ÜCRET
Ücret emeğin
bedelidir. Üretime katılan faktörlerden biri olan emeğin fiyatı ücrettir.
Arapça “ecir”‘ ücretle çalışan kişi anlamına gelir. Emeği kiralanan
kişiye yapılan ödeme (bedel) ücreti ifade eder. Aynı kökten gelen mucir
kiralayan, müstecir kiracı demektir.
Bir ekonomide ücret,
birçok ekonomik ve sosyal faktörlerle karşılıklı etkileşim içindedir. Esasda
ücrete üç bakımdan önem atfedilmektedir.
Önce, ücret emeği ile
geçinen insanların gelir kaynağı olması hasebiyle ücretliler açısından büyük
Önem taşımaktadır. Zira bu kitle için ücret, saünalma gücü ve hayat
standardının göstergesidir. Sanayileşme ilerledikçe toplumda ücret karşılığında
çalışanların miktar ve oranı gittikçe artmaktadır. Buna bağlı olarak elde
edilen ücretlerin milli gelirdeki payı da yükselmektedir. Dolayısıyla
ücretlerde yükselme veya düşme, o toplumdaki büyük kütlenin gelirinin yükselmesi
veya düşmesi demek olacaktır. Toplam talep veya tüketim yetersizliğinin önemli
bir sorun olduğu düşünüldüğünde, toplumdaki büyük kütlenin geliri olan üc-
retlerin yükseltilmesi
çözüm olabilecektir.
İkinci olarak Ücret,
işletmeler için önemli maliyet unsurlarından biridir. Bu sebeple ücretler
işletmelerarası, sektörlerarası ve uluslararası rekabet bakımından Önemli bir
fonksiyon icra eder.
Üçüncü olarak ücretler
milli gelirin dağılımı bakımından da önem taşır. Milli gelirin fonksiyonel
dağılımı dikkate alındığında ücret geliri elde edenlere yapılan ödemenin
yıllık tutan, onların milli gelirden aldıkları payı gösterir. Dolayısıyla
milli gelirin çeşitli kesimler arasında adil dağılıp dağıl-madığı bu şekilde
belirlenmiş olmaktadır. Ücretler nominal (nakdi) ve reel (hakiki) olarak ele
alınabilir. Bu ayırım, bilhassa enflasyonun uzun süre yüksek oranlarda
seyretmesi halinde önem taşır. Nominal ücret, ücretin ülkede geçerli olan para
birimi ile (fiyatlar dikkate alınmaksızın) belirlenen miktan ifade eder.
Hakiki ücret ise, nakdî ücretin, piyasada geçerli fiyatlar karşısındaki saünalma
gücünü ifade eder. Bir başka ifadeyle, parasal değer ile ifade edilen ücret
rakamından enflasyonun etkisinin düşürülmesiyle bulunan değerdir. Reel ücret,
emek sahibinin saünalma gücünü ifade* eder. Reel ücretin hesaplanmasında (geçinme
endeksi) tüketici fiyatları endeksi Önemli rol oynar.
Aynî veya nakdi olarak
ödenen ücretin vergi, sigorta primi ve sendika aidatı Ödendikten sonra
ulaşılan net miktarı emek sahibi için önemlidir. Buna karşılık işveren için
brüt ücret önemlidir. Emeğin verimliliğini etkileyen faktör ise ücretlerin
hesaplanma ve ödenme tarzıdır. Bu ise ücret sistemleriyle doğrudan ilgilidir.
Aynca ücret çıplak ve giydirilmiş olarak da ayrılabilir. İşveren için brüt kök
ücrete ilaveten ödenen primler, aynî ödemeler, sosyal yardımlar ve ücretli
izinlerin toplanmasıyla oluşan giydirilmiş ücret önemlidir. Bu tür ödemeler
ilâve edilmeden ortaya çıkan ve daha düşük seviyede kalan çıplak ücret ise
işçiyi daha çok ilgilendirir. İşçinin firmaya maliyeti, giydirilmiş ücret
dikkate alınarak hesaplanır.
Asgari Ücret
Emeği ile geçinen bir
işçiye işveren tarafından ödenecek ücretin en düşük seviyesi ni ifade eder.
Kendisinden daha düşük seviyede ücret ödenmesinin yasaklanmasını sağlamak için
belirlenen en düşük ücret seviyesini gösterir.
Ücret, üretime katılan
faktörlerden emeğin (insan) için bir maliyet unsuru iken işçi için geçimini
sağlayacağı tek gelir kaynağıdır. Kâr gayesi güden işletmeler maliyet
un-surianndan biri olan ücreti de düşük tutmak için çalışabileceklerdir. Buna
karşılık, toplumun ve hayatın temel unsuru ve bütün faaliyetlerin temel
gayesi olan insanın hayatını sürdürebilmesi için temel ihtiyaçlarını asgari
düzeyde karşılaması gerekir. Bunun için de, tek gelir kaynağı olan ücretin,
belli bir sınırın altına düşmesine müsade edilmemesi gerekir. İşverenlerin
buna kendiliklerinden riayet etmemelerinden dolayı, ücretlerin en alt sınırı
kanunla, komisyonlar aracılığıyla, yargı yoluyla veya toplu sözleşmelerle
belirlenmeye başlanmıştır.
