SiVİL iTAATSİZLİK
Sivil itaatsizlik bir
protesto stratejisidir ve İngilizleri Hindistan’ı terketmeleri için ikna
kampanyasında Mahatma Gandhi tarafından popüler hele getirilmiştir. Sivil itaatsizliğin
Özünü, yöneticileri harekete geçmeye zorlamak amacıyla kitleleri bazı kanunları
ihlale teşvik etmek veya resmi otoriteyle açıkça mücadele etmek oluşturur.
Amaç ikilidir; protestonun yapıldığı kötülüğe dikkatleri çekmek ve hükümeti
protesto edilen politika ya da uygulamayı savunmaktan vazgeçmesi için
zorlamaya teşebbüs etmektir. Eğer hükümetin almak zorun-
da olduğu önlem
yeterince aşın olursa, yapılan çabaya değmeyeceğine karar verebilir ve hatta
kendi hareketleriyle uyumsuzluğa düşebilir ve tavrım değiştirebilir. Hatta otoriteler
(yetkililer) uyumsuzluğa düşmese, tutumlarım değiştirmese de, ya da politikanın
uygulamaya değmeyeceğini düşünme-se de, protestocuların duygularım dramatik
olarak göstermelerinin halkın onlara olan desteğini arttırması ve kampanyayı
güçlendirmesi umulur. Sivil muhalefet kampanyalarının, dikkatlerin
odaklandığı spesifik kanunların, ya da politikaların dışında saldırgan
olmaması ve gerçekten mümkün olduğu kadar kanunlara uygun olması bu yaklaşımın
en önemli yönüdür. Temel mantık tamamen mantık üzerinedir ve sivil muhalefet
ile pas ili/.m arasındaki herhangi bir bağlantıyı gerektirmez. Belki de bu tür
şüpheleri ortaya çıkaran Gandhi’nin tamamen bir pasif is t olmasıdır. Üzerinde
durulması gereken, kampanyanın, moral gücünün saldırganlığı hükümetin tepki
yoluyla protestocu barışsever vatandaşlar üzerine uyguladığı görüldüğünde
oldukça güçleneceğidir. Aynı şekilde, tam anlamıyla bir kanuna-uy-gunluk
mutlaka gereklidir. Hindistan’daki Gandhi olayı çok sık rastlanan bir durum
değildir, oradaki esas sorun daha sonra oluşacak Hindistan hükümetinin her
şeyi yönetmeye hakkı olmasıydı. Daha doğrusu, hükümetin meşruluğu sorunu
konusu değildi, sorun özel kanunlar ve politikalardır. Burada Gandhi’nin ilk
deneyimleri, ‘para kullanımı’ kanunlarındaki ırk ayrımına karşı Güney
Afrika’daki Hintlilerin protestolarını örgütlemesi en güzel örnektir. Daha
sonra Hintlilerin İngiliz İmparatorluğumun eşit vatandaşları ve dolayısıyla
kanunlar Önünde eşil haklara sahip olduğunu ifad etmiştir. Böylece
protestocuların yaptıkları hareketlerin sonuçlarını kabul etmeleri ve
tutuklanmaya itiraz etmemeleri, devlet rejimini tehdit edenler olarak
değerlendirilme-meleri için gereklidir. Benzer şekilde, 1960’larda güney
eyaletlerindeki siyahlara karşı olan ırk aynmıyla savaşan kuzeyli beyaz
Amerikalılar, kanunların müsaade ettiği ölçüde bazı kanunları ihlal
etmişlerdir. Böylece, sadece “zencilere mahsus’ trenlere binmişler, ama
tutuklanmak, ya da cezalandırılmaktan kaçınmamışlardır.
Ayrıca, onların
güneyli beyaz muhafazakarları protestocuların ‘Amerikalı-olmadı-ğı’ ya da
görüşleri dikkate alınmayacak radikaller oldukları iddiasının arkasına sığınmalarına
müsaade etmedikleri, bilhassa önemlidir. Daha sonra Vietnam savaşı protesto
konusu olduğunda, bu strateji oldukça kesindi. Mecburi askerliğe karşı doğrudan
eylemle devlet rejimine ters düşmemelerine rağmen, ahlaki olmayan savaş diye
düşünüp mecburi askerliğe akıllıca muhalefet edenleri vatan haini, ya da
korkak olarak damgalamak çok kolaydır. (Bu o zamanki bütün savaş karşıtı
protestoların kanuna uygun ya da barışsever olduğu anlamına gelmez. Eğer
böyle olsalardı, hareket belki de daha başarı olabilirdi).
1950’lerin
ortalarından sonra benzeri taktikler İngiltere’de Nükleer Silahsızlanma
Kampanyası tarafından, nükleer silahlanmaya karşı denenmiştir. Özellikle yoğun
trafiğin olduğu yerlerde ‘oturma eylemleri’ düzenlemişlerdir ve benzeri
manifestolar şimdiye dek görülmeyen sayısız öğrenci ve işçi gösterilerinde
kullanılmıştır. Siyasi teori söz konusu olduğunda, barışçı muhalefet, ya da
sınırlı ve spesifik sivil muhalefet kavramını genel siyaset teorisinin ve kanu-
ni zorunluluğun içine
yerleştirmek tamamen zordur. Bireysel vatandaşın itaat edeceği kanunları ya
da desteklemek için vergi ödeyeceği politikaları seçmeye hakkı olduğu kabul
edilmediği sürece, gayri-meşru hareketle ilgilenildiğinde motivasyonu dtkkate
alabilmek imkansızdır. Pek çok kişi vatandaşların azınlığının sonuca katlanacağından
hükümetlerin bireysel politika seçimlerinin hemen sona ereceği için demokratik
hükümetin prensipte desteklenmemesi konusunda hemfikirdir. Gerçekten sivil
muhalefet kampanyalarıyla ilgili başarı olayı çok az rastlanan bir durumdur.
Çünkü hükümetler böylesi protestolara karşı sert önlemler almayı öğrenmiştir ve
böylece geniş sempati dalgaları bunları izlemez. Mamafih, sivil muhalefet
teziyle demokrasideki kanuna uygun ve barışçı protesto hakkım birbirine
karıştırmamak önemlidir. Böylesi protestolar genelde sivil muhalefet kampanyalarından
umulan aynı sonucu verebilir.
(SBA) Bk: Sivil
Toplum.