede kullandığı sözcükleri yineledi: “Watson, seni istiyorum, bura­ya gel”.

Bell’in aile çevresinden ve eğitimden kaynakla­nan temel ilgisi, konuşma mekanizması ve sağırlara konuşma öğretimi olmuştur. Bu ilgi onu fizyolojiye, ses mekaniğine ve o dönemde altın çağını yaşayan telgrafın da etkisiyle, elektriksel ses iletimi üzerinde çalışmaya yöneltti. Sağırların konuşma eğitimi tüm yaşantısına yayılan bir ilgi kaynağı olma özelliğini hiçbir zaman yitirmedi. Konuşmanın ışıkla iletilmesi­ni sağlayan fotofonu bulması da bu ilgiden kaynakla­nır. Fotofon, selenyumun direncinin ışığa bağlı olarak değişmesi ilkesinden yararlanarak, yoğunluğu değişen bir ışını, şiddeti değişen bir akıma dönüştürür. Devre­nin öbür elemanları bir elektrik kaynağı (pil) ile bir manyetik telefondur. Fotofon, çeşitli uygulamalarının yanı sıra, 1881 ‘dc, kızılaltı tayfın çözümlenmesinde kullanılan spektroskopun yapımına olanak sağladı. Gene Bell’in o dönemde tasarladığı “telefonik sonda” ise insan vücudundaki metal cisimlerin yerini belirle­meye yarıyordu ve ilk kez 1881’de, bir silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan ABD başkanı Garfield’in vücudundaki kurşunun yerini saptamak için kullanıl­dı. Röntgen tarafından bulunan X ışınları tıbba uygulanıncaya değin bu aygıttan yararlanıldı. Edison’un fonografının geliştirilmiş biçimi olan gramofon da Bell’in önemli çalışmalarından biridir. 1882’de patentini aldığı bu aygıt, yassı ya da silindir biçimin­deki balmumu plakları ve gelişmiş bir ses üreteciyle, Edison’un kalay levhalara yaptığı kaydın kalitesini büyük ölçüde artırmıştı.

Bell’in adını tüm dünyaya duyuran ve kendisine büyük bir kazanç sağlayan telefon da, sağırlara yönelik elektriksel ses iletimi çalışmalarının bir ürü­nüdür. Aslında telefonun geliştirilmesi için gerekli teknoloji 19.yy’m başlarında doğmuştu. O dönemde ses dalgalarının titreşimi konusu fizikçiler tarafından aydınlatıldığı gibi, Faraday’ın çalışmaları da 1831 ‘de demir ya da çeliğin titreşimlerinin elektrik akımına dönüştürülmesine olanak sağlamıştı. Nitekim Bell’ den önce konuyla ilgilenen Wheatstone, Bourseul ve Alman fizikçi Johann Philipp Reis’ın (1834-1874) çalışmalarıyla telefonun teknolojik sorunları büyük ölçüde çözülmüştü; ancak bu alanda pratik başarı sağlayan yalnızca Bell ve Gray oldu. Her ikisinin de çıkış noktaları aynıydı: aynı tel üzerinden aynı anda birden fazla telgraf bağlantısı gerçekleştirebilmek. Böylece, her bin değişik frekanslarda titreşen birden fazla alıcı ile vericiden oluşan bir sistem tasarladılar. Bell, aynı telden çok sayıda frekans iletilebildiğinde, değişik tonlarıyla insan sesinin de iletilebileceğini düşündü. Bell’in ilk alıcısı, ortasında bir metal parçası bulunan ve bir elektromıknatısla titreştirilen deriden bir zardı. Asıl sorun vericinin tasarlanmasındaydı. Yaptığı ilk verici, bir bobinin içinde ileri geri oynaya­rak indüksiyon gücü oluşturan ve bir zarla bağlantılı olarak titreşen bir metal çubuktan oluşuyordu. Watson bu alıcı-verici sistemini geliştirdiyse de, yeterli ses ayrımına bir türlü ulaşamamışlardı. Bell, patent hazır­lıklarına giriştiği sıralar değişken dirençli bir verici tasarladı. Gray’in sistemi de aynı ilkeye dayanıyordu ve her iki aygıt da henüz uygulamada başarılı bir sonuç vermemişti. Gray’in umudunu yitirip çalışma­larını yarım bırakmasına karşılık Bell, bir ucu asitli sıvıya batırılmış, öbür ucu ise bir zara bağlanmış değişken dirençli vericisini geliştirdi ve 10 Mart 1876’da ilk başarılı telefon konuşmasını yaptı. Daha doğrusu, çalışırken üzerine asit döküldüğü için Watson’ı yardıma çağırmak için seslenince, açık kalmış olan telefon devresinden geçen Bell’in sesi çek net olarak Watson’ın bulunduğu odaya ulaşmış ve tarihi telefon konuşması böyle bir rastlantı sonucu gerçek­leşmişti. Daha sonra yeniden indüksiyon vericisine dönen Bell, Mayıs 1876’da geliştirdiği bu sistemle, izleyicilere açık ilk telefon konuşmasını yaptı. Kısa sürede kurulan telefon sanayii, bu ilkel aygıtı zamanla çok geliştirdiyse de, temel çalışma ilkesi bugün bile ilk tasarımdan pek farklı değildir.

YAPITLAR (başlıca):

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 14. cilt, Anadolu yayıncılık, 1983

İlgili Makaleler