YALNIZCILIK POLİTİKASI
Dünya politikasına ve uluslararası sorunlara aktif
olarak katılmamayı ve diğer devletlerle ilişkileri en alt düzeyde tutmayı
öngören bir dış politika stratejisidir.
Yalnızcılık politikası, uluslararası ilişkilerde,
infîrad politikası, ayrı durma politikası, izolasyonizm ve Monreo Doktrini
kavramlarıyla eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Yalnızcılık politikası,
askeri ittifaklara girmemeyi ve diğer devletlere ülkesi üzerinde askeri kolaylıklar
tanımamayı Öngörür. Böyle bir politikanın izlenmesi, devletin güvenliğini ve
bağımsızlığını ancak bu şekilde koruyabileceği varsayımına
dayanır. Ancak yalnızcılık politikası izleyen
devletin herşeyden önce hem kendi kendine yeterli hem de ulusal savunmasını
kendi imkânlarıyla gerçekleştirebilecek durumda olması gereklidir. Bu politika
uluslararası sistemde güç dağılımının uygun olduğu ve askeri, ekonomik ve
ideolojik tehditlerin söz konusu olmadığı durumlarda başarılı bir şekilde
uygulanabilir. Böyle bîr politika izleyen ve ekonomik ve sosyal bakımdan kendi
kendine yeterli olan bir devlet, uluslararası ortamı kendi amaçlan
doğrultusunda değiştirmeyi amaçlamaz.
Amerika’da bu politika ilk defa 1782’de John Adams
tarafından dile getirilmiştir. Adams, Avrupa ülkelerinin, Birleşik Devletleri,
kendi gerçek veya hayali güç dengesi sistemlerine bağlamak ve dış politika yörüngelerine
almak üzere manevralara girişeceklerinden kuşkulandığını söylemiştir. Avrupa
işlerine karışmamak prensibini Amerika’nın bir dış politika kuralı olarak
gözetmesini Önermiştir. George Washington ise, 1796’da veda mesajında bunu
şöyle ifade etmiştir: “Gerçek politikamız hiç bir yabancı devletle
bağlaşma yapmamaktır. Avrupa’nın birinci derecede önem taşıyan sorunları bizi
hiç ilgilendirmemekte veya çok uzaktan ilgilendirmektedir. Avrupalıların
ihtirasları, çıkarları ve rekabet mücadeleleri bizim davalarımız değildir.
Suni bağlarla Avrupa politikasına girmek, dostluk kombinezonlarına karışmak
veya düşmanlıklara hedef olmak isabetli bir davranış teşkil
etmeyecektir.” Yalnızcılık politikasının Amerika Birleşik Devletleri dış
politikasında kapsamlı bir şekilde uygulanmaya başlaması Başkan Monreo’nun 8
Aralık 1823’te Kongre’ye gönderdiği mesajından sonra olmuştur. Bu politika
daha sonra Monreo Doktrini adını almıştır. Başkan Monreo mesajında, Amerikan
Dış politikasının temel ilkelerini şöyle belirtmiştir:
1) Amerika’nın Avrupa ile hiçbir politik ilgisi yoktur
ve Avrupa işlerine karışmayacaktır. Buna karşılık Avrupa devletleri de Amerika
kıtalarının (Kuzey ve Güney Amerika) içişlerine karışmamalıdırlar ve Amerika
kıtalarından uzak durmalıdırlar.
2) Amerika’nın
bu isteğine rağmen, eğer her hangi bir Avrupa devleti Amerika kıtalarına ayak
basar ve bu kıtalarda bir sömürgecilik teşebbüsünde bulunursa, Amerika
Birleşik Devletleri bu hareketi düşmanca bir hareket sayacak ve Avrupa
devletleri Birleşik Amerika’yı karşısında bulacaktır.
Yalnızcılık politikasının uygulanabilmesi için gerek
uluslararası sistemdeki güç dağılımının, gerekse ülkelerin coğrafık ve
topografik özelliklerinin buna uygun olması gereklidir. Ülkenin dağlarla
çevrili olması, okyanuslarla diğer devletlerden ayrılması içinde bulunduğumuz
yüzyıla kadar ülkeyi dış tehditlerden koruyan ve böyle bir politikayı
uygulamayı kolaylaştıran faktörlerdi. Öte yandan yalnızcılık politikasının
uygulanması iki kutuplu bir sistemde mümkün olmamaktadır. Örneğin, ABD 1917*de
Birinci Dünya Savaşı’na ve 1941’de de İkinci Dünya Savaşı’na katılarak bu
geleneksel politikasını iki defa terketmek durumunda kalmıştır. Birinci Dünya
Savaşı’ndan sonra, kendi önderlik etmiş olduğu Milletler Ce-miyeti’ne
girmeyerek tekrar yalnızcılık politikasına dönmüştür. İkinci Dünya Sava-şı’nın
bitiminde yine aynı şekilde tekrar yalnızcılık politikasına dönmek istediyse
de değişen dünya sistemi içinde bu politikanın sürdürülmesinin zor olduğuna
karar vererek NATO’nun kurulmasına önderlik etmiş ve “Doğu” ve
“Batı” bloklarından oluşan iki kutuplu dünyada batı blokunun kutup önderliğini
üstlenmiştir.
Bu politika Sovyet dış politikasında da uygulama
bulmuştur. Yeni kurulan Sovyet Devleti ilk yıllarında uluslararası sistemden
belli bir süre ayrı kalarak bu politikayı uygulamıştır. Ancak 1920lerle
birlikte diğer devletlerle ilişkilerini geliştirmiş, diplomatik temasları ve
elçi değişimini arttırmış ve Milletler Cemiyeti’ne girerek uluslararası
sistemle bütünleşmiştir. İkinci Dünya Sa-vaşı’ndan sonra ise Sovyetler Birliği,
Dünya politikasının iki odak noktasından biri haline gelmiştir.
Japonya ise 1854’te uygulamaya başladığı yalnızcılık
politikasını elli yıl başarıyla sürdürmüştür. 1866’dan Birinci Dünya Savaşı’na
kadar Etiyopya da yalnızcılık politikası izlemiştir.
Bir devletin yalnızcılık politikası izleyebilmesi
için dünyadaki yapılanmanın da buna uygun olması gereklidir. Yalnızcılık
politikası uygulayan devletler bu politikayı takip ederken dünya sorunlarının
tamamen dışında kalmamaktadırlar. İlişkilerini sürdürürken uluslararası
ortamda bir çatışmanın çıkmamasına da dikkat etmektedirler. Diğer taraftan
ülkenin coğrafya ve topografya Özelliklerinin yalnızcılık politikasının
uygulanmasındaki etkisi teknolojinin gelişmesine ve ulaşımın kolaylaşmasına
parelel olarak yavaş yavaş önemini kaybetmektedir.
Tayyar ARI