Ücretlerin en alt
sınırının tesbit edilmesinin birinci sebebi sosyal amaçtır. Sosyal adalet ve
sosyal devlet ilkesinin tabii sonucu olarak devlet, çalışanların asgari ücretten
daha az bîr ücretle çalıştırılmasını önlemeyi amaçlamaktır, işverene bağımlı
olarak çalışan bir işçinin ailesiyle birlikte asgari bir hayat standardının
garanti edilmesinde asgari ücret önemli bir fonksiyon icra eder. Dolayısıyla
işçi ve işverenler belirlenen asgari ücretin altında bir ücreti öngörecek
şekilde sözleşme yapamazlar. Tesbit edilen asgari ücret tarafları bağlayıcı ve
zorunlu bir ücrettir.
Asgari ücretlerin
belirlenmesinin ikinci amacı, aynı türden işler için ödenen ücretler arasındaki
farkı azaltmak ve ücretler genel seviyesinin yükselmesi için bir temel sağlamaktır.
Asgari ücret belirlendikten sonra bunun altında ücret sözkonusu olmayacağından,
ücretlerin yükselmesi için bu bir hareket noktası olacak ve ücret farkları da
belli ölçüde azaltılmış olacaktır.
Üçüncü olarak, asgari
ücret işçi ve işverenler açısından haksız rekabeti önleyecektir. İşçiler için
asgari ücret, ücretleri ve hayat standardını yükseltme bakımından bir
teminattır. İşverenle ücret pazarlığı kazanılmış belli bir ücretten başlamış
olmaktadır. İşverenler için asgari ücret, eşit şartlarda rekabet etme ve
çalışma imkânı sağlamaktadır. İşgücü arzının yeterince gelişemediği
durumlarda işverenler, maliyeti düşürmek için çok düşük ücretle İşçi çalıştırmaya
yönelerek bunu yapmayan işverenlere göre avantajlı duruma geçeceklerdir. Ücretlerin
belli bir smınn altına düşmesini engelleyen asgari ücret işverenler arasındaki
bu haksız rekabeti ortadan kaldırmaktadır.
Son olarak asgari
ücretin tesbiti üe milli gelirin daha adil şekilde dağılımına ve ekonomik
kalkınmaya yardımcı olmak amaçlanmakladır.
Asgari ücretin
tesbitinde çeşitli yöntemler uygulanabilir. Bunlar:
1- Asgari
ücretin kanunlarla tesbiti
2- Asgari
ücretin hükümetlerce tesbiti
3- Asgari
ücretin kanunla kurulan komisyonlarca işkolu, bölge ve ülke çapında tesbiti
4- Asgari ücretin toplu sözleşmelerle lesbiü
5- Asgari ücretin
iş mahkemeleri veya hakem kurullarınca lesbiti
Asgari ücret tesbit
edilirken bazı verilerden hareket edilir. Dolayısıyla asgari ücret kararının
sağlıklı ve doğru olması, büyük ölçüde yeterli ve sağlıklı verilerin bulunma
sına bağlıdır. Bu konuda en çok ihtiyaç duyulan veriler genel fiyatların
gelişimi, büyüme hızı, ödemeler dengesi, gelir dağılımı, istihdam dağılımı,
enflasyon ve hayat pahallılığı gibi temel ekonomik sorunlarla ilgilidir.
Türkiye’de asgari
ücret tesbiti İle ilgili ilk düzenleme, 1921 yılında çıkarılan Ereğli Kömür
Havzası maden işçilerinin Hukukuna dair 151 Sayılı Kanun ile yapılmıştır.
Kanunun 11. maddesi maden ocaklarında çalışan işçilerin asgari ücretlerini
belirlenmesini öngörüyordu. 1923’te yapılan İzmir İktisat Kongresinde de
belediye meclislerinin üç ayda bir asgari ücretleri hayat şartlarına göre
tesbit ve ilân etmesi kararlaştırılmıştı.
