BAYRAM
BAYRAM
Bütün toplumlarda,
belirli gün ve olayların şerefli ve uğurlu olduklarına inanılarak veya o
günleri yâd etmek için hep bir arada sevinç içinde kutlanan günlere bayram
denir. Bayram kelimesinin yapısı ve kökü hakkında açık bir bilgi yoktur.
Kaşgarlı Mahmud Müslüman Türk boylarında çok az telâffuz farklariyle ortak
olan bayram kelimesinin “sevinç” ve “süs” manasına gelen
“bazram” kelimesinden alındığını, ancak Türklerin İslâm dinine
girmeden evvel bayram günleri olmadığını söyler. Türklerin İslâmİ anlamda îd
kelimesinin karşılığı olan bayramları yoktu, demek belki daha doğru
olabilirdi. Zira kültür tarihimizle ilgili eserlerde, Türklerin bir arada
sevinç içinde kutladıkları dinî-millî bayramların mevcut olduğu görülmektedir.
Ancak bunlar daha çok ayine benzer kutlamalardır.
Sosyal bilimlerin
tesbitlerine göre, bayramların esası dinîdir. Yakın zamanlara kadar bütün
toplumlarda sadece dinî bayramlara tesadüf edilmiştir. Bugünkü Müslüman
Türklerde de, bayram denince ilk akla gelen diğer İslâm ülkeleriyle birlikte
kutlanan dinî bayramlardır. Sonradan millî kurtuluş, zafer, inkılâp ve ihtilâl
günlerinin yıldönümlerinde de bayram
yapılmağa
başlanmıştır.
Bayramlar bugün
genelde ikiye ayrılır
: 1- Dini
Bayramlar,
2- Millî Bayramlar.
Diğer İslâm ülkelerinde
olduğu gibi Müslüman Türklerde bayram denince ilk akla gelen bayramlar, dinî
mahiyet taşıyan Ramazan ve Kurban bayramlarıdır. Ramazan bayramı, önceleri
bütün İslam ülkelerinde kullanılan hicri takvime göre Ramazan ayından sonra
gelen Şevval’in 1., 2. ve 3. günlerine rastlar. Arapça-sı
“fdü’l-fıtr”ûiT. Allah rızası için tutulan orucun sonunda yine O’nun
İzniyle iftara kavuşmanın sevinç ve sürürünü ifade eder. Kurban bayramı, hac
görevinin yerine getirildiği Zilhicce ayının 10., 11., 12. ve 13. günlerine
tesadüf eder. Arapçası “îdü’t-ezlıâ”d\t. Ezhâ, zorunlu
ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, İslâm hukukunda “nisap” adı
verilen belirli bir muafiyet haddini aşacak kadar parası olanların ve hac
görevini yerine getirenlerin belirli özelliklere sahip koyun, keçi, sığır,
deve cinsinden Allah rızasını kazanmak için kestikleri kurbanlıklara verilen
isimdir. İslâmi anlayışa göre, Kurban bayramının ilk günü cuma gününe rastlarsa,
“îd-i ekber (en büyük bayram)” adını alır. Müslümanların nazarında
cuma günü nıü’mİn-lerin bayramı kabul edildiğinden iki bayramın aynı güne
isabet etmiş olması hasebiyle “en büyük bayram” ismi verilmiştir.
Dini bayramlar
topyekün kutlanan ortak sevinç günleridir. Bu sevince hazırlık, bayramlardan
birkaç gün önce başlar. Bayramın ilk günü güneş doğduktan bir müddet sonra,
genelde diğerlerine benzeyen, ama kendine has özel kılınış şekli olan iki
rckatlık namaz cemaatle kılınır. Böylece bayram fiilen başlamış sayılır;
küsler barışır, herhangi bir yerde birbiriyle karşılaşan insanlar birbirini
kutlar, karşılıklı ziyaretler ve ikramlar yapılır. Bütün bu faaliyetlerin
ortak adı baymmlaşmadır. Kurban bayramlarında, bayram namazını müteakip yapılacak
ilk iş İmkan olursa, hemen kurban kesmektir, bayramlaşma ziyaretleri daha sonra
yapılır. Küçük kasaba ve köylerde herkesin bayramlaşıp bayramlaşmadığına
özellikle dikkat edilir. Bu geleneğin sosyal bütünleşme açısından çok yararlı
olduğu açıktır.
Dini bayramlar bazı
köy ve şehirlerde, yahut bir kaç köyün bir araya gelebilecekleri mıntıkalarda
pazar kurulup güreş gibi milli spor müsabakaları düzenlenerek de kutlanır.
Milli bayramlar ise
devletlerin kuruluş, kurtuluş, bağımsızlık ve ihtilâl günlerini yad etmek
için düzenlenen modern zamanlara mahsus sevinç ve eğlence günleridir. Ancak bu
bayramlar daha çok resmi devlet erkanınca kutlanır, resmi geçitle sona erer.
Bütün toplumun kutlamalara fiilen İştiraki söz konusu değildir.
İzzet ER Bk. Ayin; Din
Sosyolojisi.