Mehmet Necip Türkçü kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi
Mehmet Necip Türkçü kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: Edirne’de doğdu (1871). Askeri Rüştiye’yi bitirdi (1886). Okuldan ayrıldıktan sonra Farsça ve Fransızca öğrenimini sürdürdü. Mürefte Rüsumat Dairesi’nde çalışırken, ittihat ve Terakki ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle tutuklandı; Edirne’de Talat Bey (Paşa) ile birlikte yargılandı, hüküm giydi (1893-95). Bursa’da sürgün yaşadı (1895-96). İzmir’e yerleşti. Orada Bıçakçızade Hakkı, Tevfik Nevzat, Tökadizade Şekip beylerin çevresine girerek, özellikle dil sorunları üzerindeki görüşleriyle dikkati çekti. Tevfik Nevzat’ın yönettiği Hizmet gazetesinde, “Türkçe Dilimiz” adlı inceleme yazılarını yayımladı. II. Meşrutiyetten sonra bir yandan İhracat Gümrüğü’ndeki müdürlük görevini sürdürüyor, bir yandan da Türk Ocağı İzmir Şubesi Başkanlığını yapıyordu. 1940’da devlet hizmetlerinden emekli oldu. İstanbul’da öldü (22 Şubat 1950).
Necip Türkçü, dilimizin özleşmesi düşünüsünü belli ilke ve kurallara bağlamak isterken, İttihat ve Terakki’nin “resmi” ideolojisi olan Turancılık ülküsüne kapılmamıştır. Ayrıca devlet, toplum, birey ilişkilerinde* sonuçları yönünden ittihat ve Terakki “dikta”sını destekleyen “birey yok, toplum var” görüşüne karşıdır. Ona göre toplumlar insan denilen bireylerden oluşan bileşimlerdir. Bu nedenle nitelikleri de, kendilerini oluşturan bireylerin niteliklerinin “maddi ve manevi” yükselmesine bağlıdır. Bir toplumun bireyleri üzerinde etkiler varsa, o etkiler de bireylerin nitelikleriyle orantılı olacaktır. O halde toplumun bir adım bile ilerlemesi, bireylerinin ilerlemesi sonucudur. Çünkü insan, toplumsal evrim ve gelişmenin ilk etkenidir. Bireyler ilerleyince toplumun da ilerlemesi doğaldır. Bunlar yani “birey ile toplum” birbirlerine karşılıklı tesir edip gideceklerdir. (M. Necip, Bahsin Ehemmiyetli Ciheti, Hizmet, 2 Şubat 1317/1901); anan: İbrahim Ongun, Necip Türkçü, 1971).
Yakup Kadri’nin “Türkçenin reformu teorisini kuran adam” diye nitelediği (Cumhuriyet, 16 Aralık 1970) N. Türkçü, Türkçenin bağımsızlığını savunurken söyleyiş ve sözleri birleştirme yönünden başka başka yapıları olan üç dilin uzlaşmadığı savındadır. Dilin ilerlemesi için öngördüğü temel ilkeyse, ülkede yaşayan bütün Türklerce konuşma dilinin yazı dili olarak benimsenmesi, ancak uyum ve söyleyişte “İstanbul ağzına” uydurulması görüşüne dayanır. “Felsefe Tabir ve Istılahlarımıza Dair bir Mütalaa”, (Fikirler, 1927); “Dilimize Dair Yazılanlar Hakkında” (Fikirler, 12-24. sayılar, 1927-28); “Harflerimiz ve Latin Harfleri” (Hizmet, 1928) önemli yazıları arasında sayılabilir.
Kaynak: Çağdaş Türk Edebiyatı , Meşrutiyet Dönemi 2, Şükran KURDAKUL, 1994, Evrensel Basım Yayın.