1936 yılında çıkarılan
3008 sayılı İş Kanununun 32. maddesi, asgari ücretlerin mahalli komisyonlarca
tesbitini öngörüyordu. Ancak 1951 yılında ilgili yönetmelik çıkarılana kadar
uygulamaya geçilememiş, bundan sonra asgari ücretler mahalli komisyonlar
aracılığı ile tesbit edilmeye başlanmıştır. Ayrıca 28 Ocak 1955 tarihinde gazetecilerin,
16 Haziran 1955 tarihinde de gemi adamlarının asgari ücretlerinin belirlenmesiyle
ilgili yönetmelik yayınlanmıştır. 1951’den 1967’ye kadar Türkiye’de asgari ücretler
mahalli komisyonlar tarafından belirlenmiştir. Bu dönemdeki asgari ücret
tes-bitlerinde birçok sorun ortaya çıkarmıştır. Bölgeler arasında büyük
farların ortaya çıkması, asgari ücretleri tesbi tinde sağlıklı esasların
bulunmaması ve tüm çalışanlara asgari ücret teşmil edilememesi bunların
başlıcalandır. Bunun sonucu olarak yeni bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmış ve
1967 yılında 931 sayılı İş Kanunu çıkarılarak asgari ücret tesbiti yeni
esaslara bağlanmıştır. 5 Nisan 1968 tarihinde de Asgari ücret Yönetmeliği
çıkarılmıştır. Yeni düzenlemeyle hizmet akdi ile çalışan tüm işçilerin asgari
ücret yararlanması Öngörülürken gemi adamları ve basın mensupları hakkındaki
özel mevzuat ortadan kaldırılmıştır. Mahalli komisyonlar da kaldırılarak işçi,
işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişi- ] lik merkezi bir komisyon
tarafından en geç ; iki yılda bir belirlenmesi esası getirilmiştir. ‘ Yeni
yönetmelikte asgari ücretin unsurları ve tesbitte esas alınacak kriterler açık
ve kesin şekilde belirtilmiştir. Yeni mevzuata \ göre ilk asgari ücretler
tesbit edildikten sonra 1 Temmuz 1969’dan itibaren yürürlüğe girmiştir.
931 sayılı İş Kanununun
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine bundan sonraki tebsit yeni
düzenlemeye kadar yapılmamıştır. Bugün asgari ücretler 25 Ağustos 1971
tarihinde yürürlüğe giren 1475 sayılı iş Kanunu ve 12 Şubat 1972 tarihinde
yayınlanan yönetmeliğe göre belirlenmektedir. Asgari ücret Yönetmeliğinin 1.
maddesinde; “asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığı
olarak Ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi
zorunlu ihtiyaçların günün fiyattan üzerinden asgari düzeyde
karşılamaya yetecek
ücrettir.” denilerek tanım yapılmıştır. 1475 sayılı îş Kanununun 33.
maddesi asgari ücreti düzenlemiştir: “Hizmet ahdi ile çalışan ve İş
Kanununun kapsamına giren her türlü işçi ile gemi adamı ve gazetecilerin
ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için Çalışma Bakanlığınca Asgari
Ücret Tesbit Komisyonu aracılığı ile Ücretlerin asgari hadleri en geç iki
senede bir tesbit olunur.” Buna göre 1475 sayılı kanuna tabi olarak hizmet
akdi ile çalışan işçilerle gemi adamları ve gazeteciler asgari ücretten
faydalanacaktır. Ay-nca 1475 sayılı Kanunun geçici 4. maddesi 33. maddeye
atıfla “Tarım tş Kanununun yürürlüğe girmesine kadar tarım esaslara göre
ayrıca tesbit olunur.” diyerek tarım ve orman işçilerini de faydalananlara
dahil etmiştir. Burada sayılan ve doğrudan faydalanacakların dışında asgari
ücretten düşük dereceli devlet memurları ile emekliler de faydalanmaktadır.
Asgari ücretler ayrıca sosyal sigorta primlerinin hesabında, işçi
emeklilerinin taban maaşlarının arttırılmasında ve kıdem tazminatı tavan
sınırının artmasında etkili olmaktadır.
En geç iki senede bir
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısı ile toplanan Asgari ücret
Tesbit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tesbit edeceği
üyelerden birinin başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel
Müdürü veya yardımcısı, İşçi Sağlığı Genel Müdürü veya yardimcası, Devlet
Planlama Teşkilatında konu ile ilgili Daire Başkanı veya yetki vereceği bir
görevli, Devlet İstatistik Enstitüsü Ekonomik tsta-tikler Daire Başkanı veya
yardımcısı ile bünyesinde en çok işçiyi barındıran en üst işçi teşekkülünün
değişik işkollan için seçeceği beş ve aynı özelliklere sahip işveren
teşekkülünün seçeceği beş kişiden oluşur. Komisyonun kararlan kesindir ve
tesbit kararı Resmi Gazetede yayınlandığı gün izleyen ay başından itibaren
yürürlüğe girer. Komisyon dört ayrı asgari ücret tesbit eder:
1-
Tarım-dışı kesimindeki 16 yaşından büyükler için
2-
Tarım-dışı kesimindeki 16 yaşından küçükler için
3- Tarım
kesimindeki 16 yaşından büyükler için
4- Tarım
kesimindeki 16 yaşından küçükler için.
Asgari Ücret Tesbit
Komisyonu asgari ücretleri tesbit ederken bazı kriterleri göz önünde
bulundurur. Bunlar sosyal durum, ekonomik durum, ücretliler geçinme endeksleri,
fiilen ödenmekte olan ücretlerin genel seyri, işkolu veya işkoHanmn niteliğidir.
Bu kriterlere göre tesbit edilen asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü
karşılığıdır ve brüttür.
Sabahattin ZAİM Bk.
Ücret Fleksibilitesi, Ücret Teorileri