Sözlük anlamı ihtiyat, korku veya kitman “gizlemek” mânasında olup, mecburiyet veya zarar tehdidi karşısında dinin icaplarından muafiyet ve kişinin dinî inanç ve değerlerini gizlemesi anlamı için kullanılan tabirdir.
Takiyye, Haricîlerin en müfrit kanadında bile tamamiyle reddedilmiştir; bununla beraber, İbaziler ise, “takiya, mü’min için bir örtüdür; takiya’sı olmayan kişinin dini de yoktur” düsturunu benimsemişlerdir.
Hakim olan Ehl-i Sünnet kütlesinde bu mesele pek o kadar ehemmiyetli değildi. Bununla beraber Taberî Nahl, 108 ayetini şöyle tefsir etmektedir: “Bir kimse zorlanırsa ve düşmanlarından kurtulmak için, kalbi muhalefet ettiği halde, dili ile küfrü kabul ederse, ona ceza terettüb etmez; zira Allah kulları hakkında bunların kalplerinin inandığına göre hüküm verir.” Mezkûr âyetin nüzul sebebi olarak ittifakla Ammar b. Yasir vak’ası kabul olunmaktadır; bu âyet ile, onun zorlanma neticesinde putlara taptığından ve Peygamber’i inkâr ettiğinden dolayı duyduğu vicdan azabı teskin edilmişti. Böyle bir münasebetle hicret meselesinin etraflı olarak incelenip, bazı hallerde, msl. ölüm tehdidi altında, kendi inancını açıklayarak yaşaması mümkün olmayan bir müslümanın hicret etmesi gerektiği, çünkü, “Allah’ın toprağının geniş (arz Allah vasi’a)” olduğu daha ziyade zihnî bir tertipten ibarettir. Kadınlar, çocuklar, hastalar ve bunlara bakmakla mükellef olan kimseler için durum ihtiyarîdir. Fakat hür kişiler takiyye hakkına sahip bulunmadıkları gibi, üzerlerindeki tazyik, muvakkat hapis veya ölümü doğurmayan kamçılama cezalarında olduğu üzere, tahammül sınırlan içinde kaldığı lakdirde, hicret ile de muvazzaf değillerdir. Takiye’yi, Sünnîler tarafından da Kur’an Bakara, 191’e dayanılarak, bazı şartlarda mecburî değil de, tatbikine ancak müsamaha olunabilen bir husus olarak ve ra’s ai-fi’l al-mudarat: “mü’min olmayanların dostu görünmek, gerçek imansızlığın başlangıcıdır” düsturu çerçevesinde değerlendirilmektedir, imanında direnerek şehid düşmenin daha makbul addedildiğine delil olarak, Museyleme’nin birisi Peygamber’e sadık kalarak öldürülürken, diğeri bu peygamberlik iddiacısına iman etmeyi mecburiyet altında kabul eden iki müslüman esirin hikayesi anlatılmaktadır. Peygamber bu haber karşısında “şehid edilen, doğru kanaati ve imanının salâbetî içinde ölmüş ve cennete kavuşmuştur, Allah ondan razı olsun Diğerine ise, Allah bir kolaylık bahsetmiştir; ceza görmemelidir” demişti.
Telif hakkı © 2023 | MH Themes tarafından WordPress teması